Yankı Sarmaşık
Ah Alaz ah sıçtım ağzına. Sen kim İnci ile görüşmek kim he? Dikkatli ol Sipahi tabutlar taşınmaya başladı ve tabutların içinde de senin parçalara ayrılacağın için her bir eklemin bir tabutta olacak. Seni gömmeyeceğim bunu hak etmiyorsun. Seni yakacağım Sipahi!
Hızlıca uçağa bindim. Uçak yolculuğum bitince Yarasalar beni almaya geldiler. Arabaya bindim ama onlara yeniden Alaz'ı öldürme planları kurduğumu söylemedim. Hepsi benimle özlem giderirken aklımda tek bir soru vardı? Eğer bunu yaparsam Alaz gerçekten intihar ederdi. Dayanamaz dı.
Dudaklarım büyük bir sinsilikle kıvrılınca Kuzey konuştu. "Kedicik iyi misin? Ne oldu?" Diye sorduğu soruya cevap verdim. "İyiyim Kuzey. Hiç bir şey olmadı. Ama olabilir." Dediğimde. "Ne olur mesela kedicik?" Diye yine sordu. Sabır çekiyorum yav. "Yok yani Alaz beni görecek. Nerede olduğumu ne yaptığımı falan soracak ya onu söyleme çalışıyorum." Külliyen yalan gebersin!
Kuzey, "He anladım." Diyerek üzerime gitmemeyi tercih etti. Şuan endişeliydim. Eğer Alaz beni kabul etmezse tüm planlarım suya düşerdi. Bu planım sadece Alaz'ın değil benim de canımı oldukça yakacaktı. Ama dayanmam lazımdı. Yapmam lazımdı. Ben yani Yankı Sarmaşık yaparım dediğim şeyi hiç yapmadığım olmamıştı. Olmayacaktı da. Bunu yapacaktım. Gerekirse ben de ölecektim. Ya fiziksel ya da duygusal ama yine de yapacaktım. Yeter ki Alaz'ın canı yansın.
Sürünsün, gebersin, ölsün, intihar etsin. Şerefsiz yav.
Çocuklar beni bıraktıktan sonra gittiler. Eve bakıp şunları fısıldadım. "Allah Belanı Versin Alaz." Bu evde yıllarımızı geçirmiştik. Ve Alaz bana ihanet edip geri gelmişti. Bu evde olan sevişmelerimizi hatırlarken ne kadar aptal, geri zekalı biri olduğumu hatırlıyordum. Nasıl kandım ben o arzu ile tutuşan özlem ile titreşen gözlere.
Derin nefesler alarak kapıyı çaldım. Kapı hızla açıldığında karşımda bitmiş bir Alaz bulmayı beklemiyordum. Saçları dağılmış, sakalları uzamış ve gözlerinin altı mosmordu. Gözleri de kızarmıştı. Ağlamış mıydı? Ben yokken hiç uyumamış mıydı? "Alaz..." Diye fısıldadım. Alaz benim sesimi duyunca başını hızla kaldırıp bana baktı. Beni görünce beni içeri çekip kapıyı kapattı ve kilitledi. Hızlıca beni kollarıyla sarıp sarmaladı.
Tutuşu beni kırmayacak kadar narin kaçamayacak kadar da sertti. Kollarımı sıkıca ben de Alaz'a sardım. Alaz'ın aklında bir sürü soru olduğunu biliyordum. Ayrıca Alaz daha Vira'nın ikinci kez hamile olduğunu bilmiyordu. Vira hamilelik testi yaptırdıktan ertesi günü doktor kontrolüne tek başına giderek hamile olduğunu kesinleştirmişti. Bunu ben elime geçen dosyalar sayesinde biliyordum.
Alaz'a "Sevgilim sonra konuşuruz gel odamıza geçelim." Dedim. Bu da planın bir parçasıydı. Alaz hemen başını salladı ve odaya çıktık. Ben üzerimi değiştirdim. Sonra ise Alaz. Yatağa yattığımız da hemen gözlerini kapattı. Ben olmadan artık uyuyamıyordu. Benim kokum ile rahatça uyuyordu. Beni kollarıyla sardı ve başını boynuma gömdü. Boynumda nefes alması içimi gıdıklıyordu.
Ben de Alaz gibi kollarımı ona sardım ve başını biraz daha boynuma bastırdım. Bir kaç dakika sonra Alaz uyudu. Uyuyunca bende Alaz'ın göğsüne sokuldum. Yapacağım şeyler için uykumu almam gerekiyordu. Gözlerimi yumduğum da Alaz fısıldadı. Uyumamış mıydı? "Seni çok seviyorum sevgilim. Bir daha gitme." Diye fısıldadı kulağıma gözlerim istemsizce doldu. Giden ben değil o olacaktı. Ona bakıp dudağına bir buse kondurdum. Bunun anlamını çok iyi biliyordu. Ben gitmeyecektim. İlk o giderek anlaşmamızı bozacaktı sonra ise ben giderek Alaz'ın hayatına bitirecektim...