§10.Bölüm-Donmuş kalbin§

29 8 3
                                    

Nefes nefese kendini tuvalet kabinlerinden birine atıp kapıyı kilitledi. Titreyen elini kalbine götürdü sakinleşmek için. Ayakları daha fazla onu taşımaya dayanamadı, yere yığıldı yavaş yavaş. Eliyle kalbinin üstündeki gömleği sıkıyor, sakinleşmek için derin nefesler alıp veriyordu.

Aniden büyük bir gürültüyle açılan dış kapı duvara çarparak daha fazla ses çıkmasına neden oldu. Elini ağzına götürdü endişeyle. Nefesini tutarak olacakları bekliyordu sessizce. Damarlarından geçen kan bile durmuştu sanki o an. Ufak bir haraketinde çıkan sesi duyup gelebilirlerdi.

"Felix... Hadi çık bakalım sıcak yuvandan." Alttan birisinin kabinlere yaklaştığını hissetdi. Şimdi tamamiyle nefes almıyordu.

"Nerdesin küçük öksüz?" İlk kabinin kapısı savrularak açıldı. İki elini ağzına götürdü ses çıkatmamaya dikkat ederek.

"Aa hadi ama bizi kızdırma istersen, işimizi hemen halledip gidelim buradan. Ne dersin?" İkinci kapıda gürültüyle savruldu. Sıra üçüncüye gelmişti...

"Söyle bakalım, hmm. Anneni seviyor musun küçük s*rtük? Cevap vermek için 3 saniyen var." Sessiz adımlarla son kabine yaklaştı yabancı. Ayağa kalkı o sırada Felix  ve ellerini ağzından çekti. Annesinin ismini başkasının söylemesi onu kızdırmaya yetmişti, hele dışarıdaki gibi pislik birinin.

"Tik, tak... Tik, tak, zaman geçiyor küçüğüm. 1,2...3!" Son kapıda aynı gürültüyle açıldı. İçeriden dimdik durmuş Felix çıktı.

"Ha şöyle, ayağıma geleceksin. Sorduğum soruya cevap vermedin bu arada, bilirsin ben ne dersem anında yapılmalı ve cevap verilmeli. Unuttun mu yoksa?" Dalga geçerek dudaklarını büzdü. Arkadaki iki kişiyle birlikte gülmeye başladı sonra.

"Annemi ağzına almayacaksın bir daha!" Üstlerine bağırmasından sonra sinirlenen üçlü gülüşlerini yarıda kesti.

"Bu defa seninle uğraşacak kadar zamanım yok yetim s*rtük. Sana o sözlerini tek tek başka bir gün yedireceğim." Parmağıyla Felix'in göğsüne vurarak onu arkaya itti.

"Ama şimdilik arkadaşlarla idare edersin değil mi?" Yüzüne aşağılayıcı bir gülümseme kondurup ellerini iki yanındakilere açtı. Ardından onlara döndü.

"Değerli yetimimize iyi bakın." Ardından kapıya yöneldi. O çıkar çıkmaz ikisi birden onun gömleğinden tutup belini duvara çarptılar. Ama Felix korkmuyordu, içinde en ufak bir korku kırıntısı yoktu. Ama direnmiyordu artık, bir şey yapamıyor olsa bile annesini ağızlarına alması onu kızdırmıştı. Ama sırf okuldan atılmamak için sesini çıkarmıyordu. Olacakları kabullenip teslim oldu bu sefer. Suçsuz olduğu halde telsim oldu ama.

                           ***

Yüzünde oluşan morluklara ve kaşından damlayan kana baktı aynada. Sinirle ellerini sıktı, gözleri dolmaya başlayınca daha fazla dayanamadı ve bir kaç damla yaşı akıttı gözlerinden. Sinirlendiğinde hep gözleri doluyordu ve o bundan da nefret ediyordu. Ağladığında kendisini yetersiz ve güçsüz hissediyordu.

Kendini biraz olsun sakinleştirdiğinde çantasında mendil çıkarıp suya tuttu ucunu. Sonrada kaşından şakağına kadar akan kurumuş kanı silmeye başladı. Bedenindeki kanları silse de morlukları kapatamazdı. Önünde sonunda annesi onları görecekti. Zaten o da biliyordu bu zorbalık olaylarını. Her seferinde oğlunu o şekilde görmek onuda içten içe yiyip bitirmişti. Lakin onu başka bir okula yazdıramazdı, en yakınlarındaki okul buydu ve başka okullarsa evlerinden epey uzaktaydı. Sırf annesi onu öyle görüp üzülmesin diye akşam o uyuduktan sonra girerdi eve Felix.

~Tüm İmkansızlıklara Karşı~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin