"Eyy bu velet elimi yemeye çalışıyor."
Barış kucağındaki minik bebeğin tulumunun sırtını elinde buruşturup küçük kızı havaya kaldırmıştı. Oturduğu çimlerden kalkıp tam karşısında oturan Altay'a ilerledi.
"Biraz da seni yesin."
Bebeği sanki çöp atarmış gibi Altay'ın kucağına bıraktığında uzun oğlan gözlerini devirdi.
"Çocuk su almaya gitti sadece 5 dakika bak dedi. İki dakika bile dayanamadın."
Altay uzun bacaklarını bağdaş yaparken bir yandan da söyleniyordu. Küçük Sare'yi kollarının atından tutup yavaşça havaya kaldırmış sırtı kendi karnına gelecek şekilde bacaklarına oturtmuştu. Kolunu minik bedenin beline sarıp vücudunu sabitlediğinde minik Sare'nin bu seferki hedefi Altay'ın kolu olmuştu.
Kafede konuştukları günün üzerinden 3 hafta geçmişti. Altay ve Kerem bu süre içinde konuşup anlaşmışlardı. Arkadaş olarak kalmaya ve geçmişi unutup yeni bir sayfa açmaya karar vermişlerdi. Zaten Altay Kerem'e sinirli ya da kırgın değildi. Sadece özlemişti. Çok özlemişti.
Semih ve Kenan da zaten yeni barışan bu grubun arasını tekrar bozmak istemedikleri için susmayı tercih etmişlerdi. Arda biraz kızgındı Kenan'a. Süt Prensini bulmak için günlerce heba olmuşlardı. Karşılığı bu muydu ?
Yine de kimsenin kavga etmeye birbirine küsmeye niyeti yoktu. Şimdi ise parkta çimlerin üzerine oturmuşlar sohbet ediyorlardı.
"Ne yaptın lan. Semihi satıp Kenan'ı mı aldın ?"
Barış yüksek sesle bağırıp yanında Kenanla gelen Ardaya ithafen konuştuğunda hepsinin gözleri kendilerine doğru yürüyen iki genci bulmuştu.
"Hmm öyle oldu biraz. Bakkal abi Semih'i almak için bu gereksizi bir de üstüne bunları verdi."
Arda elinde içi abur cubur dolu olan poşeti havaya kaldırırken aynı zamanda şakacı bir ses tonuyla konuştu. Kerem'in yanındaki boş yere oturdu. Yavaşça abisinin kulağına eğildi.
"Sare yerini kapmış."
Fısıldayarak konuştuğunda Keremin gözleri kocaman açıldı. Birinin duyup duymadığına bakmak için gözlerini arkadaşlarının üzerinde gezdirdi. Herkesin kendi halinde oldugunu gördüğünde rahatladı.
Kenan hala ayakta duruyordu. Şaşkınlıkla Altay'ın kucağındaki minik Sare'ye bakıyordu.
"Bu ne be ?"
İğrenen bir ses tonuyla konuşup yüzünü buruşturduğunda Barış yanındaki en sert cismi Kenan'a attı.
"Çocuğumun çocuğuna düzgün davran be. Hatta ver Altay sen."
Oturduğu yerden hızla kalkarken Altayın kucağındaki minik bebeği aldı kollarının arasına. Sare salyalarını akıttığı yemeğinden -Altayın kolundan- uzaklaşınca sızlanmaya ve havaya tekmeler atmaya başladı.
"Dur kız. Biraz da Kenan'ı ye."
Kenan tam itiraz edip geriye kaçacakken Barış çoktan Sare'yi Kenan'ın kucağına bırakmıştı. Sare tekrar debelenmeye başlamış kendini Kenan'ın kucağından yere bırakmak için karnını şişirip ayaklarını sallıyordu.
Kenan minik bebeğin düşmemesi için olduğu yere oturup bebeği kucağında düzgünce oturtup büyük elini bebeğin karnına koydu. Uzun parmakları Sare'nin görüş açısına girdiğinde minik bebek sonunda çırpınmayı bırakmıştı. Hedefi anında uzun parmaklar olduğunda Kenan yüzünü buruşturdu.
"İsmail abi kardesin elimi salyalıyor."
Gözleri hala minik bebeğe iğrenerek bakıyordu.
"Benim kardeşim değil."
"Ha ? Ama Barış abi çocugumun cocugu dedi."
Barış Kenan'ın sorgulayan sesini duyduğunda göz devirdi.
"İsmail benim çocuğum mu lan ? Sevgilim lan o benim."
Kenan parmaklarını bebekten kurtarmak için asıldığında Sare de Kenanın parmaklarının peşinden gitti.
"Eeee ? Kimin bebesi bu ?"
Kenan gözleri hala Sare'deyken konuştu.
"Benim kardeşim."
Semih ağaca yaslanmış Sareyle uğraşan Kenan'ı gülümseyerek izliyordu. Sare yeni yeni emziği bırakmaya başlamıştı. Artık emzigi ememediği için de dünya üzerindeki her şey -insanlar dahil- onun için artık emzikti.
"Ver istersen bana."
Semih kollarını uzatıp Kenan'a yaklaştığında Sare abisinin kendisini alacağını anlamış kocaman bir çığlık atmıştı.
"Yok kalsın bende. Sevdi sanırım."
Semih sakince omuz silkip boş bulduğu ilk yere oturdu. Zaten bir hafta boyunca bakacaktı Sareye bir kaç saat Kenan ilgilense hiç fena olmazdı.
"Neredeydin sen ?"
Kerem karşısına oturan Semih'e ithafen konuştuğunda Semih suçluluk duygusuyla gözlerini yere dikti.
"Çınar. Çınar'ı gördüm. Biraz sohbet ettik."
Sonuçta buradaki -Barış ve kendisi dışında- herkese çok çektirmişti.
"Ne dedi ?"
Barış sinirle burnundan soludu. Çınarla bireysel hiç bir sorun yaşamamıştı ama Barış arkadaşlarına yapılanı kendisine yapılmış sayardı.
"Özür dilemek istiyor. Hepimizden."
"Biliyor musun ? Hiç gerek yok. Hem de hiç."
Ferdi sakince konuştu. O çocuk işin içindeyse ortalık karışırdı. O illetin adına bile gerek yoktu.
"Ama abisi de konuşmak istiyormuş. Gerçi o bizimle değil Kerem abiyle konuşmak istiyormuş ama ne diyecek bilmiyorum."
"Sikeyim abisini de kendisini de."
Altaydan beklenmedik anda gelen çıkış gözlerin uzun boylu çocuğu bulmasını sağlamıştı.
"Kerem sana yemin ediyorum o çocuk senin yanına yanaşırsa onu gebertirim."
Altay oturduğu yerden kalkarken ve uzaklaşırken şarşkın grubu Ardanın alay eden ince sesi kapladı.
"Aşık digilim. Sıdice arkidıs olirik goruyırım."