Fıçı Bira

812 91 25
                                    

"Seni randevu almadan çağırdığım için kusura bakma, Ashley."

"Yok, bugün bir işim yoktu zaten. Testler ne için, bir sorun mu var?" diye sorduğumda Berry önündeki kağıtlarla uğraşıyordu. Başını kaldırmadan hemşireyi çağıracağını söyleyerek ayağa kalktığında gözlerimi yavaşça yummuş ve içime oturan sıkıntıyı hissetmiştim.

Daha dün buradaydım, ultrason kontrolünden sonra bir sorun olmadığını bebeğin normal geliştiğini söylemişti. Sonradan ortaya çıkan ne gibi bir durum olabilirdi ki?

On saniyeye sığdırdığım bütün paranoyak düşüncelerim Berry'nin kapıyı kapatma sesiyle bölündü. Yanında saçları ağarmış, gözlükleri burnunun ucunda duran ve tam olarak yanaklarını sıkmalık kıvamında toplu bir hemşire ile birlikte geldiğini fark ettiğimde ona selam verdim.

Berry yerine otururken hemşire arka tarafa geçmiş ve bir şeylerle uğraşmaya başlamıştı. Gözlerim yeniden Berry'e döndüğünde büyük bir ilgiyle beni izlediğini gördüm. Başından beri beni az çok tanımış olacağını düşündüğümden şu an korkudan çıldırma derecesinde olmadığımı bildiğini düşünüyordum. Şu an beni rahatsız eden durumun belirsizliğiydi. Ona suskun bakmaya devam ederken konuşması için zaman tanıyarak bir şey sormadım.

Bir süre sonra Berry, "Dün geldiğinde kontrol sorunsuz geçmişti ve yapılacak test için elimde malzeme bulunmuyordu. Bahsettiğim testler şu an görünen bir durumun tespiti için yapılmıyor, bunu rutin kontrollerin bir parçası olarak değerlendirebilirsin." dediğinde yutkunarak nefes almaya çalıştım.

Tamam, özellikle korkacak bir durum yoktu. Ama yine de bu beni içimdeki sıkıntıdan kurtarmamıştı ve şu an için beklemem gereken tek şeyin test sonuçları olduğunu biliyordum.

"Bu test %99 oranında doğru sonuç verir, o yüzden sonrasında bunun için endişelenmen gerekmeyecek. Down sendromu gibi kromozomsal rahatsızlıkların varlığını tespit için bebeğin gelişimi doğrultusunda bu haftalarda yapılır ve aynı zamanda birçok genetik bozukluğunu da ortaya çıkarabilir."

Hiçbir tepki veremeden dinlediğim açıklama bittiğinde Berry hemşireye yönelik birkaç talimat verdi. Açıkçası ne diyebileceğimi bilmiyordum. Ne diyebilirdim? Ne demem gerekiyordu?

Bunca zamandan sonra benim sebep olmadığım ve hatta bunu düzeltmek için bile bir çaremin olmayacağı bu durum karşısında ne yapabilirdim?

Koruduğum sessizliğim eşliğinde hemşirenin bana yönelik talimatlarına uydum. Bana anlattıklarını dikkatle dinlemiş olsam da çoğu terim olduğu için dediklerinin birçoğunun anlamamıştım. Berry daha basit bir dille bana durumu yapılan ultrason taramasından sonra iğneyle karnımın içine girerek, bebeğin içinde yüzdüğü sıvıdan örnek alınarak testin tamamlayacağını açıklamıştı. Bütün bu işlemler sırasında uyanık olacağım için her şeyi farkında olacağımı ve ne hissedersem onu bilgilendirmem gerektiğini söylemişti.

Berry masasının önündeyken, "Sonuçlar yaklaşık iki hafta içinde çıkacaktır. Ben sonraki randevunu ona göre ayarladım, Ashley. Olur, değil mi?" dediğinde bilgisayarıyla işini bitirmiş bana bakıyordu. Kafamı sallayarak onu onayladım.

Koltuğa uzanırken hala hiç konuşmamıştım, belli hareketlerle onları onaylıyor veya reddediyordum. Yattığımda gözlerimi kapadım ve işlemin başlamasını bekleyerek, bu durumun bir sorun olmadan bitmesini dinlemiştim.

*

Muayenehaneden çıkıp eve geldiğimde yatağıma kıvrılmış ve yaklaşık iki haftamı bu halde geçirmiştim. Okuldaki proje yapımı dışındaki hiçbir dersime gitmemiş ve odama kapalı bir şekilde, yemek yediğim, sayısız kitap okuduğum bir ruh hali içine girmiştim. Bütün bunlardan sıkılınca ise bilgisayarımı açıp yapılan testi ve sonuçlarını araştırıyor, neler yapılabileceğini, nasıl hareket edilmesi gerektiğini araştırıp kafam patlayacak duruma geldiğimde kafamı yastığa gömüp bir sonraki günün doğmasını bekliyordum.

Little Things  [Niall Horan]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin