Yine kıyamadım benim bunun üzerinde çalışmam gerekiyor
Flashback
Hazal kollarının arasında yatarken Barış gülümseyip saçlarını öptü sevgilisinin. Dün ilk defa beraber olmuşlardı. Her şey mükemmeldi. Barış cinsel birliktelik yaşadıktan sonra hevesleri biten hemcinslerini anlayamıyordu. Barış Hazal için ölecek gibi hissediyordu. Hazal onun için öyle büyük bir şanstı ki Barış hayatı boyunca kumar oynamayacaktı. Aşkta kazanmıştı, kumarda kaybedeceğini biliyordu.Hazal yavaşça gözlerini açtığında dudaklarını öptü sevgilisinin. Kız hızla doğruldu, elini kalçasına götürdü. "Ah-" Bunu üstelemedi, çantasına koştu. Bir hap çıkartıp ağzına attıktan sonra Barış'ın su şişesini kafasına dikti. Barış ne yaptığını anladıktan sonra yatağın içinde gülmeye başladı. Hazal şişeyi indirip tek kaşını kaldırdı. "Ne var ne gülüyorsun?"
"Aşkım birkaç saat içmedin diye hamile olmayacaksın. Hem korundum ya?" Hazal omuz silkti. "Ne yapayım Barış? Riske atamam." Tekrar Barış'ın yanına dönüp kafasını onun göğsüne koydu. Elini de göğsüne koyup parmaklarını teninde gezdirdi. "Fena mı olur şöyle bir ikimizin karışımı?" diye alay etti Barış. "Fena olur tabii!" dedi Hazal. "Yirmi beşten sonra yaparız."
"Aşkım otuz!"
"Yuh! Elliden sonra yapalım istersen Hazal'ım?"
"Ya ben kariyer yapacağım!" Barış onun saçını alıp kulağının arkasına sıkıştırdı. "Ballım kariyeri yapma mı diyorum?"
"Ay Barış ne diye konuşuyoruz zamanı gelince yaparız işte!"
"Tamam sen ne zaman istersen o zaman. Ama evlenmek için seni beklemem bak. Hemen alacağım seni babandan."
"Rüyanda görürsün."
Maçın üzerinden iki gün geçmişti. Alper hâlâ atlatamamıştı o atmosferi. Kanında vardı işte, çocuk çekiliyordu futbola ve Hazal ne yaparsa yapsın bu değişmeyecekti.
Aslında Hazal da o günü düşünüyordu hep. Alper'i babasının kucağında... Alper'i babasıyla top oynarken... Alper'i babasına sarılırken... O gün Semih'in ailesiyle beraber izlerken gözleri yaşlar içinde kalmış, Suden'e duygulandım diye saçma bir yalan atmıştı.
"Keşke yapmasaydın Barış. Keşke her şey farklı olsaydı." dedi Hazal ikisinin fotoğrafına bakarken. Barış'ı o kadar özlemişti ki... Ona sarılmayı, onu öpmeyi, ona dokunmayı... Ve onu sevmeyi. Arada kimse olmadan, yasak olmadan onu sevmeyi çok özlemişti.
Dışarıda deli bir yağmur yağıyordu, Alper çoktan uyumuştu, gece ikiyi geçmişti. Rüzgarın uğultusu kulaklarına geliyordu. Battaniyeyi üzerine daha çok çekti ve kahvesinden bir yudum aldı. Koltuğun yanındaki loş ışık arkadaki yağmur sesiyle güzel bir atmosfer yaratıyordu.
Maçtan sonra taraftarlar çocuğun Semih'in neyi olduğunu çok tartışmışlardı. Hiçbir kötü yorum olmaması Hazal'ı rahatlatıyordu.
Fotoğrafı kaydıracağı sırada tanıdık ama kaydedilmemiş bir numara gördü. Kaşlarını çattı, kimdi bu saatte? Kulaklarına götürdü. "Hazal..?"
Barış'ın sesi.
"Hayırdır gece gece?"
"Şu an elimde bir zarf tutuyorum." Barış'ın sesi garip geliyordu. "Ee?"
"DNA testi."
Hazal'ın kalbi duracak gibi oldu. Gerçek anlamda sıkıştı ve iki büklüm eğilmek zorunda kaldı. "Barış n-ne? Ne diyorsun ne testi?"