Bölüm 6

2 0 0
                                    

Şubat Ayı...

Şubat Ayına geldiğimizde Yazlıkta pek bir şey değişmemişti... Çok özlediği Ailesiyle yeterince zaman geçiren Yiğit, tek başına Online Eğitime ayak uyduramamıştı. Sürekli geride kalıyordu, sürekli ilgisini kaybediyordu. Durum böyle olunca Yiğit yanımıza gelmeye karar vermişti. Anne ve babası artık geri gelmişlerdi, yakın gelecekte bir yere gideceğe de benzemiyorlardı. Her şeylerini planlı yaşayan insanlar yakın zaman zarfında bir seyahat planlamamışlardı. 

Yiğit, her zaman yaptığı gibi gece serinde araba yolculuğu yapmayı severdi. Ocak Ayının son günü yola çıkmış, Şubat Ayının ilk günü sabahı erkenden de Yazlığa geldi. Artık -20 Sokağa çıkma yasağı pek ciddiye alınıyordu. Bazen aniden yasakları sıkıyorlardı, serbest bıraktıklarındaysa hayat normale hemen geri dönüyordu. Yöneticiler ne kadar ısrar ederlerse etsinler yeni normal dedikleri bir türlü vatandaşta karşılık bulamıyordu. 

Yiğit yazlığa sabah 0700-0800 arasında varmıştı. Ahmet Bey, Yiğit'i Büyük Eve getirmiş, bavullarıyla beraber o saatlerde balıktan dönen Serkan ile Yamana ve Taş Evde duran Batu'ya  teslim etmişti. Yiğit'i hemen ikinci katta ki boş duran odasına aldılar. Yiğit bu deniz manzaralı odasını çok seviyordu ama yol yorgunuydu. Serkan, Yaman ve Batu yanından ayrıldıktan sonra Yiğit hemen bir duş almıştı ve duştan çıktığında onu Eren bekliyordu. Eren, odasında bir ihtiyacı olup olmadığını kontrol etmeye gelmişti ama Yiğit Banyo da olduğu için kontrollerini yapamamıştı. İkisi son zamanda iyi dost olmuşlardı. Eren kontrollerini yaparken, Yiğit te bavullarını Giyinme Odasında ki raf ve dolaplara boşaltıyordu. Eren ona bu işte de yardım etti. Kahvaltının servis edilmesine daha iki saat vardı. Banyo yapınca yorgunluğu daha da artan Yiğit kalan bu zamanını uyuyarak geçirmek isteyince eşyalarını yerleştirme işi Erene kalmıştı. Bu arada beraberinde getirdiği dört bavulu da Yağmur'a teslim edilmesini istemişti Yiğit ve bavulları Eren'e gösterdi. Eren de bu bavulları yukarı kata Yağmur'un odasına çıkartıp, Yağmurun odasında ki Giyinme Odasına bıraktı. Yiğit yatmış, kendisini yorgunlukla uykuya teslim etmişti. 

Yiğit'in geldiğini hepimiz kahvaltıda öğrenmiştik. Artık, günlük planımız değişmişti. Kahvaltı yapılıp, sofra ve mutfak toparlandıktan tam 45dk sonra hepimiz Büyük Evin İkinci Katında ki Büyük Salonda toplanıyor, online eğitim bağlantı ve çalışmalarımızı yapıyorduk. Bu çalışma Okulumuzun gerçekleştirdiği Zoom Dersleri yada Ders Anlatımı şeklindeydi. Okulumuz İntranet Sistemini son derece geliştirmiş, sınavları bile online ekran üzerinde test yada yazılı olarak gerçekleştiriyordu. Yazılılarda kalemle ekrana yazı yazıyorduk, testlerde parmakla doğru cevabı seçebiliyorduk. Her soru için belirli bir süre vardı. Bu süreye sorunun okunması anlaşılması ve cevaplandırılması aşamaları dahildi ve başka bir şeye vakit kalmadan cevaplandırıyordunuz. Bilmiyorsanız ya sallıyordunuz yada boş bırakıyordunuz. 

Ben Yiğit'in yalnız başına gelmesine şaşırmıştım. Yani Yiğit'in yanına bizimkilerden birileri illa dahil olurdu ama kimse onunla gelmek istememişti. Durum böyle olunca herkesin ciddi ciddi Pandemiyle yaşamaya ayak uydurabildiklerini anlamıştım. Rüzgar, Ailesini karşılamak üzere geri döndükten sonra sadece Poyraz'ı Şehre geri gönderirken konuşmuştuk. Bunun haricinde ne o beni aradı, ne de ben onu aradım. 

Şubat Ayının ortasına doğru da Nevzat geri döndü. Döner dönmez dinlenmeden Mutfağa girmişti. Bu sefer hazırlıklı ve sağlam gelmişti. İşe başlamadan önceki işlerini tamamlamış, öğrenci evinden ayrılmış, maddi yada manevi borçlarını kapatmış, gayet motive ve görevine odaklı geri gelmişti. Ona işe başlarken ondan beklentilerimizi gayet net anlatmış ve karşılıklı birbirimizi anladığımızdan emin oluştuk. Onun bu zamansız ayrılığı canımızı sıkmasına rağmen, o yokken Mutfak gayet düzenli çalışmış ve aksaklık olmamıştı. Çağan biraz yorulmuş ama Eren ve Yaman'ın destekleriyle de işi epey kolaylaşmıştı. Herşeyi ayarlamıştım, elektrik, su, internet, güvenli ve etkin bir hayat duvarların içinde huzur ortamı... Ancak şu yemek işini bir türlü halledemiyordum. Dışarı bağımlı olduğumuz tek konu buydu ve bu da bir türlü rayına oturmuyordu. Ayşe Hanım çalışırken kadın tek başına sadece yemek işinin organizasyonunu değil, evin kalanını da çekip çeviriyordu. Çamaşırlar yıkanıyor, ütülenmesi gereken şeyler çok fazla olmasa da yine de ütülenip eşya sahiplerine zamanında ulaşıyordu. Kadın tek başına ne kadar çok işi takip edip çözümleyebiliyordu, biz bunca insanız yemek işini çözemiyoruz. Bir de Aşçımız var. Yani öyle sıradan sadece yemek yapma odaklı biri de değil, bu işin okulunu okuyan genç bir eleman ama onunda şahsi işleri bitmek bilmemişti işe başladığından beri. Aslında yeni Aşçımız Kafeterya da daha fazla faydalı olacak gibiydi. 

FIRTINA, Sezon XIIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin