9 Ekim 2022, Jeon Malikanesi*
18.00
Bugünün diğer günlerden hiç bir farkı yokmuş gibi görünüyordu sabahın ilk ışıkları jeon malikanesine yeni yeni doğarken. Aslında, başlangıcından itibaren bir farklılık vardı zira bugün evin biricik varisi, prensinin doğum günüydü.
Jeon ailesi büyük kutlamaları severdi, şatafatlı ihtişamlı geceler, balolar, isimlerine yakışacak partiler düzenlemekten geri durmazlardı. Tam da bugün gibi günler için mutlaka bir organizasyonları olurdu. Bu gece için de bütün medyaya mal olacak bir parti düzenlenmişti elbette. Lakin onun da haricinde el bebek gül bebek büyüttükleri biricik evlatlarının doğum gününü kutlamaya sabahın erken saatlerinde, kahvaltılarından itibaren başlamışlardı.
Evin çalışanları dahil herkes oldukça severdi jaehyun'u. Kahvaltıda özellikle onun en sevdiği yiyecekler varken aşçılarına gülümseyerek göz kırpmıştı. Jaehyun, ailesinden apayrı olarak insanlarla iletişim konusunda çok başarılı bir çocuktu. Şeytan tüyü dedikleri meret onda bolca vardı. "Doğum günüm kutlu mu olsun yani o zaman?" kocaman gülerek sorduğu soru sanki yirmi altı yaşına değil de altı yaşına girmiş bir çocuğa aitti.
"Kutlu olsun tabi ki oğlum." dedi bay jeon oldukça ciddi bir yüz ifadesiyle. Elindeki kahveden bir yudum daha aldı sonra oğluna bir kez daha bakmazken. "Güzel hazırlan akşama, biz o vakte kadar çalışıyor olacağız, belki eve uğrayamayız tek geçersin mekana."
"Peki, baba." aslında jaehyun böyle büyük partilerden hoşlanmazdı. Evde basit bir şekilde sevdikleriyle kutlayacağı bir doğum günü onun için oldukça idealdi fakat babası işin medya boyunu, kendine getireceği oyları düşünürken oğlunun isteklerini dinlemeyeceğini açıkça belli ediyordu. "Bu arada," kısıkça konuştu. "Ben akşam jeongg-"
"Yemeğin bittiyse kalkalım." bayan jeon'a ithafen sordu bu soruyu bay jeon. Aslında sorudan çok bazı konularda ne kadar sert olduğunu göstermekti amacı. "Sakın." bayan jeon kapıya doğru yürürken son anda durup döndü oğluna. "Aklından bile geçirmiyorsun. Medya önünde bizim için ne kadar sarsıcı olur bu biliyor musun sen? Jeongguk, bizim üvey oğlumuz ve kendisi büyüdüğünde bizden ayrı yaşamak istedi, biz de ona çok kırılarak saygıyla karşıladık. Medyanın gözünde birebir imajımız bu yönde." dedi. "Yıkmak mı istiyorsun?"
Jaehyun'un bir çok konuda söz hakkı yoktu. Tıpkı şimdi olduğu gibi susup kabul etmek zorundaydı zira kendi başına karar alabilmesi için ailesinin binlerce yalanla kurduğu düzeni alaşağı etmesi tabiri caizse ailesini ezip geçmesi gerekiyordu. "Tamam anne, merak etme, yapmayacağım öyle bir şey." dedi. "Ama akşam buraya uğrayacak, istemiyorsanız buraya erken gelmezsiniz."
"Baloya geç kalma yeterli jaehyun." bayan jeon, en azından bu kadarını oğlunun istekleri yönünde yapabileceklerine karar verdiğinde dönüp nihayet çıktı evden.
Aslında planlara göre o gün eve sadece akşam üzeri jeongguk uğrayacaktı, başka kimseyi beklemiyordu jaehyun. Hatta haberleşmişlerdi kardeşiyle onun için hazırlık bile yapıyordu. Havuçlu bir kek hazırlamıştı sırf kardeşi sevdiği için fakat beklemediği bir kişi kapıda belirmişti aniden.
Eunji'ydi gelen. Jaehyun'un biricik sevgilisi. "Hoş geldin aşkım." şaşkınlığını gizleyerek. "Sen gece direkt baloya geçeceğini söylememiş miydin? kuaförde işlerin vardı sanki."
"Sevgilimi özledim geldim canım," diyerek cilveyle girdi kadın içeri. Saati kontrol etti, bir buçuk civarıydı. "Sen özlemedin beni sanırım" gözlerini yan devirerek sordu imayla. Hafif bir triple eğdi başını. "Annen senin hazırlanmana yardım etmem için göndermişti ama gidebilirim hemen istiyorsan?" tamamıyla yalan dolu bu cümleyi kurarken ikinci kez düşünmedi bile.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
blaze and floral •taekook
Fanfiction•tamamlandı "aklın varsa konuş çocuk." tutuşu sert, tıpkı sesi gibi. "deliliğimi sorgulamak gibi bir hataya düşme sakın, ipini parmaklarım eder bu küçük odada ikimizi de yakmaya yetecek bir yangın çıkartmaktan gocunmam." bariz belli deliliği solukla...