headliners

196 20 7
                                    

yorum atiyoruz dimi arkadaslar 🤗














































"Giyindin mi?" Kapalı kapının ardındaki Jimin'e ait ses, oldukça boğuk geliyordu.

"Giyindim. Sete geçsene sen, kendim gelebilirim." Pantolonunun fermuarını çekmiş, gömleğini düzeltmiş ve kabinin içindeki aynadan kendine son kez bakmıştı. Aynada gördüğü görüntüden memnun bir şekilde kabinden çıktı ve Jimin'e hitaben konuştu.

"Setin yerini biliyorum, küçük çocukmuşum gibi-" Tekti.

Kimse görmüyor olsa da, gözlerini devirdi ve karavanı terk etti. Yaklaşık elli metre ilerideki sette gördüğü Jimin, Taehyung ile konuşuyordu. Muhtemelen havadan sudan konuşuyorlardı. Gülüşmelerine bakılacak olursa ikisi de halinden memnun gibiydi. Eli cebinde ayakta duran Taehyung, sanki onun yaklaştığını hissetmiş gibi bir anlığına onun geldiği tarafa bakmış, ardından tekrar Jimin'e bir şeyler söylemişti. Söylediği şey üzerine Jimin'in de o tarafa bakması, Taehyung'un onun gelişini haber verdiğini gösteriyordu.

"Setin yolunu bulabilmişsin." Jimin'in açıkça birkaç saniye öncesine atıfta bulunması üzerine derin bir nefes alıp, sessizliğini korumuştu. Taehyung'un kıkırdaması ise sessizliğini korumasını zorlaştırıyordu.

"İmdat, diye bağıracağım şimdi."

"Bağırsana."

İkiliyi arkasında bırakıp, çekimlerin olacağı eve girmiş, onların gelmesini beklediği sırada diğer oyuncularla selamlaşmıştı. Bugünkü çekim, Jungkook'un karakteri Jihu'nun, Taehyung'un karakteri Haneul'ın ailesi ile tanışmasıyla ilgili olarak başlıyordu.

"Hadi arkadaşlar, başlayalım."

Jimin ve Taehyung'un da gelmesi üzerine çekimler başlamıştı.

...

"Jihu-yah, rahatla biraz." Arabasını onun için çok tanıdık, sevgilisi için bir o kadar yabancı olan eve doğru sürerken, yüzünü cama dönmüş olmasına rağmen heyecanını ve stresini fark edebildiği Jihu'yu rahatlatmaya çalıştı. Ne kadar başarılı olduğu tartışılırdı ancak elinden geleni yapmaya çalışmıştı.

"Söylemesi kolay." Sesindeki titreme, onu da şaşırtmıştı. Muhtemelen stresten dolayıydı. Boğazını temizleyip camdan dışarıya bakmaya devam etti. "Ne kadar kaldı?"

"Az." Heyecanını bastırmasına yardımcı olacağı düşüncesiyle radyoyu açtı ve sesini birbirlerini duymalarını engellemeyecek kadar yükseltti. "Beş dakika kadar." Jihu'dan bir geri dönüş almamıştı, sadece rahatlamasını diliyordu. Her ne kadar belli etmese de o da en az kadar sevgilisi kadar heyecanlıydı. Ailesine daha önce ondan çok bahsetmişti ancak tanışmaları tamamen başka bir seviyeydi. Bir terslik çıkmamasını diliyor, bir yandan da olası bir terslik durumunda bile Jihu'nun rahatlıkla toparlayabileceğinin farkındalığıyla derin bir nefes alıyordu.

"Ablam seni çok merak ediyor- yani zaten fotoğraflarını gördüler ve nasıl birisi olduğunu da biliyorlar ama yine de.. Bir bakıma sana arkadaşlık etmek istiyor sanırım."

"Aynı yaşta olduğumuzu bilmiyordum hyung." Sonunda kafasını sürücü koltuğuna çevirdiğinde Haneul'ın yüzünde ufak bir tebessüm vardı.

"Benden bir yaş büyük. Sadece yaşı çok dert etmiyor, hatta onunla resmi konuşmana izin vermeyebilir bile. Dediğim gibi arkadaşın olmak istiyor."

Jihu az da olsa rahatladığını hissetti. En azından az sonra varacakları evde birilerinin onu karşılama şeklinin nasıl olacağı hakkında bir fikri vardı. Belirsizlikten az da olsa kurtulmanın verdiği ümitle gülümsedi ve başını hafifçe salladıktan sonra camdan dışarıya bakmaya devam etti. "Sevindim."

rival | taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin