Evden dışarıya çıktığımda bu günü düşünmeye başladım. Hem Mete'nin pot kırması hem benim o adamlarla yüzleşmem. Adamları karşımda görünce ürpermiştim aslında ama bunu bizimkilere belli etmemiştim. Eğer etseydim şimdi yapacaklarından daha kötüsünü yaparlardı. Şimdi düşününce de yapacaklarından daha kötüsünü hayal edemiyorum. Sonuçta bana yaptıklarının aynısını onlara yapacaklar. Neyse. Bunlarla kafamı daha da meşgul etmeden hızımı arttırdım. Sonuçta beni evde bekleyen bir adet babam vardı. Eve biraz daha hızlı varmayı umut ederken burnuma bir damla düştü. Kafamı gökyüzüne kaldırdığımda bu günkü ruhumun aksine havanın karanlık olduğunu gördüm. Az önce burnuma düşen o bir damla şimdi binlerce damlaya dönüşmüştü. Sanki az önce eve yetişme çabasında olan ben değilmişim gibi. Hızımı olabildiğince düşürdüm ve yoluma öyle devam ettim. Çünkü yağmur iyiydi. Şehrin pisliklerini alıp götürürdü. Ve sizinde öyle. Şimşek çakmaya ve gök gürlemeye başlayınca bu yağmurun uzun süreli ve ıslatıcı olacağına kesin kanaat getirmiştim. Ben yağmura ve rüzgara daha yeni kendimi bırakmışken telefonumun melodisi kulaklarımı doldurdu. Babam arıyordu. Zaten bizimkilerin aramasını beklemek biraz komik olurdu. Çünkü onlar bir iş yaptıkları zaman tam yapıyorlardı ve konsantrasyonlarını kimseye bozdurtmuyorlardı. Bana bile. Her ne kadar şu anda babamla konuşmak istemesemde telefonu açtım. ''Neredesin sen! Saatin kaç olduğundan haberin var mı!? Veya yağmurun nasıl yağdığından!? Ama yook. Bizim hanımefendi hazretlerinin umurunda olur mu hiç. Annende böyley-'' diye sıralamasına daha da katlanamayarak ve anneme hakaretlerini daha fazla dinleyemeyeceğimden ötürü sözünü yarıda kestim. Ya da soluk almasını sağladım bilemiyorum. ''Ne söyleyeceksen çabuk söyle Turan.''diye sakin bir ses tonuyla konuştum. Ama ona ismiyle hitap etmem onu çileden çıkarmıştı. Şu anda burnundan soluyordu. ''Çabuk eve gel!'' diye kükredikten veya öyle zannettikten sonra telefonu yüzüme kapattı.Gerizekalı herif. O kesinlikle şu anda onu dinleyip eve doğru yürüdüğümü düşünüyordur. O öyle zannetsin ben yolumu uzatarak eve gideceğim. Yolu uzatmaya karar verdiğim anda çok güzel bir yerde biraz yıkık dökük, bakımsız bir kafe gördüm. Hem de bu saatte? Vay canına. Normalde sabahın köründe işi olmayanlar dışında herkes yataklarında mışıl mışıl uyurdu. Ha tabi birde benim gibi deli olmayanlar uyurdu. Adımlarımı kafeye yönelttim. İçimden bir ses bugün güzel şeyler olacak diyordu. Haydi hayırlısı. Kafeye girdiğimde burnumu kahve kokusu doldurmasını isterdim ama herkesin istediği maalesef olmuyor. Bunun yerine rutubetle karışmış yumuşatıcı kokuyordu etraf. Kafenin içi dışı gibi değildi ama güzel güzel tablolar falan vardı. Ben kafeyi incelerken tezgahın arkasında oturan, saçına aklar düşmüş olan bir amca yanıma gelerek yalandan öksürdü. ''Nasıl kızım burası? İğrenç bir yer değil mi?'' Bunu buruk bir şekilde söylemişti. Yaşından dolayı buraya bakamadığı anlaşılıyordu zaten. Ama burası yine de güzeldi. ''Burası yine de güzel be amcam. Ne olmuş yani yaşından dolayı bakamadıysan buraya? İçi, dışı olsun böyle be. Bi temizlik, boya badana ile cillop gibi olur burası.'' dedim. Amca öyle bir bakıyordu ki hem umutlu hem de deli görmüş gibi. Tabi ikisi nasıl oluyor onu bilmiyorum. ''Bakma amca öyle. Valla bak burası benim olmuş olsa var ya adam ederdim ben burayı. Hem benim kardeşlerim var. Onlar bana yardım ederlerdi. Neyse ben çok konuştum galiba yine.'' deyip sustum. Biraz daha konuşursam sanırım toparlayamayacaktım. Ben biraz daha etrafı incelerken amca ''Burayı sana devretmemi ister misin?'' diye sordu. Suratımda kesinlikle gülünç bir ifade vardı ki amca bana gülüyordu. ''Amca valla bak dalga geçme benimle.'' dedim hafif gücenmiş gibi yaparak. Amca da hemen gülmesini keserek hafif tebessümle bana bakarak 'ciddi söylüyorum' dedi. Bunu gerçekten istiyordum. Kafamı evet anlamında salladım ve o da 'hadi gidelim' dedi ve kafeyi kilitleyip işlemleri yapacağımız yere doğru yol aldık. Yaşlıydı falan ama yürüyebiliyordu yani. Zaten 1 saat içinde işlemlerin yapılacağı yere gidip işlemleri halledip anahtarları teslim alıp eve doğru yürümeye başlamıştım. İstediklerim ufak ufak gerçekleşmeye başlıyordu artık. Eve tam bir kaç adım kalmıştı ki babam olacak o adamı kapının önünde volta atarken gördüm. Bu sinirlendiğinin hem de çok sinirlendiğinin belirtisiydi. Ama umurumda mıydı? Hayır, hiç sanmıyorum Eve girecekken kolumdan tutup beni kendisine çevirdi. Gözlerinde saf sinir kırıntıları vardı. Küçükken de bana her kızacağı zaman gözlerinde böyle parıltılar olurdu. O zamanlar korkuyordum ondan, hem de çok. Ama şimdi o bana bağırdıktan sonra göz devirip yoluma devam etmek. Ve işte başlıyoruz. Yine. ''Neredesin sen! Ben sana çabuk eve gel demedim mi küçük yollu. Yine kimin evine gittin de kendini-'' diye lafa başlamışken kolumu ondan kurtardım ve bağırmaya başladım. ''Sen kimsin de bana hesap soruyorsun Turan! Sen misin benim annem. Sen benim sadece biyolojik olarak babamsın. Açtırtma ağzımı şimdi. Bir daha. Bana. Bağırma!'' deyip içeriye geçtim. Son cümlemi üstüne basa basa ve tane tane söylemiştim. Umarım anlamıştır kıt beyinli. Odama çıkıp önce banyoya geçtim. Üstümdekileri çıkartıp kirli sepetine attım ve kendimi soğuk suya bıraktım. Soğuk su her zaman için iyi gelmiştir bana. Banyodan çıktıktan sonra kıyafetlerimi giyip, çantama gerekli olan şeyleri tıktıktan sonra yanıma bir miktar da para alarak odadan çıktım. Merdivenlerden inerken kırılma sesleri geliyordu. Ve arada bağırma sesleri. Benimle her tartıştığında ve ben her tartışma da ona bu ve buna benzer laflar ettiğimde bir şeyler kırıp döküyordu. Alışmıştım artık. Arada kendine zarar verdiği de olmuyor değildi ama umrum dışıydı. Merdivenleri bitirdiğimde kafamın yanından vazo geçti hadi ama bu adam ne ara bu kadar zıvanadan çıkmıştı? ''Çok paran var galiba?'' diye sordum. Bok gibi parası olduğunu biliyordum bilerek sormuştum. ''Beni deli etme! Defol evden!'' diye bağırdı. Ellerimi teslim olurmuş gibi havaya kaldırdım ve ''Peki. Sen bilirsin Turan.'' dedim ve evden dışarıya çıktım. Arada böyle davranıyordum. Ama arada.
![](https://img.wattpad.com/cover/37378570-288-k371849.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zıt Kutuplar
ChickLitBu; ruh eşlerini arayan iki gencin hikayesi. Bu ;iki yaralı gencin hikayesi. Bu ;iki birbirine zıt gencin birbirine karışmasının hikayesi. Bu ;Siyah ve Mavi'nin hikayesi.