0.9

546 65 38
                                    

Semih ağrıyan kemiklerinden dolayı nefes almakta zorlansa da şimdi sokağın ortasında sevdicegine doğru yürüyordu. Kırgındı biraz Kenan'a. Çünkü gerçekten hiç bir şey yapmamıştı.

Yine de mutluydu. Kenan'ın kokusunu hayatında ilk defa almıştı. Kenan Semih'e ilk defa dokunmuştu. Semih okula adımını attığı ilk gün Kenan'ın nefret bakışlarını üzerinde hissetmişti. İlk başta korkmuştu ama zaman geçtikçe kendini Kenan için okula giderken bulmuştu.

Sonunda sahile geldiğinde neredeyse tamamen boş olduğunu gördü. Gerçi saat epey geç olmuştu. Bileğindeki saate baktı 1.53. Gecenin bu saatinde ağzını burnunu kanatan bir çocuk için gizli saklı evden kaçmıştı. Annesi uyanıp da oğlunu odasında uyuyorken görmezse kesin bu sefer kalpten giderdi kadın.

Gözleriyle etrafı taradı. Kocaman sahilde gecenin bu saatinde nasıl bulacaktı ki Kenan'ı. Sahil boyunca bankların arkasından yürümeye başladı. Kısa bir yürüyüşün ardından kadrajına bir bankta oturan gözleri kapalı Kenan girmişti.

Semih hafif bir tebessümle Kenan'ın oturduğu banka doğru yürümeye başladı. Bir kaç adım sonra oturan Kenan'ın tam arkasında durmuştu. Derin bir nefes aldı. Artık aralarındaki tek engel Kenan'ın sımsıkı kapattığı göz kapaklarıydı.

Eli Kenan'ın omzuna gitti. Muhtemelen teni Kenan'ın tenine değdiğinde genç oğlan tırsacak yanlışlıkla Semihi görecek ve bir tur daha dövecekti.

Gerçi Semih yol boyunca kendini bir tur daha dayak yemeye hem fiziksel hem psikoloji olarak hazırlamıştı. Dayak yemekten korkmuyordu.

Avcunu yavaşça Kenan'ın omzuna koydu. Gözlerini kapatıp gelecek olan yumruğu bekledi kısa bir süre. Ama ne elinin altındaki omuz kıpırdadı ne de suratına yumruk indi. Uyumuş muydu acaba ?

"Niye arkamda dikiliyorsun otursana yanıma ?"

Uyumamıştı. Semih şaşkınlıkla gözlerini açtı. Kenan'ın gözleri kapalıydı. Bakmayacak mıydı Süt Prensinin kim olduğuna ?

"Ya gelsene şöyle yanıma."

Kenan gözleri hala kapalıyken Semih'in omzundaki elini tutup onu bankın ön tarafına kendi yanına doğru asılmıştı.

Kenan hafifçe yana kayıp Semih'i yanına oturtmuştu. Çünkü karşısındaki çocuk neredeyse kıpırdamıyordu.

"Niye konuşmuyorsun. Görmem yasak anladık da sesini duymam da mı yasak ?"

"Y-yok... Yok değil de."

Semih içinde bir yerlerde kendisini saklayan sesini zar zor bulup kekeleyerek konuşmaya başladığında Kenan hafifçe kıkırdamıştı.

"Benden utandın mı ?"

Semih'den ses çıkmamıştı. Sanki Kenan görecekmiş gibi kafasını aşağı yukarı sallamıştı. Sonra yaptığı bu aptal hareketle gülmüştü kendine.

"Utanma."

Kenan oturduğu bankta Semih'in yanına kaymış kollarını kabaca Semih'e dolamıştı.

"Benden hiç utanma."

Semih iki yıldan fazladır hayalini kurduğu şeyi bu gün ikinci kere yaşıyordu. Kenan kendisine dokunuyordu. Heyecandan kalbi yerinden çıkacaktı.

"Sen de bana sarıl."

Kenan minik bir çocuk gibi sızlanıp Semih'in bedenine sardığı kollarından birini indirdi. Eli çok kısa bir süre de Semih'in elini bulduğunda Süt Prensi'nin elini kendi vücuduna yönlendirmişti.

Semih kendine gelip iki elini de Kenan'ın beline dolamıştı. Kenan iki kolunu da Semih'e sıkıca sarıp onu kucağına çekmişti.

Sabahtan kalma yaralarının üzerine Kenan'ın sert tutuşunu hissettiğinde minik bir inilti çıkmıştı sarışın Süt Prensinin dudaklarından.

"Canım... ?"

Kenan birazcık geri çekilmişti. Gözleri hala sımsıkı kapalıydı ama mimikleri sorgulayıcıydı.

"Bir yerine bir şey mi oldu ?"

Semih kıkırdadı içinden ne kadar "Evet sabah beni bayıltana kadar dövdün." demek istese de sadece küçük bir "Hayır" ile yetinmişti.

"Emin misin bir şeyin olmadığına ?"

"Yok bir şeyim."

Semih biraz kıpırdanıp Kenan'ın kucağına çıkmış bacaklarını iki yanına, kalçasını da Kenan'ın bacaklarının üzerine yerleştirmişti. Kendine rahat bir oturma pozisyonu bulup kollarını sıkıca Kenan'ın boynuna dolamıştı. Kenan'ın dikkatini dağıtmak içindi birazcık da yıllardır beklediği bu anı bir utangaçlık yüzünden öylece bozmak istemiyordu.

Kenan Semih'in kucağına yerleşmesini beklemiş kucağındaki çocuk kıpırdanmayı bıraktığında kollarını beline dolamıştı. Kafasını boynuna bastırmış derince kokusunu içine çekmişti. Bu koku sanki bir yerlerden tanıdık geliyordu Kenan'a.

Bir kaç dakika boyunca sadece sarılmışlardı. İki geçten de tek kelime çıkmamıştı. Kenan elini kucağındaki çocuğun sırtında aşağı yukarı gezdiriyordu.

Semih boynunda hissettiği ıslaklıkla telaşla gözlerini açtı. Ağlıyor muydu ? Aynı ıslaklık tekrar boynuna değdiğinde Semih ne olduğunu zar zor anlamıştı. Bu velet boynunu yalıyordu.

Semih Kenan'ı omuzlarından itmek için ellerinin konumunu Kenan'ın omuzlarına getirdiğinde genç çocuktan sıradaki hamle gelmişti. Kenan kucağında oturan çocun hassas tenine dişlerini geçirmişti. Semih'in dudaklarından bir inleme kopmuş itmek için omuzlarına koyduğu ellerini deriye bastırmış tırnaklarını omuzuna geçirmişti.

Kenanın dudakları Semih'in çene çizgisi boyunca minik öpücükler bırakmış sonunda dudaklarını bulmuştu. Dudakları Semih'in dudaklarına bastırdığında ellerinin altındaki bedenin titrediğini hissetti.

Öpücüğü derinleştirmek için hamle yaptığında Semih bu sefer kendine gelmiş çocuğu hafifçe kendinden ayırmıştı. Biliyordu ileriye gitseler durduramazdı kendini. Kenan hafifçe sızlanıp geri çekildiğinde gözleri hala kapalıydı.

"Ben eve gideyim artık. Annem gecenin bu saatinde beni evde görmezse biraz endişelenebilir."

"Hmm tamam."

Semih kuçağından kalkarken Kenan hafifçe mırıldandı. Aslında durmaları iyi olmuştu. Yoksa Kenan durduramazdı kendini.

Semih hızla kendini Kenan'ın kucagından kaldırıp koşar adım oradan uzaklaşmıştı. Bir kaç dakikanın ardından Kenan Süt Prensinin ortadan kaybolduğuna emin olduğunda açtı gözlerini. Oturduğu banktan kalkıp evine doğru yürümeye başladıgında geride bıraktıkları ve dakikalardır kendilerini izleyen Ardadan bir haberlerdi.









Süt PrensiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin