Sıkıcıydı.
Gerçekten; hayat, dersler, işler, sorumluklar özellikle de şuan tam da önümüzde bunaltıcı bir şekilde uygulamalı ders anlatan kimya öğretmenimiz Arif Hoca, sıkıcılığın tâ kendisiydi.
Bir yandan Arif Hoca'nın yaptığı deneyi izliyor bir yandan ise bugün hemen yanıma oturmuş, çok fazla samimi olmasamda arada konuşup, sohbet ettiğim sınıf arkadaşım olan Emir'i gözetliyordum. Benim aksime Emir pür dikkat dersi dinliyor, dinlerken de önündeki defterine not tutmakla kendini meşgul ediyordu.
Nedendir bilmem ama o an içimden biraz gevezelik yapmak, Emir ile uğraşmak gelmişti. Bu yüzden yavaşça, hemen yanımda oturan bedene doğru eğilmiş ve fısıltı dolu bir ses tonuyla "Dürüst ol. Sırf kızları etkilemek için dersle ilgilenip, not tutuyorsun dimi." Dedim ve ardından çok fazla beklemeden devam ettim. "Sırf senden ders sonunda not isteyecekler ve sende onlarla bu şekilde flört edeceksin." Diyip ondan uzaklaşırken son bir eklemede bulunmuştum. "Akıllıca."
Bu dediklerimin üstüne Emir'den herhangi bir ses seda çıkmayınca, istediğini alamamanın verdiği huzursuzlukla tekrardan önüme dönmüş ve yapılan deneye ilgimi vermeye çalışmıştım.
Lakin çok sürmedi ki Emir de tıpkı benim ona yaklaştığım gibi bana doğru eğilmiş, yüzüne hınzır bir ifade yerleştirerek "Yalnız, sadece kızları etkilemek için değil." Diyip ben daha nasıl olduğunu anlamadan elini, baldırımın iç kısmına doğru atıp sıkmıştı.
Bu yaptığı hareket ile ona gözlerimi büyütmeyi ihmal etmezken aynı zamanda elini bacağımın üstünden hızla itmiş, onun duyacağı şekilde "Gerizekalı." Diye mırıldanmıştım. Aklınca benimle uğraşıyor, beni sinirlendiriyor ve bundan da büyük zevk alıyordu.
Tamam, belki bu oyunu ben başlatmış olabilirdim lakin temasta bir yere kadardı yani.
Yanımda oturan çocuğu elimden geldiğince umursamamaya çalışarak, aklıma gelen tüm hakaretleri Emir'e karşı sıralarken dikkatimi önümüzde yapılan ve bizim hiç ilgilenmediğimiz deneye tekrardan vermeye çalışmıştım.
Ancak bir problemimiz vardı. Emir hâlâ bana bakıyordu. Dediğim gibi başta bu durumu pek umursamamaya çalışsamda artık rahatsız edici bir hâl almaya başladığı için göz ucuyla, bende ona doğru bakışlarımı çevirdiğimde bana anlamlandırması güç ve bi' hoş bakan Emir'i fark etmiştim.
"Bana öyle bakma." dedim yanımdaki bedene ithafen. "Nasıl yani?" Diye beni cevapladığında "Öyle işte." Dedim ve çok daha özgüvenli durmak amacıyla omuzları dikleştirip kendimi geriye doğru attım. Tabii bu hareketi yapmamla beraber zemini boylamamda bir olmuştu.
Ben daha ne olduğunu anlamamış bir vaziyette adeta yerde acıyla kıvranırken, aklıma kimya laboratuvarında olduğumuz ve bu yüzden de laboratuvar taburelerinde oturduğumuz gelmişti.
Tüm sınıf hatta Arif Hoca bile ilgisini bir an bile ayırmadan gerçekleştirdiği deneyi bırakmış, bana bakarak gülmeye başlamıştı. Ben ise bana atılan koca kahkahaları önemsemeden belimde gittikçe canımı yakan ve beni kötü hissettiren acıyla beraber yerimden doğrulmaya çalışırken kulaklarımı Arif Hoca'nın sesi doldurmuştu.
"İyi misin Semih?" Diyerek gülmesini yarıda bırakan Hoca'ya cevap, anında bizim Can'dan gelmişti. "Kötüye bir şey olmaz Hoca'm!" Diyen Can'ın ardından sınıf tekrardan koca bir kahkaha tufanına boğulurken hepsine, en çokta Can'a öldürücü ve nefret dolu bakışlar atmayı ihmal etmemiş bana elini uzatan Emir'in yardımı ile oturduğum zeminden kalkarak biraz önceki yerime kurulmuştum.
"Bir şeyin yok! Dimi Semih?" Diye bana bir soru yönelten kimya Hoca'mıza "Bir şeyim yok Hoca'm. Gayet iyiyim." Dedim. Lakin yalan söylüyordum çünkü canım gerçekten hâlâ yanıyor belimdeki acı, yerini tutmayı başarıyla tamamlıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SOFTCORE ~BarSem~
FanfictionAilelerinden gizli gece kulübüne gitmek için arkadaşının abisinden izin almak amacıyla Barış'a yazan Semih... ~Yarı Texting