11 Ekim 1996
Kendimden nefret ediyorum. Kendimden iğreniyorum. Keşke kız olmasaydım. Keşke hiç doğmasaydım. Keşke yaşamasaydım.
Her gün okuldan eve dönerken erkeklerin iğrenç küfürlerini duymaktan nefret ediyorum. Erkekler küfür edebilir ama kızlar edemezmiş. Eğer küfür etmekteki amaçları kızları küçük düşürmekse hiç etmesinler daha iyi. İğrençsiniz. Kızların yanında etmiyorlarmış. Ama kızların arkasından onları küçük düşürmek için küfür edebiliyorsunuz. Kızların kızlığından vurabiliyorsunuz. Erkeklerden nefret ediyorum. Abim hariç. O benim kahramanım. Gerekirse hiç evlenmem. Abimle yaşarım. Abimi de evlendirmem.
Okuldan eve dönerken abimin bir serseriyle kavga ettiğini gördüm. Onları ayırmak için aralarına girdim. Ayrılın dedim. Serseri bana "Sen karışma, amcık!" dedi. O an çok utandım. Yüzüm kıpkırmızı kızardı. Ayaklarım titremeye başladı.
Serserinin bu lafı abimi delirtti. Abim serserinin ağzını burnunu dağıttı. Ayağıyla şeyine bastı. Çocuğu ambulansla hastaneye götürdüler.
Abimle beraber eve geldik. Ben odama girdim. Kafamı yastığa koyup hüngür-hüngür ağlamaya başladım. Abim kapıyı açıp içeri girdi.
Artık dayanamadım ve abime sarılıp ağlamaya başladım. Abim de bana sarıldı. Abim bana "O iğrenç herifi dinleme, sen dünyanın en güzel kızısın ve benim biricik prensesimsin," dedi.
O gün abimle birbirimize söz verdik. Birbirimizi ne olursa olsun asla yarı yolda bırakmayacaktık ve terk etmeyecektik. Biz dünyanın en iyi ikilisiyiz.