Kenan ağzına kaçan acı suyla birlikte suratını buruşturmuştu. Bu kendisine reva mıydı be ?
"Ya Semih. Ağzıma girdi !"
Resmen ciyakladığında Altay kahkaha atmıştı.
"Oh olmuş. Kıpırdama demiştim sana."
"Sadece saçımı düzeltmiştim !"
Yine aynı ses tonuyla konuştuğunda Semih şişenin içindeki suyu tekrar Kenan'ın suratına sıkmıştı.
"Bana biraz daha itiraz edersen içiririm sana bunu."
Elindeki şişeyi suratına salladı. Semih oldukça ciddi görünüyordu. Yapardı da biliyordu Kenan. O yüzden daha fazla itiraz etmedi. Masumca kafasını önüne eğdi. Süresi bitene kadar dayanacaktı artık yapacak bir şey yoktu.
"Ya bunlar neden bizimle aynı muameleyi görmüyor da sadece ikimiz bunu yaşıyoruz ?"
Barış işaret parmağını yukarıya kaldırıp İsmail Ferdi ve Arda arasında gezdirdi. Güya Barış'ı kurtarmaya gelmişlerdi ama şimdi koltukta oturmuş sırıtarak Barış ve Kenan'ı izliyorlardı.
Semih sakince Barış'ın havaya kaldırdığı eline baktı. Elindeki fısfıs şişesini Barışın suratına doğrulttu ve bir fıs sıktı.
"Bu hareket ettiğin için."
Şişeyi hiç indirmeden bir fıs daha sıktı.
"Bu da bana itiraz ettiğin için."
Barış burnuna dolan ne idüğü belirsiz kokuyu soludu. Bok gibi kokuyordu yeminle.
"Lan bu niye böyle kokuyor ? Bok gibi."
Semih hafifçe gülümseyip yerde oturan Sareye baktığında Barış ve Kenandan aynı anda bir çığlık çıkmış oturdukları sandalyeden kalkmışlardı.
"Lan oturun hemen geri. Şaka yaptım. Sare'nin boku değerli zaten. Vermez bana."
İkisinin de suratına bir fıs sıkıp yerlerine geri oturmuştu.
"Aşkım, aşkım, aşkım, aşkım, aşkım, aşkım birşey sorabilir miyim ?"
"Kaç kere aşkım dedi o bana ?"
Semih arkasını dönüp koltukta oturan arkadaşlarına baktı. Herhangi birinden bir cevam alamayınca tekrar döndü önüne. Kenan gözlerini sımsıkı kapatmış geleni bekliyordu.
"1-2-3-4-5-6-7-8-9-10 garanti olsun diye 10 tane sıktım. Şimdi de ne diyeceksen."
"Ben sana muzlu çikolatalı pasta aldım. Hadi bana izin ver de yiyelim pastamızı"
Kenan sanki saniyeler önce suratına 10 fıs ozonlu su sıkılmamamış gibi sevecen bir sesle konuştu.
"Yalana baaak ! Ben aldım o pastayı."
Barış yandan atladığında Kenan'ın gözleri kocaman açıldı.
"Ha ? Neli alayım diye sorduğumda Semih en çok muz ve çikolata sever deyince sen almış olmuyorsun."
"Ben muz ve çikolata demesem gider çilekli alırdın sen. Yani yarı yarıya ikimizin hakkı."
"Bir dakika !"
Semih gür sesiyle kavga eden ikiliyi durdurdugunda gözler kendisini bulmuştu.
"Sen nasıl ona benim neli sevdiğimi söyledin ? Nereden söyledin ? Ne zaman söyledin ?"
Barış ağzını açmış konuşacakken Kenan Barışı bölmüş hemen atlamıştı konuya.
"Aşkım sen buna telefon vermişsin ya. Tiktok izlesin diye. O bize mesaj attı."
"Barış abi ? Doğru mu bu ?"
Barış dudak büzüp kafasını olumlu anlamda sallamıştı. Semih elindeki şişeden bir fıs daha sıktı abisinin suratına.
"Senin cezanı bu deveye benim neyi sevip sevmedigimi söylediğin ve bir de sana tüm masumane duygularımı kullanarak verdigim telefondan bunlara mesaj attigin icin 2 saat daha uzatıyorum."
"Ya ama götüm çürüdü ya-"
Semih elindeki şişeden bir fis daha sıktıgında Barışın cümlesi yarım kalmıştı.
"Karşı çıkma bana ! Siz de pastayı tabaklayıp getirirmisiniz ?"
Semih arkasındaki İsmail ve Ardaya dönüp konuştuğunda ikisi oturduğu yerden kalkıp mutfağa ilerlemişlerdi.
"E ben de geçeyim o zaman şöyle."
Kenan sandalyesinden kalkıp koltuklara ilerlemeye çalıştığında onu durduran şey Semih'in suratına ardı arkası kesilmeden sıktığı suydu.
"Otur."
El mecbur tekrar oturdugunda sonran gözlerle Semih'e baktı.
"Bir pasta aldın diye cezanı mı hafifleteceğim sanıyorsun ha ? Senin cezanı arkadaşına ihanetten 3 saat daha uzatıyorum."
Kenan dudak büzüp kaderine razı gelmişti. İtiraz edecek takati kendinde bulamıyordu. Bir kaç dakika sonra İsmail ve Arda ellerindeki tabakları içeriye taşımaya başladıklarında Kenan tabaklara baktı.
"Ben yiyemeyecek miyim şimdi ?"
"Her lokmanda suratına sıkmamı istiyorsan yiyebilirsin elbette ki."
İsmail Barışın önüne bir sandelye koyup sevgilisinin suratını elindeki havluyla sildiğinde ikilinin gözleri onlara kaydı.
Bir kaç dakika önce masaya koydugu pasta tabağını eline alıp Barışa yedirmeye başladı. Kenan gözlerini kocaman açıp önündeki sarışına baktığında Semih suratını buruşturdu.
"Sana pasta falan yedirmem ben."
"Lütfeeeeeeeeeeeeeen."
Kenan gözlerini doldurup umutla Semihe bakarken Semih oflamış İsmail'in koltuğa attığı havluya uzanmıştı.
Kenan'ın suratını hiçte nazik olmayan bir şekilde silmiş havluyu aldıgı yere geri fırlatmıştı.
Semih pastayla dolu bir çatalı Kenanın ağzına soktugunda buna da şükürdü. En azından vicdan belirtisi göstermişti.
Semih pastadan bir kaç çatal daha yedirdi önündekine. Etrafına bakındı oturabileceği bir yer var mı yok mu kontrol etti. Gözüne herhangi bir şey çarpmadığında sıkıntıyla iç çekmişti. Uzun süredir ayaktaydı ve bacakları da ağrıyordu.
Kenan onun oturcak bir yer aradığını gördüğünde hiç düşünmeden ellerini beline atıp sarışını kucağına çekmişti.
Semih Kenanın bacaklarının üzerine oturdugunda gözlerini kocaman açti.
"Ne yapıyorsun be !?"
Kenan omuz silkti.
"Otur diye şey ettim. Tabi beğenmediysen kalkabilirsin ama."
Semih hiç düşünmeden çocugun bacaklarından kalktı. Kenan gözlerini çocugun üzerinde gezdirdi. Elbetteki oturmayı kabul etmeyecegini biliyordu ama içten içe oturmasını da dilerdi.
Semih tekrar önündeki çocuğun yanına ilerledi. Bir ayağını sağa diğerini sola koyup çocugun uzun bacaklarına oturdu. Kenan şokla gözlerini açtığında bu sefer umursamazca omuz silken Semihti.
"Oturayım diye şey etmemişmiydin ? Oturdum işte."