§13.Bölüm-Sarı tutamlar§

13 2 0
                                    

·•Hyunjin'den•·
Kollarımın ve bacaklarımın çökmesine neden olan yorgunluk yüzünden uykum daha fazla artmıştı. Gözlerimi açık tutmak için, olan tek gücümle çabalıyordum. Son bir kaç metre... Şimdi yatağımda olacaktım. Hayır, şimdi uyuma. Kimi kandırıyorum, daha üniversitenin bahçesine bile varmadık.

Diğerlerinin de benden farksız olmadığı ortadaydı. Herkes yalpalayarak geziyordu, sanki alkol içmiçlerdi. Hatta yanımdaki Felix'in gözleri kapalı yürüyor olduğuna emindim.

Elimi kaldırıp yüzünün öndünde sallayınca gözlerini aniden açarak bana döndü. Uyumayan uyurgezer. Kendi kendime gülünce yine yoluna devam etmeye başladı. Zaten ne yaptığımı anladığından şüpheliydim. Cebimdeki telefonumu elime alıp saati kontrol ettim. Saat gece 1'i geçiyordu. Yarı yolda taksi bulma çabalarımız yüzünden baya bir zaman kaybetmişdik.

Siyah gölgeli ağaçların arasından üniversitenin yüksek binasını görünce rahat bir nefes aldım. Soğuk hava uykumun açılmasını sağlamıştı. Etrafa bakarak yürürken arada gözüm benden küçük boyu ve sapsarı saçlarıyla gözüme çarpan çocuğa kayıyordu. Montuyla boynunu tamamen kapamak istediği için saçları yukarı doğru kalkmıştı montun içinden. Sapsarı saçları yumuşak bir kediyi andırıyordu. İstemsizce elimi kaldırıp dokunmak istedim. Sarı yumuşak saçlarına dokunmak için elimle onun arasında santimler kalınca kafamı sallayarak kendime geldim ve elimi ondan uzaklaştırdım. İyi ki uyuyordu yoksa bunu görse yapacak hiç bir açıklamam olmayacaktı. Ve ben açıklama yapmaktan nefret ederim.

Soluğumun kesildiğini hissetdim. Aniden olanlar şaşkınlıktan gözlerimi koçaman açmıştı. Daha iki dakika önce yan yana yürürken şimdi o benim kucağımdaydı. Elimi ondan çektikten sonra ayağı kaldırım taşına takılınca dengesini kaybetti ve ben de bunu görünce onu tutmak için üstüne atıldım. Şimdi ise ikimizde yerdeydik. Daha doğrusu ben dizlerimin üzerinde o ise benim kollarımın arasındaydı.

Öyle garip bir an yaşıyordum ki elim ayağım boşalıp onu yere düşürecektim az daha. Kendime gelince hala aynı şekilde duruyorduk. Ben dizlerimin üzerinde, onun başı benim bacaklarımın üzerindeyken herkes dönüp bize bakıyordu. Yine bir açıklama mı? Ah, peki...

"Şey... Düştü, yani ayağı takıldı sanırım." Uykulu gözlerle bakıyorlard,ı eminim yarın hiç biri bu olayı hatırlamayacaktı. Yani ben öyle umuyorum. Lütfen öyle olsun.

Başımı aşağı, kucağıma indirdiğimde gözlerinin kapalı olduğunu gördüm. Ne? Yoksa bayıldı mı? Bayılmamış ol lütfen Felix...

"Felix?.." Cevap vermeyince daha da telaşlandım. Elimi tedirgince başına uzatıp kaldırmaya çalıştım, ama o kalkmıyordu. Aksine homurdanarak yatağındaymış gibi yan tarafa -benim karın hizama- döndü. Nefesim kesilecek gibi oldu. Tüm bedenimi sıcak bir elektirik dalgası kapladı sanki o an. Ona baka kalınca yanıma gelen ayak sesleri duydum.

"Uyuyor galiba. Ver ben götüreyim, uyanamayacak kadar yorgun olmalı." Chan yanımızda eğilince içimde garip bir duygu sezdim. Onu vermek istemiyordum sanki. Neden onu ben taşımak istiyordum? Bu duygu karmaşası da ne?

Topla kafanı!

Gözlerimi kırpıştırıp Chan'a döndüm. "Hayır... Yani sen rahatsız olma, ben taşırım odaya kadar. Aynı odadayız sonuçta." Bence güzel bir bahane. Kendine gel! N'oluyor bana böyle? Neden onu götürmek istiyorum ki? Yaptığım şeye inanamıyorum. Kafam allak-bullak olduğu için bir kaç saniye gözlerimi kapatıp derince bir nefes aldım.

Daha fazla zaman kaybetmemek için dizlerimin üzerinden kalktım ilk önce. Bir kolumu onun bacaklarının altından geçirdim, diğerini ise belini tutmak için kullandım. Ayağa kalkınca ona baktım tekrar. Kafası yavaşça aşağı doğru kayıp göğsüme dayandı. Yutkunup yoluma devam etmeye çalıştım.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Oct 09 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

~Tüm İmkansızlıklara Karşı~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin