Dayak

50 5 2
                                    

Adamların olduğu yere gelince Lacivert'e döndüm. Bana mahcup bir ifadeyle bakıyordu. Daha doğrusu hepsi öyle bakıyordu. Kahverengi gözlü çocuksa hala bir şeyler düşünüyor ve aynı zamanda yere bakıyordu. Sağ kolunu karnına dayamış,sol kolunu da sağ kolunun üstüne atmış sol elinin baş parmağını ağzına almış tırnağını kemiriyordu. ''Adın ne senin?'' diye sordum ama cevap vermedi. Tekrardan ''Kahve?'' diye seslendim ama ona da bakmadı. ''Koca Bebek?'' diye seslendim. Tırnağını kemirmeyi bırakıp sonunda bana döndü. Kaba bir şekilde ''Ha?'' diye sordu. İçimden öküz diye geçirdim ama ben de öyle bir pozisyonda olsam ve biri bana seslense bende aynı tepkiyi verirdim. Yani sanırım. ''Adın ne?'' diye ikinci kez yineledim sorumu. ''Mavi.'' dedi. Cevabımı aldıktan sonra tekrar Lacivert'e döndüm o sırada dövdüğü adam inleyerek ayılmaya başlamıştı. Cık cıklayarak ''Laciveert. Adam böyle mi dövülür? Becerememişsin.'' diyerek arkamı döndüm. Öldüresiye dövdüğü adam çoktan ayılmıştı bile. ''Bak şimdi böyle vuracaksın.'' deyip adamın gözüne yumruğu çaktım. Adamı sandalyeye bağlamışlardı. E buda benim avantajım oluyordu. ''Hey!'' diye arkamdan bağırdı Lacivert ama onu dinlemeyecektim. Bu 'hey' yapma 'hey'iydi. Hepsi arkama toplanmıştı. ''Çekilin arkamdan!'' diye bağırdıktan sonra hepsi koltukların olduğu yere gidip oturdular. Bileğimde ki tokayla saçlarımı gelişigüzel ama sıkı bir topuz yaptım. Bayılanlar da ayılmıştı. ''Önceliği dövülememişlere veriyorum.'' dedim. Kağan ve Kaya arkadan ''Hadi ama.'' dediler. Kendi yaptıkları işe toz kondurmuyorlardı. 1. dövülemeyenin yanına gidip ayağı kaldırdım. Hala kafasını toplayamamıştı. Bu bariz bir şekilde belliydi çünkü ayakta zor duruyordu. Adamı sandalyeye bağlamamışlardı. Allah'ım. İçimden sürdürdüğüm yakınmalarım bitince erkekliğine bir diz geçirdim. Az önce kafası yerinde olmayan adamın bu dizden sonra gözleri fal taşı gibi açılmıştı. Erkekliğini tutarak aynı zamanda da inleyerek yere düştü. Ötekine de aynı işlemi yaptım. Ama 2. adama daha kötü atmıştım sanırım çünkü adamın gözleri kaymıştı. Birincisinin erkekliğine ayağımı bastırdım. Sol ayağımla birincisinin sağ ayağımla ikincisinin erkekliğine basıyordum. ''Bununla mı ölçüyorsunuz erkekliğinizi lan!? Üç kişi birden bir kızı sıkıştırıp tecavüz etmek ne lan!. Adam mısınız siz!? Amına koduğumun fahişelerinin ondan bundan olan piç çocukları sizi!'' deyip tüm sinirimi boşalttım. Bunları söyleyip sinirlenirken aynı seviyede hızla zıplıyordum. İkisi de bu acıya daha fazla dayanamayıp tekrardan bayılmıştı. Bağlı olan adama döndüm. ''Sıra sende orospu çocuğu!'' dedim. Adamın sanki öldüresiye dövülmüş olması umurunda değilmiş gibi sırıtarak bana baktı. ''Ne yapabilirsin ki küçük fahişe. Yoksa tekrar altıma mı girersin?'' deyip koca bir kahkaha patlattı. Ama bu o kadar iticiydi ki. Öyk. İğrenç olması umurumda değildi. Tekrardan aynı şeyleri yapmak istemesi gözümün seyirmesine yetti. ''Bana annenden mi bahsediyorsun erkek orospusu?'' diye sordum. Adamın yüzünde ki sırıtış yok oldu. Sanırım annesinden bahsedilmesine yada kendisine hakaret edilmesine dayanamıyordu. ''Bana bak küçük orospu. Seni şimdi şu anda sikerim. Bana bunu yaptırtma.'' Kendine fazla güveniyordu. Erkeklerse arkadan hırıldıyordu. ''Siyah bırak ben sikeyim şu adamı.'' diye dişlerinin arasından konuştu Lacivert. ''Sakin ol Lacivert. Siz de sakin olun çocuklar. Bu adamı ben sikeceğim.'' dedikten sonra adam tekrardan o sarı dişlerini göstererek güldü. ''Sen mi beni sikeceksin? Yoksa sikilecek misin?'' dedi. Lacivert'le konuşurken bile adamın yüzüne bakıyordum. Ve bu adam her ne kadar böyle kahkaha atıp gülse de içten içe aslında korkuyordu. Bu gözlerinden bariz bir şekilde okunuyordu. ''Sen gerçekten kendini akılı sanıyorsun.Ne güzel kendini akıllı sanan bir aptal. Sen bana,söylediklerime,bize gülüyorsun ya hani.Şu adamlara yaptığımdan daha beterini sana yaparım diye korkuyorsun.'' Adam tekrar sırıtmaya başladı ama zorla sırıtmaya çalıştığı öyle belli oluyordu ki. Tekrar konuşmaya devam ettim. ''Sen istediğin kadar sırıt. Yada sırıttığını zannet. Senin o düzgün taktığını zannettiğin maske var ya hani? Bende ondan binlerce var. Ama sen o maskeyi bırak düzgün takmayı düz takamıyorsun. Senin o takmaya çalıştığın maske ters ve yamuk. Bu yüzden benden,bakışlarımdan kaçamazsın. Çok çabuk çözülüyorsun. Seneler önce dikkat etmemiştim ama şimdi dikkat edince küçük bir çocuktan hiçbir farkının olmadığı rahatlıkla gözler önüne seriliyor. O akşam bana dokunurken gözlerinde bir şeyler görmüştüm. Parıltılar vardı. Şimdi daha net anlıyorum. O akşamki parıltılarla şimdi ki parıltılar aynı duyguyu barındırıyor. Korku.'' Son kelimeyi söylerken yüzüne eğilmiş ve kısık sesle söylemiştim. Tekrar çocuklara döndüm. ''E hadi dövmeyecek misin?'' diye merakla sordu Hakan Abi. Tekrar adama döndüm. Yüzü düşmüştü. E haklıydı da ifşa edilmişti. Hem de bu kadar insanın arasında. Adama bakarak çocuklara konuştum. ''Sanırım benden bu kadar. İfşa ettim onu bu ona yeter de artar bile. Hatta arttı bile. Gerisini siz halledersiniz. Ben gidiyorum.'' Bizimkiler yapacakları şeyi çok iyi biliyorlardı. Ben gitmek için hareketlenmişken Mete arkamdan seslendi. Özür dileyecekti. Adım gibi biliyordum. O konuşmaya başlamadan ben başladım konuşmaya. ''Konuşmana gerek yok Mete. Bu durumumu bir yerlerden öğrenmişsiniz. Umurumda değil. Ama bunu başka kimseye söylemeyin. Size güveniyorum. Şu günlük meselesine hiç değinmek istemiyorum. Götünüzü kurtarmak için ortaya bir yalan attınız ama tutmadı. Sende tekrardan götünüzü kurtarabilmek amacıyla annenden öğrendik dedin ama benim annem öleli çok oldu. Bu tür şeyleri söylemen önemli değil. Yani fazla değil. Neyse işte kendimi dışarı atarak yaptığım hareket biraz çocukcaydı kabul ediyorum. Ve bu koca bebek olmasaydı.'' deyip cümlemi yarıda kestim çünkü büyük bir pot kırmış ve Mavi'ye koca bebek demiştim. Yalandan öksürüp birazda kıkırdayarak konuşmama devam ettim. ''Yani Mavi olmasaydı geri dönmeyecektim ve belkide kısa bir süreliğine de olsa küsecektim. Özür dileyeceksen eğer hiç gerek yok ayrıca ben özür dilerim. Şimdi eve gitmem lazım babamı biliyorsunuz.'' dedikten sonra hepsi bana güzel gözlerle bakıyordu. Sonraysa Mavi'ye dönerek ''Sana da teşekkür ederim beni geri döndürdüğün için. Ve bu sırrımı kimseye söyleme olur mu?'' diye sordum. O da bana kafa sallayarak 'tamam' dedi. ''Çocuklar siz yapacağınız şeyi çok iyi biliyorsunuz.Bana yaptıklarının aynısı.Tamam? Bu arada gençler sakın okula geç kalayım demeyin. Hepinizi kovalarım. Yalnız kalıyorum sonra. Hadi kolay gelsin.'' deyip göz kırptıktan sonra kapıyı açıp dışarı çıktım. Bugün ne çok konuşmuştum ben?


Zıt KutuplarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin