✶ . ࣪ ׅ 07 ' 🪭

123 15 12
                                    

𝐞𝐲𝐞𝐬 𝐝𝐨𝐧'𝐭 𝐥𝐢𝐞

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

𝐞𝐲𝐞𝐬 𝐝𝐨𝐧'𝐭 𝐥𝐢𝐞

𝐬𝐚𝐲 𝐲𝐨𝐮'𝐫𝐞 𝐦𝐢𝐧𝐞

— isabellarosa ਏਓ

Eve geldiğim gibi odama geçmiştim yorgunluktan kıyafetlerimi nasıl değiştirdiğimi veya nasıl uykuya daldığımı bile hatırlamıyordum. Uykumu tamamen aldığımı bile söyleyemezdim.
Telefonumu elime aldığımda, saat dikkatimi çekti. Saat neredeyse 1 olmuştu!
Hazırlanmak için sadece 4 saatimin olduğunun farkına vardığımda, telefonumu yatağıma fırlatıp hızlıca kalkmam bir oldu.
Dolabımı hızlıca açıp kıyafetlere göz gezdirdim. Gözüme çarpan siyah ve kısa bir elbiseyi askısından çıkarıp aynanın karşısında üstüme doğru tuttum. Telefonumun bir anda çalınmasıyla, elimdeki elbiseyi bir kenara bırakıp arayan kişiye baktım. Arayan kişi Nobara'ydı.

"Günaydın, Nobara."

"Naber? Telefonlarımı neden açmıyorsun?"

"Yeni uyandım aşkım kusura bakma. Aradıysan da duymadım."

"Yeni mi uyandın? Kızım saat 1! Parti var bugün farkında mısın?"

"Yorgundum, uyuyakalmışım."

"Tamam ben uzatmıyorum daha fazla. Sen hazırlanmaya başla. Görüşürüz."

"Görüşürüz."

Nobara telefonu kapattıktan sonra, gruptan gelen mesajlara bakmaya başladım.

*Gojo grubun adını "Altılı masa" olarak değiştirdi*

Nobara: Akemi yeni uyanmis
Hayatta bu kadar rahat olcan

Gojo: @Sukuna kral zorlamis

Itadori: İkiz yapmaz oyle seyler ya... 😞😞
Dimi @Sukuna

Sukuna: Yok, yapmam.

Nobara: Inandik

Telefonu, mesajları okumam ile tekrardan yatağıma bıraktım. Gerçekten artık bunu dillerinden düşürmeyeceklerine emin olmuştum. Şu anlık bunu umursayacak kadar zamanımın olmadığının farkındalığı ile hazırlanmaya, duşa girmekle başladım.

══════════ ⋆★⋆ ══════════

Vücuduma oturan, göğüs dekolteli mini siyah bir elbise giymiştim. Kendime aynada baktığım sırada, telefonumdan gelen bildirime baktım.

Sukuna: Kapıdayım.

Hızlıca topuklu ayakkabılarımı giydim ve dışarı çıktım. Sukuna, arabasına yaslanmış beni bekliyordu. Ona doğru yürürken, beni boydan boya süzdüğünü fark edebiliyordum.

"Nasıl olmuşum?"

"Güzel işte."

İçimden odun diye geçirdim. Arabanın kapısını açıp, girmem için bekledi.

Koltuğa oturduğumda, kapımı kapatıp sürücü koltuğuna geçti. Dün olanlar yüzünden, yol boyunca kafamı cama yaslayıp onunla muhattap olmamayı düşünüyordum. Göz ucuyla ne giyindiğine baktığımda, siyah gömlek ve siyah kumaş pantolon giymiş olduğunu gördüm. Ona baktığımı anlamış olacak ki dudakları kıvrılmıştı. Umursamamaya çalışarak, kafamı cama yasladım ve gözlerimi yumdum. Birkaç dakika sonra bacağıma baskı yapan el ile irkildim. Sukuna'ya doğru baktım. Gözlerini yoldan ayırmadan, arabayı kullanmaya devam ederken bir yandan da bacağımı okşamaya başlamıştı.

"Yorgun musun?"

"Hayır. Nereden çıkardın?"

Soruma cevap verme zahmetine bile girmeden, bacağımı sertçe okşamaya devam etti. Dün yaşananlardan dolayı hala ona kırgındım. Bu yüzden onunla en küçük bir temasta bile bulunmak istemiyordum. Bacağımı elinden kurtarmak adına kendime doğru çektim. Fakat bu durum, onun hoşuna gitmemiş olacak ki bacağımı daha da sertçe kavrayıp, sıkmasına sebep oldu. Dayanamayarak sinirle ona doğru baktım ve konuştum.

"Ne yapıyorsun Sukuna?"

"Araba sürüyorum." Sırıtarak verdiği cevap beni daha da sinirlendirdi.

"Elini çeker misin?"

"Neden? Hoşuna gitmiyor mu?"

"Hoşuma gidiyor gibi mi gözüküyor?"

Bunu söylememle gözleri, gözlerimi buldu. Suratımda nasıl bir manzarayla karşılaştıysa kıkırdayarak önüne döndü.

"Ne? Neden güldün? Çek elini artık!"

"Yanakların öyle demiyor... Sen bu kadar çabuk kızarırsan olmaz ama."

"Ne olmaz?"

"Kıyamam sana."

Sadeness' - 𝐑. 𝐒𝐮𝐤𝐮𝐧𝐚Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin