§4.Bölüm-Ölmeyi beklemiyor muyuz§

61 16 8
                                    

Gece 03:12

Gecenin bir yarısı kan ter içinde uyandı, gözünü açmasına rağman her yer karanlıktı. Başının üstündeki pencereye baktı. Gökyüzü yıldızlarlar donatılmıştı... Dakikalarca durup baktı tıpkı kendi yüzündekiler gibi parlak yıldızlara.

Doğduğundan beri yüzünde bir sürü çilleri vardı, annesi çok severdi oğlunun yüzündeki çilleri, her zaman hatırlatırdı gökteki yıldızların güzelliğinin onun yüzüne geçtiğini. Ama kendisi hiç sevmezdi bu çilleri. Annesi qanimet gibi görsede, kendisi için çok sinir bozucuydu bu çiller. Ya da okuldakiler için... Yüzündeki yıldızları yüzünden de sevilmemişti Felix, hep çamura benzediği söylenmişti. Oysaki en güzel unsurlarından biriydi bu Felix'in...

Yıldızları seyretmeği yarıda bırakıp kendi masasına geçdi. Her zaman ilham geldiğinde içindekileri dökmek için defterleri olurdu. Açtı boş bir sayfayı. Başladı yazmaya. Zihninden geçen cümleleri inci gibi döktürdü kağıda.

                            ✩

"İnsanlar geceyi severler. Dertlerini içlerinde saklarlar tüm gün, sırf geceye anlatmak için. Geceyi sevenler ise ikiye ayrılır: Ay'ı sevenler ve Karanlığı sevenler. Kimisi Ay'ı sever.Ay'ı sevmek kolaydır, her insan sever Ay'ı, geceyi aydınlatan, ona ayrı bir güzellik katan şeydir. Ay'a adanmış sayısız şiirler vardır. Ama kimisi ise Gecenin Karanlığa aşıktır. Karanlıkta görür içindekileri. Karanlıkta bulur kendi ışığını... Karanlık içine çeker insanı bir boşluk gibi. Aklından ve kalbinden geçen her şeyi orada görürsün bir ayna gibi. Karanlığı aydınlatansa Aydır. Gece Ay'a muhtaçtır kısaca.

Gece Ay'a muhtaç, Ay Güneş'e...

Ay olmasa Gece'yi aydınlatan, ona anlam katan olmazdı. Peki neden Ay'a ışık veren Güneşken, hep Ay sevilir? Tüm şiirler Ay'a yazılır? Güneştir aslında Ay'ı aydınlatan, ona hayat veren. Güneştir aslında yıldızlara hayat veren, onları görünür yapan. Güneştir aslında yeryüzünü aydınlatan. Yıldızlara, Ay'a hayat verendir Güneş, hayatın ta kendisidir.

En parlak olanlar her zaman ikinci plana atılır, içinde her kesten çok ışık olan her zaman hayatın bir köşesinde kalır,birinciyi izler... Oysaki birinci de, sonuncu da bu hayatta ölmeyi beklemiyor mu? Ölüm er ya da geç bize de ulaşmacak mı? Ölmeyi beklemiyormuyuz bu hayatta? Bazılarının yaşama umutları vardır, o umudu beslerler her zaman. Ta ki ölüm onalara ulaşana kadar. Bazılarının ise o umudu alınır ellerinden. Kalmaz yaşamak için hayalleri, umutları..."

                          ***

Sabah uyandığımda hava açılmamıştı henüz. Üstüme gri kapüşonlumu, altıma siyah eşofman giydim. Çantamı hazırladım, odanın kapısını hafifçe kapayıp çıktım. Bu sabah erkenden uyanıp bahçedeki banklarda oturup kitap okumak istiyordum. Hiç bir öğrenci uyanmamıştı ve koridorlar bomboştu. Sessizce merdivenleri indim ve bahçe kapısına ulaştım. Biraz gezdikten sonra bir banka oturdum. Ve kitabımı alıp okumaya başladım. Her zaman kendi kendime vakit geçirmeyi çok severdim. Özelliklede müzik dinlemek ve kitap okumak favorimdi. Bazense kafam çok dolu olduğunda, orada geçenleri kağıda döktürürdüm.

Sabah güneşinin ışıkları yüzüme vurduğunda kitabıma ara verdim. Gökyüzü masmaviydi, küçük küçük beyaz bulutlar vardı. Ne kadar güzel bir andı bu, dışarıda benden ve ağaçların dallarında öten kuşlardan başka kimse yoktu. Gökyüzünü biraz daha seyredip, serin havayı ciğerlerime çektim ve kitabıma geri döndüm

                          ***

Yaklaşık bir saat sonra yurttan kalkmış öğrencilerin sesleri gelmeye başlayınca kitabımı çantama koydum ve yavaşça sınıflarımızın olduğu diğer esas binaya doğru yürümeye başladım. O sırada Han'la karşılaştım. Yüzüme yorgun kırmızı gözlerle baktı.

~Tüm İmkansızlıklara Karşı~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin