0.7

657 70 45
                                    

Öncelikle bölüme başlamadan sizlere küçük bir uyarıda bulunmak istiyorum. Bu bölüm sarhoş olmuş bir Semih okuyacağız. Ve bilirsiniz insanlar sarhoşken ne yaptığını bilemez ve bazı şeyleri unuturken bazı şeyleri ise çok basit bir şekilde hatırlayabilirler...bunun bilincinde olarak okursak eğer çok mutlu olurum...

Keyifli okumalar dilerim 🌸🤍

***

"Barış Abi."

Adeta sesim titreyerek adını söylediğim hemen karşımda dikilerek, bana öfkeli bakışlarını yollayan adam, hangi ara olduğunu anlamadığım bir şekilde beni bileğimden tutup, oturduğum tabureden hızla kaldırırken bir yandan da yediği ağır ve sert yumruk darbelerin etkisiyle hâlâ yerde acı içerisinde kıvranarak, kalan yabancı bedene acır gözlerle bakmayı da ihmal etmemiştim.

İlk defa vücuduma giren alkolü, yeni tanıyan bağışıklık sistemim sanırım pek fazla sevmemiş ve kabullenmemiş olacakki bu duruma adeta organlarım isyan edermişcesine davranıyor, kendimi berbat hissetmeme yol açıyorlardı.

Midem feci halde bulanıyor, başım fena biçimde dönmeye kaldığı yerden son sürat devam ederken, aklım bana ihanet edermişcesine gitgide bilincimi kısa ama sıkıntılı bir süre boyunca kapatıyordu.

Bileğimden çekiştirerek, önümüze gelen insanları hiç çekinmeden sert hareketlerle iten genç adama bakarken, son hatırladığım bilgi onun güvenilir ve tanıdık biri olmasıydı. Bu yüzden beni yönlendermesine izin veriyor, sıkıca tuttuğu bileğimin acımasını umursamadan arkasından onunla beraber seri ama sarsak adımlarla ilerliyordum.

'İğne atsan yere düşmez' diyerek günlük hayatta kullandığımız deyim, kesinlikle şuan; tam da bu gece kulübü için söylenmiş olmalı diye düşünmeden edememiştim pek doğrusu. Gecenin daha başında olmamıza rağmen yoğun alkol tüketiminden dolayı insanlar sarhoş olmuşlar, ne yaptıklarını bilmez bir hâlde kendilerini gecenin ahengine bırakmışlardı.

Öyleki bu durum yüzünden hemen önümde olup hızlı adımlarla ilerleyerek, bir an önce bu mekandan kurtulmak istercesine davranan ve tıpkı küçük bir çocukmuşum edasıyla bileğimi sıkı sıkıya kavrayıp, hiç bırakmayan adam bile ne yapacağını şaşırıyor, içmekten kafası güzel olmuş diye tabir ettiğimiz insanlara sürekli çarparak, sık sık duraksıyordu.

Kaşlarımı çatmış bir vaziyette öylece yürürken, kafamı sağ tarafa doğru çevirmiş bu hareketimle birlikte müşterilerden ilgisini çekip, kafasını dikleştiren Ateş'in açık kahve gözleri ile denk gelmiştim.

Beni gören yüzü çok kısa bir an gülümseme denilen eylemi göstersede, tam önümde olup resmen arkasından atlı koşturuyormuş gibi hızlı hızlı yürüyen ve aynı şekilde beni de arkasından sürükleyen Barış Abi'yi görünce, kaskatı kesildi ve anlamaz gözlerle ikimize bakmaya başladı. Ben ise yeni tanıştığım arkadaşıma şirince sırıtıp, el sallamıştım.

Görüş açımdan gitgide uzaklaşan Ateş'e hâlâ el sallarken, önümde ilerleyen beden aniden durup yönünü bana doğru çevirince, ben daha ne olduğunu anlamamış bir vaziyette kendimi durduramamışken sert göğüse çokta hafif olmayacak bir şekilde çarpmıştım.

Yüzümü buruşturup, kafamı elimle ovmaya başladığımda "Az yavaş olsana be!" Diye ona çıkışarak konuşurken, karşımdaki adamın telaşla etrafta gözlerini sanki bir şeyler arıyormuşcasına gezdirdiğini fark etmiştim. Tabii birde hâlâ bileğimi bırakmayan elini.

"Sen ne istiyorsun ya! Kardeşim, bıraksana bileğimi. Yok! İlla kitap karekterlerinde ki kızlar gibi 'bırak, kolum acıyor' mu demem lazım, ne demem lazım anlamadımkine ben sana?!" Diye bir isyanda bulunarak, konuştuğumda çok şükür sonunda elini, kızarmaktan ağrımaya başlayan bileğimden çekmesini sağlamıştım.

SOFTCORE ~BarSem~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin