"İş bu kadar acil mi gerçekten? Yorgunluktan gözlerinin altı çökmüş, biraz uyumalısın." dumanı tüten sıcak kahvesinden bir yudum alırken, karşısında hem kahvesini içip hem de uyuklayan Taehyun'a baktı. İster istemez onun adına endişeleniyordu. İyi olduğunu ve idare ettiğini söylese de dışarıdan dokunulsa düşecek gibi gözüküyordu.
"Gerçekten iyiyim ben. Sorun yok." dedi bundan beş dakika önce de söylediği gibi. Beomgyu'nun neden endişelendiğini bilmiyordu. Belki de arkadaşları bir konuda haklıydı. "Avukat olmak çok yorucu bence ya. Milletin sorunuyla mı uğraşacağım ben? Kendileri halletsinler işte." kendi kendine söylenirken Taehyun'un güldüğünü duymasıyla bakışları onu buldu.
"Kahve ve sohbet iyi geldi, teşekkür ederim." dedi Taehyun gülümseyerek. Söylediklerinde ciddiydi. Beomgyu gelmeden önce camdan atlama gibi düşüncelere sahipti ancak şimdi tek yaptığı şey her söylediğine gülmekti.
"Teşekküre gerek yok ki."
"Bence gerek vardı."
"Teşekkür faslını bir kenara bırakıp bana söylemek istediğin şeyi mi söylesen?"Taehyun'un şaşkın ifadesine bakıp güldü. "Nereden anladın?" diye sordu merakla. Beomgyu omzunu silkti. "Yüzün her şeyi ele veriyor."
"Söyleyip söylememek konusunda emin değilim."
"Evet onu fark ettim ama bence söylemelisin."Biraz düşündü. Karşında başkası olsa hiç çekinmedem sorabileceğini biliyordu. Hiçbir zaman çekingen biri olmamıştı çünkü. Aklımdaki neyse dilinin ucunda olurdu her zaman. Ancak şimdi nedendir bilinmez onu geride tutan bir şeyler vardı. Belki de ortamı mahvetmek istemediğindendi.
"Geçen gün..." diye başladı sözlerine. Beomgyu pür dikkat onu izliyordu. "Öpüştüğümüz gün." diye ekledi Beomgyu, Taehyun'un yerine. Taehyun kafasını salladı ve bakışlarını ellerine indirip parmaklarıyla oynamaya başladı. "Beni neden öptün?"
"Cevabını bilecek kadar zekisin bence."Beomgyu'yla göz göze geldi. Kendinden emin ve kararlı görüntüsü bir anlığına nefesini kesmişti. Şakacı ve ciddiyetsiz yanının aksine bu yanını görmek oldukça şaşırtıcıydı. Beomgyu'nun sürpriz kutu gibi biri olduğuna dair düşünceleri gittikçe büyüyordu.
"Yani benden hoşlanıyorsun?" diye sordu ve Beomgyu soruyu alır almaz kafasını salladı. "Aslında başta emin olamadım ve anlamadım. Ama şimdi seni görünce tüm soru işaretleri gitti." gülümseyerek konuştuğundan ortam Taehyun'un beklediği gibi boğucu ya da garip hissettirmiyordu.
"Ben-"
"Senin aynı şeyleri hissetmediğini biliyorum."Bunu söylerken bile gülümsüyor oluşu inanılmazdı. "Ama bu senden vazgeçeceğim ve rahat bırakacağım anlamına gelmiyor sayın avukat." dedikten sonra göz kırptı ve karşısında oturan Taehyun'a doğru yaklaştı. "Eninde sonunda alacağım seni haberin olsun."
Kendinden öyle emin duruyordu ki, Taehyun bir şey söylemek yerine şaşkınlıkla ona baktı yalnızca. Genelde adım atan kişi hep kendisi olurdu ancak şimdi ilk kez adım atılan kişi oluyordu.
"Nasıl bu kadar emin olabiliyorsun?"
Beomgyu güldü. "Sen farkında olmasan da vücudun anlatıyor çünkü."
Taehyun'un bir şey söylemesine fırsat vermeden bardakları aldı ve yıkamak için mutfağa ilerledi. Bu sırada Taehyun şaşkınlıkla yalnızca önündeki duvarı izliyordu. Konuşma beklediği gibi geçmiyordu orası kesindi. Beomgyu'nun bu kadar iddialı olacağı aklının ucundan bile geçmezdi. Ayrıca basit biri olduğunu düşünüyor ve Beomgyu'nun neden kendisi hakkında bu kadar çabaya girdiğini de anlamıyordu.
Yine de onun yoluna çıkmamaya ve istediğini yapmasına izin vermeye karar verdi. En nihayetinde Beomgyu özgür biriydi. Alacağı kararlar ve göstereceği davranışlar ona kalmalıydı ve karışmak doğru olmazdı. Fazla mı avukatça düşünüyordu?
Beyni düşünmekten yorulduğunda, kırpmayı unuttuğu gözlerini kırptı ve göz kapaklarının üzerindeki ağırlığı görmezden gelmeye çalıştı. Sadece çok kısa bir süreliğine gözlerini dinlendirmekte bir sorun yoktu. Bu yüzden oturduğu yerde biraz kaydı ve kafasını koltuğun ucuna yaslayıp gözlerini kapadı. Bu sırada Beomgyu bulaşıkları yıkayıp yanına geri dönmüştü.
"Yatağına yatmalısın hyung. Burada her yerin tutulacak." Taehyun halsizce başını iki yana salladı. "Uyumuyorum ki, birazdan kalkacağım."
Beomgyu endişeyle ona baktı. "Birkaç saat uyuduğun için kimse sıkıntıya girmez."
"Olmaz, daha çalışma masasını toplayacağım."Taehyun kendi kendine bir şeyler mırıldanırken, Beomgyu karşısındaki bu tatlı manzara yüzünden gülümsedi ve Taehyun çok geçmeden uyuyakaldı. Uyandırmayacaktı. Belki sabah bunun için azar yiyecekti ama yine de kendi bildiğini okumaya karar verdi. Her zaman bunda en iyisi olmuştu.
**
Pencereden içeri sızan güneş ışığı göz kapaklarına vurduğu sırada yüzünü buruşturdu ve zor da olsa gözlerini açtı. İlk birkaç saniye nerede olduğunu anlamakla geçti ve uyuyakaldığını fark eder etmez apar topar yerinden fırlayıp saate baktı. Saatlerdir uyuyordu ve uyanmamıştı bile.
Masasının üzerinde duran telefonuna yöneldi ve gelen hiçbir mesaj veya çağrı olmadığını görünce rahatlayıp yerine oturdu. En son hatırladığı şey gözlerini yumduğu ve Beomgyu'nun bir şeyler söylediğiydi. Beomgyu...
Gerisin geri yerinden kalktı ve ağrıyan başını ovalarken çalışma masasına ilerledi. "Bir de bunu toplamakla uğraşacağım." diye söylendi kendi kendine. Ancak odaya adım atar atmaz her şeyi yerli yerinde görünce adımları durdu ve şaşkınlıkla etrafına baktı. Masa bir yana odada bile tek bir dağınıklık yoktu.
Gözüne masanın kenarında duran küçük not kağıdı çarptığında, oraya doğru ilerledi ve kağıdı eline aldı.
"Seni uyandırmadığım için bana kızma lütfen! Her şeyi topladım ve güzelce yerleştirdim ama bir tane kalemini çaldım(rengi güzeldi lütfen buna da kızıp hırsızlık davası açma.) kendini fazla yorup yorgun düşme ve güzelce dinlen!!!!" -Beomgyu
Notu okurken gülümsediğini fark ettiğinde gözleri büyüdü ve kağıdı masaya geri bıraktı. Gülümsüyordu? Hem de bir notu okurken?
"Aptal çocuk." dedi kağıda bakarak. Ancak çok geçmeden yeniden gülümsemeye başlamıştı bile.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
glue song • taegyu
Fanfictionbeomgyu: az önce mekanda ikizimi bi kızla öpüşürken gördüm bana diyo ki anneme söyleme olur mu...usta asıl sen anneme benim bi oğlanın ağzından tekila shotladığımı söyleme