✶ . ࣪ ׅ 10 ' 💋

142 12 29
                                    

𝐡𝐞𝐚𝐯𝐞𝐧 𝐢𝐧 𝐡𝐞𝐫 𝐦𝐨𝐮𝐭𝐡, 𝐠𝐨𝐭 𝐚 𝐡𝐞𝐥𝐥 𝐨𝐟 𝐚 𝐭𝐨𝐧𝐠𝐮𝐞

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

𝐡𝐞𝐚𝐯𝐞𝐧 𝐢𝐧 𝐡𝐞𝐫 𝐦𝐨𝐮𝐭𝐡, 𝐠𝐨𝐭 𝐚 𝐡𝐞𝐥𝐥 𝐨𝐟 𝐚 𝐭𝐨𝐧𝐠𝐮𝐞

𝐢 𝐜𝐚𝐧 𝐟𝐞𝐞𝐥 𝐡𝐞𝐫 𝐭𝐞𝐞𝐭𝐡 𝐰𝐡𝐞𝐧 𝐢 𝐝𝐫𝐢𝐯𝐞 𝐨𝐧 𝐚 𝐛𝐮𝐦𝐩

    — theweeknd ਏਓ

"Öylesine söyledim diyorum neden anlamıyorsun?"

"Kafana estiği gibi davranamazsın."

Partide Sukuna'yla sevgili olduğumu ilan ettikten sonra, Sukuna kolumu tutup beni hızlıca ortamdan çıkarmıştı. Arabaya doğru gidiyorduk. Yaptığım şeyin daha yeni farkına varıyordum, sinirden ne diyeceğimi şaşırmıştım. Şimdi ise Sukuna bu hareketimin ne kadar çocukca olduğundan söyleniyordu.

"Ne o, kısmetini kapattığım için mi söyleniyorsun?"

"Saçmalıyorsun. Bin arabaya."

"Bana emir verme!"

Delici bakışlarıyla aniden bana baktığında, hiçbir şey söyleyemeden arabaya bindim.

Ben arabaya bindiğimde, o da hiçbir kelime etmeden sürücü koltuğundaki yerini aldı. Arabayı çalıştırıp sürmeye başladığında, sessizliğin devam etmesi beni daha çok germeye başlamıştı. Konuşmaya karar verdim.

"Kızdın mı?"

Soruma cevap alamadığımda, belli etmeden ona baktım. Ciddi bir yüz ifadesiyle yolu izliyordu.

"Yorozu orada olduğu için mi kızdın?"

Yine cevap alamamıştım. Bu sefer sinirle bağırdım.

"Cevap versene!"

Arabanın ani freniyle kemerimin takılı olduğuna şükrettim.

Camdan etrafa baktığımda, ormanlık ve tenha bir alanda olduğumuzu gördüm.

"N-Neden durdun? Kısmetini kapattığım için beni öldürmeyeceksin herhalde!"

"Öldüreceğim." Konuşmasıyla beni tutup, kucağına çıkartması bir oldu.

"N-Ne yapıyorsun?"

Belimdeki ellerini sıkılaştırıp beni kendisine bastırdığında, pantolonunun üstünden bacaklarımın arasına baskı yapan sertlik ile şaşkınlıkla ona baktım.

"Ne-"

Belimdeki ellerinden biriyle göğüs dekoltemi indirirken, konuşmama izin vermek istemezcesine göğsümün ucunu öpüp, emmeye başladığında, ağzımdan çıkan inlemeye engel olamadım. Utançla, sesimi engellemek için elimle ağzımı kapattım. Bunu anlamış olacak ki çekilerek, bileğimi tuttu. Hemen ardından konuştu.

"Sesini gizleme. Duymak istiyorum Akemi."

Ses tonu beni çıldırtıyordu. Kucağında kıpırdanmaya çalıştığımda belimdeki eli daha da sıkılaştı.

"Şşt... Sakin ol."

Eli yavaşça kalçama doğru ilerledi. Bir eli kalçamı okşamaya başlarken, diğer eli ile yanaklarımı kavramıştı. Dudaklarım, parmaklarının, yanaklarıma uyguladığı baskı ile büzüştüğünde, dudaklarımı öpmeye başladı. Ağzımda metalik bir tat hissetmeye başladığımda, dudağımı kanattığını anladım.

Vücutlarımız birbirine yapışmıştı. Yavaşça geri
çekildiğimizde bu sefer boynuma yönelmişti. Ona alan açmak için kafamı hafifçe geriye attım. Boynumu sertçe emmeye başladığında, iz bırakacağından emin olmuştum. Kafasını geriye doğru atıp bana baktığında, utançla gözlerimi kaçırdım.

"Gözlerini gözlerimden ayırma."

Kafamı aşağı yukarı salladım, eli yavaş hareketlerle iç çamaşırımın içine doğru gidip ıslaklığımı okşamaya başlamasıyla, yanaklarımın ısınmaya başladığını hissettim. Hala göz temasını kesmemiştik.

"Yarım kalan işimizi bitirelim mi?"

Başımı sallamakla yetindim, her hareketi beni sarhoş etmeye yetiyordu. Daha öncesinde iç çamaşırımdan içeri giren eli, iç çamaşırımı bacaklarımdan sıyırdı ve sağ koltuğa doğru fırlattı. Hala göz temasını bozmamıştık. Delici gözleri onu daha çok arzulamama sebep oluyordu. Düşüncelerimi bölen şey dudaklarıma doğrulttuğu parmakları oldu.

"Yala."

Bileğini tuttum ve bana doğrultmuş olduğu parmaklarını boydan boya yalamaya başladım. Bu sırada belimdeki olan eliyle beni kendisine bastırıyordu. Parmaklarının tamamen ıslandığından emin olduğunda, ağzımdan çekti ve bacaklarımın arasındaki ıslaklığa doğru hareket ettirdi. Daha fazla beklemeden içime yolladığı parmağı ile kendimi sesli bir inlemeyle, boynuna gömdüm.

"Siktir... Parmağımı kıracaksın Akemi. Sakin ol."

O parmağını yavaşça hareket ettirmeye başladığında, avuçlarımın içine aldığım gömleğinin kenarlarını sıkıyordum. Her harekette çıkan, ıslak sesler yüzümün daha da kızarmasına sebep oluyordu.

Hiçbir söz etmeden, içime yolladığı ikinci parmak ile boynuna doğru acı ile inledim. Gözlerim yaşarmıştı. Parmaklarının hareketi içimde hızlandığında, yakında geleceğimi
hissediyordum. Sukuna'ya baktığımda onun da beni izlediğini gördüm. Her tepkimi hafızasına kazımaya çalışıyor gibiydi. Ellerim ensesindeki saçları çekiştirirken gözlerimden yaşlar akmaya devam ediyordu. Vücudumdan bir elektrik geçiyor gibi olunca geldiğimi anladım. Nefes nefese kalmıştım.

"İşte böyle Akemi..."

Parmakları içimden yavaşça çıktı ve onları dudağına doğru götürdüğünde, düşündüğüm şeyi yapmamasını umdum. İki parmağını da ağzına sokunca gözlerim büyüdü. Cidden bunu yapmışmıydı? Benim utandığımı görmenin hoşuna gittiğine emin olmuştum. Parmaklarını dudağından çıkardığında, diliyle dudağını yaladı. Olayların buraya geleceğini hiç düşünmemiştim. Artık işimiz bittiği için yan koltuğa geçmeye çalıştığımda, ellerini belime atıp beni kucağına geri oturttu.

"Daha işim bitmedi." Gözleriyle pantolonunu işaret etti. "Onu aç."

Heyecandan kalbim çok hızlı atmaya başladı. Anlaşılan sabaha kadar buradaydık. Ellerim tam pantolununu açacakken cama tıklatılan el yerimden sıçramama sebep oldu. İyiki cam filtreliydi yoksa rezil olmuştuk.

"Napıyorsunuz lan siz burada?" Itadori'nin sesini duymamla sıçtığımızı anladım. Korkudan ne yapacağımı bilemedim. Elim ayağıma dolaşmıştı. Sukuna'nın kucağından kalkmak için sırtımı geriye attığımda, yanlışlıkla kornaya basmıştım. Rahatsız edici ses arabanın içinde yankılanırken, kendimi zar zor yan koltuğa atmıştım. Bu mücadeleme Sukuna yardım etmek yerine beni gülerek izlemişti!

Sadeness' - 𝐑. 𝐒𝐮𝐤𝐮𝐧𝐚Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin