Kalendar; size yardım etme kararı aldık. Yanlış anlaşılma konusunda. Görülen o ki üç dört tane kalitesiz adam sik kadar beyinleriyle bizi kandırmaya çalışmış ve bir olup Caradine şirketine iftira atmış. İkimizde tabiki her şeyin farkındaydık. Şu zamanlarda sen ve Ekin'in oraya sızdığını gördük. Demek o ki biz yarın akşam şirkete saldıracağız tabi orada kargaşa çıkmışken sizde gizli odayı bulup gereken neyse onu yapacaksınız.
***
Kaşlarım belirsizlikle havalandı. Peki neden saldırmıştılar ki? Hemde saldırı yaparlarsa diğer adamlara haber gider ve bizden kaçarlar. Boğazımı temizleyip konuşmaya başladım.
Burak; bakın Kalendar abi ve Olcay...siz saldırı yaparsanız şirkete saldırı haberi diğer adamlara gider ve siz saldırını bitirdikten sonra onlar biletlerini alıp çoktaan giderler. Ve en önemlisi yeraltının haberide olur o zaman ne olacak?
Bir kaç saniye bile geçmeden Olcay yanıtladı.
Olcay; gerçekten bunlarımı düşünüyorsun abicim? Karşında yeraltının sahibi ve abin var biz o kadar gerizekalımıyız? Neyse her şeyi Kalendar düşündü.
Bu kadar bünyeme fazla geliyor lan! Gerçek mafya gibi maşallah zaten mafya'da neyse....
Kalendar; senin yerinde olsam benim gibi bir adam hakkında içimde konuşmazdım çocuk. Olcay'ın dediği gibi her şey yolunda gidecek. Ama sen ve Ekin başaramazsanız ilk önce seni sonra ise Ekin'i öldürürüm!
Demesiyle odayı sessizlik kapladı. Bu kadar korkutucu olmazsın be! Birde kaşlarını öyle çatıyor ki sanki bir şey yaptım ama benim haberim yok.
Kalendar; kalk gidiyoruz Olcay
Olcay; tamam
⚪️⚪️⚪️
Mahmut; efendim...biz ne zamana kadar burada kalacağız?
Sinirle gözlerimi devirdim biraz sabırlı ol ulan! Onu takmadan filmi izlemeye devam ettim. Sanki bilmiyorum ben eve gidince Mert beyin yanına gideceğini. Zaten Mert beyde az değil, şerefsiz oda zaten hoşlanıyor, 30 yaşında olmasına rağmen maşallahı vardı.
Mahmut; efendim
Burak; Yeter lan! Ne söyleyeceksen söyle çabuk
Ters ters bakıp telefonumu uzattı. "Ekin bey size yazmış bur baksanız iyi olur."
Burak; ha....tamam
Telefonu elinden alıp mesajlar kısmına girdim.
Ekin ile mesajlaşma
Ekin; eve gel
Ekin; affettim seni dövmeyeceğim
Ekin; baksana lan
Ekin; acaba engel mi yedim|
Ekin; lan acaba trip mi atıy|
Ekin; lan!
Cevapsız arama....
Cevapsız arama...
Burak çevrim içi
Görüldü....
Burak; nereden bileyim beni dövmeyeceğini?
Ekin; Allah çarpsın dövmeyecem hadi
Burak; neyse ne geliyorum...
Ekin; tamam
Telefonu kapatıp ayağa kalktım. Odama giderken Mahmut'a seslendim. "Mahmut! Kalk filmi kapat sonra beni bekle kıyafetlerimi giyip geleceğim."
Cevabını beklemeden odaya girip yatağımın üzerinden kıyafeti alıp giyindim. Temizlik yaptıktan sonra zaten duş almıştım yani koku sorunum olmayacaktı.
{X; Burak'ın doğal kokulara zaafı var bu arada)
Komidinin üzerinde olan silahımıda alıp belime yerleştirdim.
"Efendim acaba iki saattir ne yapıyorsunuz içeride?"
Sinirle gözlerimi devirdim. Kapıya doğru sessiz adımlarla yaklaşıp hemen açtım. Karşımdaki beden hiç tepki vermeyince dahada sinirlendim. "Off! Sen neden korkmuyorsun ani hareketlerden?"
"Sıkı eğitimlerden geçmiş biriyim ben, o yüzden kolay kolay korkmam. Hadi gidelim efendim."
***
"Demek yarın akşam...lan! Kalendar abi başka şeyle tehtit edemiyormu? Ölüm ne demek? Canım kıymetlidir benim o yüzden... canım da çıksa o odayı bulurum."
Bıkkınca nefes verdim. Şu an evin salonunda oturup saldırı konusunda fikirlerimizi söylüyorduk. Yanımdaki küçük beden bana yaklaşıp kulağıma fısıldadı.
Dolunay; "abi sana bir şey diyeceğim."
Kafamı ona çevirip ne oldu anlamında salladım. Biraz daha yaklaşıp yanıtladı.
Dolunay; "Ekin abiyle alakalı onu bir şey için gönder'de öyle konuşalım."
Önüme dönüp düşündüm. Acaba Mert bey'in bana gösterdiği dosyayı alması için rica etsem gidermi? Denemekten xarar gelmez.
Boğazımı temizleyip önümde telefonla ilgilenen bedene seslendim.
"Ekin buraya baksana. Senden bir şey rica etsem yaparmısın?"
Kafasını kaldırıp bana baktı kafasıyla onayladı.
"Mert beyin bana verdiği dosyayı şirketten alıp getirirmisin?"
Oflayarak kalkıp salondan çıktı biraz daha bekledikten sonra kapının açılık kapanma sesini duydum.
Hemen Dolunay'a dönüp hızlıca konuştum.
"Hadi kız ne oldu söyle artık."
Dolunay; "iki gün önce senin abin varya Olcay abi. Bak onun fotoğrafını istedi benden. Tabikide verdim. Sonra ne zaman ona baksam hep telefona baktığını görüyorum. Hatta bana yakalanmıştı bir defasında. Olcay abinin fotoğrafına bakıp duruyor. Galiba aşık oldu benim abim. Ayy! Eniştem var haahah."
Şaşkınlıktan ağzım beş karış açılşıtı.
"Ne?"
İstemsizce çıkan sesimle Dolunay bana gergince bakıyordu.
Dolunay; "abi kızdınmı?"
Yüzümü sıvazladım. Bu ne biçim bir şey ulan! Her yerde gay görüyorum.
"Yok abim, kızmadım. Sadece ben aşk meşk işlerine soğuk bakıyorum. Yani sevgi ve ya başka duygular bana göre boktan bir duygu. Ve ben homofobik biriyim. Gay ve ya biseksuel gibi şeylerden uzak kalıyorum."
Gözleri dolu dolu olmuştu. Neden ağlıyordu lan bu?
"Neden ağlıyorsun Dolunay?"
"Benden de mi uzak olacaksın. Nede olsa ben bisexsuel'im"(doğru yazdımmı lan?)
Derin nefes çektim içime. Kalbini kıramazdım ki... kafamı olumsuz anlamda salladım.
"Hayır tabikide meleğim. Ağlama öyle ıvır zıvırları sevmesemde saygım var. Hakaret felanda etmem. Yani korkma."
Dolunay; "tamam o zaman gel birlikte film izleyelim o zamana kadar abimde gelir birlikte izleriz tamamı?"
"Tamam hadi gidelim abur cubur hazırlayalım."
***
Bölüm nasıldı?
Görüşürüz♡
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ajan ve Mafya |B×B|
RandomÖylesine yazılmış bir kurgudur. Okumak isteyen okur istemeyen okumaz.