1.7

439 47 12
                                    

Semih gözlerini önünde oturan Kenan ve Sareye dikti. Kız kardeşi Kenan'ı sadece 1 kere görmüş olsa bile deli gibi sevmişti. Uykusundan yeni uyanıp yanında Kenan'ı gördüğünde de keyfi fazlaca yerine gelmişti. Normalde Barış ya da Semih dışında kimsenin kucağında yemek yemezken şimdi Kenan'ın kollarının arsında biberonundan sütünü içiyordu.

Semih dalmış bir şekilde ikiliyi izlerken bir anda duyduğu gürültü sesi kendisine gelmesine sebep olmuştu. Gözleri anında gürültünün kaynağını aradı. Bir kaç saniye sonra mavi gözleri yere yığılmış bir Barış gördüğünde kocaman açıldı. Hızla oturduğu yerden kalkıp abisinin yanına ulaştığında Barış'ın gözlerinin açık oldugunu gördü.

"Görüyor musun Semih ? Nasıl ihanet ediyor bana."

Sare ve Kenan'a ithafen konuştuğunda Semih minik bir kıkırtı çıkarıp ayağının ucuyla dürtmüştü Barış'ı.

"Ya abi niye atıyorsun kendini yere ? Ödüm koptu sana bir şey oldu sandım."

"Oldu zaten. İhanete ugradım."

Barış yattığı yerden hızla toparlanıp kalkarken Sare minik gözleriyle Barışı takip ediyordu.

"Hiç bakmayın öyle küçük hanım. 4 günde iki kere aldatıldım ben artık yaralı bir erkeğim."

Sare kocaman gülüp Kenan'a ve yemeğine geri dönmüştü.

"Seni sikinin ucuna bile takmıyor."

Ferdi kocaman bir kahkaha atıp konuştuğunda Barış'ın yüzü düştü. Minicik bebesi, Saresi, Kenan devesini kendisinden daha mı çok sevmişti ?

"Ya demeyin öyle sevgilime. Üzülüyor."

İsmail dalga geçerek konuştuğunda Barış dudaklarını daha çok büzdü. Madara olmuştu herkese. Neyse ki mutfaktan gelen Kerem Barış'ın kurtarıcısı olmuştu.

"Emine teyzeyle markete gidiyoruz. Bir kaçınız daha gelmek zorundasınız."

"Ay ben gelirim. Ev çok sıcak. Darlandım."

İsmail oturduğu koltuktan hızla kalkıp kapının yakınındaki Kerem'e koştu. Sonunda planlarını gerçekleştirme vakti gelmişti. Gözleriyle Ardaya kaş göz işareti yaptı.

"Ay biz de yürüyüş yapmış oluruz. Ben galiba çok fazla bamya yedim."

Arda kıkırdayıp Ferdinin elini tuttugunda onlar da ayağa kalkıp kapıya doğru ilerlediler.

"Altay abi sen de gel. En büyüğümüzsün ya bizi koru kolla."

Arda Kerem'in omzuna omzuyla dokunduğunda Kerem Ardanın bacağınınin etini parmaklarının arasına aldı ve sıkıca sıkıştırdı. Ardadan acı dolu minik bir inilti çıktı.

Altay bir şey demeden koltuktan kalkıp yanlarına yürürken İsmail ve Ardanın bakışları Kenan ve Semih'in ortasinda oturan Barış'ı buldu.

"Sen de gel Barış."

"Yok ya gelmeyeceğim ben. Yeni geldim zaten."

Barış burnunu çekip önüne döndüğünde İsmail bir kaç adımda yanına ulaşmıştı.

"Kalk."

Sert bir ses tonuyla konuştuğunda Semih ve Kenan ne yapmaya çalıştığını anlamaya çalışıyordu. Barış hiç kıpırdamadan boş gözlerle sevgilisine baktı.

"Tek mi gideyim ben. Kalksana."

Elini tutup sevgilisini kaldırmaya çalışırken gülümseyerek konuşmuştu.

"Ya bunları tek mi bırakıcaz ?"

Barış sitem ederek parmaklarıyla Semih ve Kenan'ı gösterdiğinde İsmail avcunu sertçe ağzına kapatmıştı.

"Sussana zaten o yüzden gidiyoruz. Tek bir itiraz bile istemiyorum. Kaldır kıçını."

İsmail kulağına eğilip fısıldadığında Barış tekrar itiraz etmek için açmıştı. İsmail'in büyük eli bu sefer diğerine göre daha bir sert Barış'ın ağzına indi.

"Hadi. Kalk."

Barış oflaya oflaya kalkıp ayaklarını sürüye sürüye kapıdan çıktığında artık iki gün önce planlandığı gibi Kenan ve Semih başbaşa kalmıştı. Tabi sesli bir şekilde yemek yiyen Sare'yi saymazsak.

Uzunca bir sessizlik oldu. İkilinin gözleri orada burada dolaşıyor zamanın geçmesini bekliyorlardı. Neyse ki sessizliği Semih bozdu.

"Kusura bakma. Annem için yani. Eskiden bu kadar değildi de..."

"Yok. Sadece birazcık dezenfektan içtim."

Semih hafifçe kıkırdadı.

"Baban nerede ?"

Kenan Semih'in kıkırtıları azaldığında tekrar konuştu. Semih'in suratı düştüşünde Kenan sormaması gereken bir şey sorduğunu o anda anladı.

Ama merak etmişti. Günlerdir babasının ne bahsi geçmişti ne de kendisi ortalıkta vardı.

Semih'in gözleri dolmuştu. Koşar adım salondan çıktığında Kenan şok olmuştu. Kafasını kırmak istiyordu. Niye sormuştu ki ?

Kucağındaki Sare'ye baktı. Sütü bitmişti. Baygın bakıyordu. Kenan gözleriyle Sare'yi koyabilecegi bir yer aradı. Bir kaç dakika sonra koltuğun yanındaki beşiği farketti. Oturduğu yerden kalkıp Sare'yi beşiğe yatırdı. Beşiği minicik salladıgında Sare çoktan gözlerini kapatmış uyumaya başlamıştı.

Kenan minik bebegin güvende olduğuna emin olduğunda çıktı salondan. Gözleri Semih'i ararken uzun koridor boyunca yürüdü. Sonunsa koridorun sonundaki mutfaga girdiginde Semih'in mutfak balkonunda oldugunu gördü.

Ellerini korkuluklara koymuştu. Sırtı Kenan'a dönüktü. Omuzlari inip kalkıyordu. Ağlıyordu muhtemelen.

Kenan hiç beklemeden balkona çıktığında Semih duruşunu hiç bozmamıştı. Kenan kollarının birini Semih'in beline diğerini de gögüslerinin hizzasina sarip kendisine çekmişti çocuğu. Semih hiç itiraz etmeden kafasini Kenan'ın omzuna yasladığında Kenan Semih'ın kızarmış suratını, gözyaşlarını ve minik hıçkırıklarını daha rahat görebiliyor duyabiliyordu.

"Özür dilerim."

Çocugu kendisine dogru çevirip sıkıca sarıldi. Sırtını okşuyor başının tepesine yumuşak öpücükler bırakıyordu.

Semih sonunda derin nefesler alıp ağlamasını yavaşlattığında hafifçe geriledi. Tam konuşmak icin ağzını açmışken Kenan'ın dudaklarını kendi dudaklarının üzerinde hissetti. Minik bir öpücüktü.

"Sormadım say. Seni üzen şeyleri hatırlatmak istemiyorum."

Kenan fısıldayarak konuşup tekrar Semih'in dudaklarına uzandığında hiç beklemedigi bir tepki aldı. Semih hafifçe onu ittirdi

"Kendini de unuttur o zaman"

Semih balkondan çıkıp salona doğru ilerlediğinde Kenan hayal kırıklığıyla geride kaldı. Reddedilmiş miydi yani ?

🧩🧩🧩

Eyyy yazamıyorum galiba ya. Yani yaziyorum bölümü. Sonra okuyorum falan orayi burayi duzelticem derken bastan sona 2. Kere yekrar yazmis oluyorum.


Süt PrensiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin