Tenimin teni üzerinde ki uyumu bizim birbirimiz için yaratıldığımızı gösteriyordu sanki. Büyük elleri ile göğüslerimi yoğururken hissettim haz, hiçbir şeyle kıyaslayamayacağım kadar büyüktü..
"Ahhh, devam et. Lütfen..."
Bedenim elleri arasında kıvranıyor, ihtiyaçla kasılıyordu. Şehvet aklımı başımdan almış, hiçbir şey düşünmeme izin vermiyordu.
Sağ göğsümü dudakları arasına alıp emmeye başladığında attığım çığlık dudaklarımın üzerine kapanan elleri arasında hapsoldu.
İhtiyaçla saçlarını çekiştiriyor, altında kıvranmaya devam ediyordum.
"Ahhh, benim güzel bebeğim... "
"Açelya!"
Yataktan sıçradığımda kan ter içindeydim. Rüyamda yine onu görmüştüm. Ama o kadar gerçek gibiydi ki...
"Açelya diyorum!"
Annem ısrarla bana seslenirken kalktığımı bağırdım. Tenim gördüklerimin etkisinden dolayı sıcacıktı, hızlıca banyo yapıp okul formamı giyindim ve beni bekleyen kahvaltı sofrasında ki yerime yerleştim.
"Kızım neden bir gün de erken kalkayım anneme yardım edeyim demiyorsun, zaten geç kalktığın yetmezmiş gibi iki saat hazırlanıyorsun!"
Annem her zaman ki gibi şikayetlerini sıralarken hiçbir cevap vermedim, ne söylersem söyleyeyim duymayacağını çok iyi biliyordum. Babamın elini masaya vurması ile masada ki çay bardağı devrildi. Bense yerimde korkuyla sıçradım.
"Annen sana bir şey söylediğinde cevap vereceksin! Okulda bunu öğretmiyorlar mı size!"
Öfkeyle dolu gözlerimi babamın nefretle dolu gözlerine çevirdim.
"Okulda bunu öğretmiyorlar. Böyle şeyleri genelde evde öğretirler, ama sizin de öyle bir girişiminiz olmadı."
Babam tam ayağa kalkmışken kapının çalınması ile geri oturmak zorunda kalmıştı. Gelen, ablamdı. Bir kaşını soru sorar şekilde kaldırıp bana baktığında sorun yok dercesine gözlerimi yumdum ve nefretten başka bir şey yiyemediğim sofradan kalktım.
"Hoşgeldin ve görüşürüz abla. İlk ders sınav var, geç kalmayayım."
Ablam beni onaylarken ayakkabılarımı giyinip son kez kendime baktım. Kendiliğinden kızıl olan saçlarımı hiç toplamamış, banyodan sonra ki dalgalı haliyle bırakmıştım. Yaptığım makyaja rağmen gözüken çillerime göz devirip, kıyafetime baktım. Üzerimde okulumuzun beyaz gömleği ve kırmızı ekoseli, dizlerimin üzerinde biten eteği vardı. Farklı bir kombin yapma şansım olmadığına göre iyi olduğuma karar kılarak evden çıktım, ve yavaşça okula doğru yürümeye başladım.
20 yıldır yer kapladığım bu dünyayı düşündüm. 20 yıldır yaşadığım halde hiçbir şey edinemediğim hayatımı düşündüm. Bu kadar yıl ne elde etmiştim, neye aittim, ne bana aitti?
Hiçbir şey...
Düşünceler canımı yakmaya başladığında kulaklığımı takarak birşeyler dinlemeye ve kendimi düşüncelerden korumaya çalışarak yolu tamamlamaya başladım. Okula geldiğimde ders zilinin çalması da eş zamanlı olmuştu. Hızla sınıfıma gidip yerim olan en arkaya geçtim.
"Hişt, çilli. Yanıma gelsene, ikinci sınıfta ki sözlüde kopya verirsin."
"Bırak şununla uğraşmayı ya, kopya verse ne olacak sanki."
Sınıfın sorunlu öğrencileri her zaman ki gibi benimle uğraşırken sinirle ayağa kalkıp onlara karşı birkaç adım attım. Ne kadar uğraşsalar da onlar gibi sahtekarlar ile arkadaş olmadığım için beni düşman bellemişlerdi ama kendimi hiçbir zaman ezdirmemiştim ve böyle bir niyetim de yoktu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÖĞRETMENİM+18
RomanceNefesi dudaklarımı yalayıp geçiyorken heyecanla aldığım nefesi tuttum. Eli eteğimin altından iç çamaşırımı bulduğunda parmakları ıslaklığımla buluştu. Dudaklarını kulağıma yaklaştırdı ve daha fazla ıslanmamı sağlayacak şekilde fısıldadı. "Benim için...