1.7

356 47 21
                                    

Kasım ayınında geçmesiyle beraber artık sonbahar mevsimini de geride bırakmış, çok sevdiğim kış zamanlarına sonunda gelmiştik. Gitgide soğuyan ve insanı hasta edecek türden sertleşen havadan dolayı kafama geçirdiğim beyaz beremden önüme düşen saçlarımı önemsemeyerek seri adımlarla Kenanlar'ın evine doğru gidiyordum.

Banu Abla'm çok sevdiğim ve yemeye doyamadığım elmalı turtalardan yapmış, büyük bir incelik göstererek, elmalı turtalarından tatmam için de beni yapacakları çay saatine çağırmıştı.

Genelde küt kestirdiği kuzgun siyahı saçları, saçlarının aksine ay parçasını andıran beyaz teni ve Kenan'ın göz rengine göre daha belirgin olan deniz yeşili hareleri ile adeta peri kızlarını anımsatan Banu Abla'm mahallede ki kendi yaşıtı kızları kıskandıracak türden farklı güzelliğe sahip ve çekici bir genç kadındı. Kenan'la çok fazla benzemezlerdi. Lakin yinede yüzlerinin birbirini anımsattığı pekâlâ söylenilebilirdi.

Küçüklüğümden bu yana Banu Abla'mla her daim iyi anlaşmıştım. Mahallelinin dedikodularını rahat rahat yapabildiğim, ilk fal deneyimimi beraber gerçekleştirdiğim çok özel bir insandı benim için Banu Abla'm. Öyleki aramızdaki abla kardeş ilişkisi birçok zaman Kenan'ı bile kıskandırır, tabii bu durumu da dile getirmekten hiçbir zaman çekinmezdi arkadaşım.

Önümdeki apartmana bakarken aklımdan bu düşünceler hızla akıp geçiyordu. Yüksek katlı binaya giriş yapıp yedi numaralı kapıya ulaşmak için asansöre binmiştim. Hızlı geçen asansör yolculuğumdan sonra nihayet Kenanlar'ın evine ulaşmanın bünyeme verdiği sevinç ile zile basmış ve ayak parmaklarımın üstünde bir yükselip bir inerken kapının açılmasını beklemeye başlamıştım.

"Hoş geldin yakışıklım!" Banu Abla'mın enerjik çıkan ses tonuyla karşılaşınca psikolojik olarak benimde bedenime pozitif bir enerji nüksetmişti. "Hoş buldum Banu Abla'm!" Ayakkabılarımı çıkartıp beni açılmış kolları ile karşılayan Banu Abla'ma aynı biçimde karşılık vererek bende kollarımı benden kısa olan hemen karşımda ki genç kıza sarmıştım. Bugün üstüne giydiği toz pembe yünlü kazağı ve kremi rengiyle bacaklarının her bir yanını sarmalayan İspanyol paça pantolonu ile gözüme fazlasıyla şirin gelmişti. 

"Görüşmeyeli bayağı uzun zaman oldu. Seni çok özlemişim sarışınım." Benden kollarını çekip ayrılırken konuşan Banu Abla'ma tebessüm etmiştim. "Bende çok özlemişim Abla. Nasılsın? İyisindir umarım." Derken çoktan mevsimlik ceketimi üzerimden çıkarmış, burnuma dolan taze tarçın ve elma kokuları ile Banu Abla'mla birlikte oturma salonuna ilerlemeye başlamıştık.

"Gerçekten size inanamıyorum! Bari gözümün önünde yapmayın!" Ayaklarına giydiği yılbaşı konseptli geyikli pandufları ile sahte bir kızgınlıkla odaya giriş yapan Kenan, köşelere yerleştirilen tekli koltuklardan tam karşımdaki olana bacak bacak üstüne atarak oturmuştu.

Bahsettiği durum ise tam olarak Banu Abla'yla karşılıklı oturup hemen sohbete dalışımız, aynı zamanda da kahkahalarımızla bu hasbihali şenlendirmemizdi.

"Bakıyorumda hemen de kıskanıyorsunuz Kenan Bey." Banu Abla'mın gülerek söylediği kelimelere Kenan homurdanarak cevap vermişti. "Tabii kıskanırım. Benimle hiçbir zaman böyle heyecanlı heyecanlı konuşmadın ki sen. Sanki öz kardeşin ben değilimde Semih." Laflarının sonunda dudaklarını büzmesiyle birlikte ben gülmeye başlarken Banu Abla'm ise oturduğu yerden ayaklanarak Kenan'ın yanına gitmiş, bir elini kaldırmış ve adeta kendini savunmak istercesine "Şimdi burada hiç bana triplenme Kenan! Semih'le ettiğim sohbetlerin aynısını seninle de yapıyorum, daha doğrusu yapmaya çalışıyorum lakin sen beni Semih kadar dikkatli dinleyip anlattığım olayları yorumlamıyorsun." Demişti.

SOFTCORE ~BarSem~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin