*:・゚✧*:・゚✧
Yatağımda uykumun son parçalarına elimden kayacağını bilmeme rağmen sıkı sıkıya tutunmaya çalışırken Şüko'nun "Ecem hadi uyan artık!" bağırışları bana hiç yardımcı olmuyordu. Kendi kendine içerden bir şeylere söyleniyor,bir yandan da güne bu kadar geç başlamama kızıyordu.Uyumayı seviyordum ve eğer beni rahat bıraksa bir süre daha uyurdum. Ancak koşullar istediğim şeyi gerçekleştirmem için uygun değildi.
Tıpkı Şüko gibi söylenerek kalktığımda yatağımı toplamadan ayaklarıma terliklerimi geçirdim. Makyaj masamın üstündeki tokayı alıp çıplak enseme değen saçlarımı başımı ağrıtmayacak düzeyde at kuyruğu yaparken odamdan dışarı adım atmayı başardım. Ellerim saçlarımda olmasaydı kendimi alkışlardım bile.
"Evet,anladım. İletiyorum Ecem'e."
"Neyi iletiyormuşsun bana?"
Şüko kulağındaki ev telefonunu tek eliyle alıp tezgaha bırakırken kınayıcı bakışlarla bana baktı. Onu umursamadan tabağa doğradığı salatalıklardan birini kaparak ağzıma attım.
"Arkadaşın gelmiş,güvenliğin yanındaymış."
"Hangi arkadaşımmış o da gelmek yerine güvenlikle haber yolluyor?"
Şüko bilmem dercesine omuz silkti. Doğramayı bitirdiği salatalıkları hazırladığı mükemmel kahvaltı sofrasına bırakırken "Haber yolla da kimse gelsin,kahvaltı edersiniz." demeyi ihmal etmedi.
"O zaman şöyle yapalım sen söyle o arkadaşım her kimse gelsin ben de bir lavaboya gideyim,yüzümü yıkayayım kendime geleyim."
Şüko tezgaha bıraktığı telefonu eline alırken ben de onu yalnız bırakıp banyoya geçtim. Şüko ben kendimi bildim bileli bizimleydi. İş hayatına bakıcım olarak başlamıştı. Gözümde evimizde,evimde çalışan biri değildi hiçbir zaman. O da bizi öyle görmüyordu zaten. Türkiye'ye döndüğümü ilk ona haber vermiştim. Düzenimi biliyordu. Evimi gözümü kapatarak ona emanet edebilirdim. Yıllardır birlikte olmamızın getirdiği artılardan biriydi bu. Çoğu zaman abla kardeş hatta anne kız bile olabiliyorduk. Mesela uyanmadığım ya da kahvaltıyı aksattığım zamanlar.
Yüzüme soğuk suyu vurduktan sonra saçlarımı tekrar düzgün bir şekilde topladım. Siyah bir sporcu sütyeni ve aynı renk şort taytla uyuduğum için üstümü değiştirmeye gerek duymadım. Ben banyodayken kapı da çalmıştı.
"Ecem de şimdi gelir,siz buyrun rahatınıza bakın."
Şüko benden önce misafirimizi karşılarken salona "Kimmiş bakalım misafirimiz?" diye girmeyi planlıyordum ama salonumun ortasında gördüğüm Barış Alper ile kurmayı planladığım cümle aklımdan bir anda uçtu.
"Barış?" Duygularımı saklayamamak benim en büyük kusurum olabilirdi.Ne hissediyorsam yüzümdeydi. Bu yüzden karşımdaki sarı kafa ne işi var bunun burada bakışlarımı anında yakalayıp gülmüştü.
"Günaydın Ecem."
Sanki her gün evime geliyormuş gibi rahattı. Beni baştan aşağı süzdükten sonra Şüko'nun cümleleri yeterli gelmiş olacak ki beyaz büyük koltuğuma yayılarak oturdu. Giydiği bol siyah pantolon ve ona eşlik eden bol beyaz tişörtle sade ama çok hoş duruyordu. Gözüm genişçe açtığı bacaklarına takıldığında içimden kendime bir yığın hakaret ettim. Elimde değildi erkeksilik beni yakalıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
stargirl interlude
Fanfiction"İstediğim şeyleri almaya alışığım." dedi genç kadın,karşısındaki adam bunun farkındaydı. Şımarık bir kadındı o ama en sevdiği özelliği de buydu genç adamın. "Şimdi de seni istiyorum." Uzun tırnaklarıyla genç adamın göğsüne dokundu. "Almam uzun sürm...