***
"Çevremdeki yılışık insanlar..."Gıdıklayan tavrının aksine sesi sertti. Buradaki nüans memnuniyetsizlikten başka bir şey olarak duyulamazdı. Omuzlarını silkti ve soruya kayıtsız bir şekilde cevap verdi.
"Taejin İnşaat ya da diğerleri..."
Aklıma bir yüz geldi. Genç yaşta oldukça konuşkan bir adamdı.
"...O kadar yakın değildi."
Parfümün kokusunu alabilecek kadar yakın değildi. Başlangıçta sadece kısa bir süre konuştuk ve muhtemelen o da benimle pek ilgilenmiyordu.
"Yine de iyi bir adamdı."
Kwon Yido itaatkar bir şekilde söylediklerimi kabul etti. Aynı zamanda dudaklarıyla boynumu biraz daha ısırdı. Köprücük kemiğime indi, onu ovuşturdu ve çıkıntılı kemiği acıyla ısırdı.
"Ah!"
Hissettiğim acıyla istemsiz bir nefes verdim. Kwon Yido hiç umursamadı ve ısırılan kısmı emdi. Kırmızı iz bırakacak kadar sert davrandıktan sonra ensemden tutan eliyle kollarını omuzlarıma doladı.
"Diğer insanlar orada burada olan şeylere dokunmak için ellerinden geleni yapıyorlar."
"...Hmm."
"Kalbimden Jung Sejin'in aldığı tüm kartvizitleri yırtmak istedim."
Güç, kenetlenmiş ellerimize geçti. Beni hareket edemeyeceğim şekilde bağladı ve boynumu omzuma bağlayan kısmı ısırdı. Bu çok huysuz bir davranıştı ama şüphelenmeden duramadım.
"Biri bana dokundu..."
Tören sırasında kimse tarafından selamlanmamıştım ve 'o' da "bana dokundu" denebilecek bir şey yapmamıştı ama kravatımı gevşetirken küçük bir nefes verdim.
"Fark etmedi mi yoksa ilgilenmiyor muydu bilmiyorum..."
Elleri sırtımı ve omuzlarımı düzeltti. Kolunu aşağı doğru hareket ettirdi ve ben de dirseğinin üst kısmını nazikçe tuttum. Büyük elleri gömleğimin üzerinden açıkça hissediliyordu.
"Onlarla konuşurken neden kollarını tutman gerektiğini düşünüyorsun?"
"..."
Neden bahsettiğini bildiğimi sanıyordum. Kendisinin de söylediği gibi kolu tutmak ya da kolu omuza sarmak gibi anlamsız temaslardı. İlki çoğunlukla benden kısa kadınlardı, ikincisi ise aynı boyda erkeklerdi.
"Bu..."
Bencilliklerini hissetmedim desem yalan olur aslında. Sadece tetikte olmama ya da ilgilenmeme gerek yoktu. Bugün dışında hiç göremeyeceğin biri üzerinde neden böyle bir zihinsel enerji harcayasın ki?
"İlgilenmiyordun."
Kwon Yido tam olarak ne düşündüğümü hissetti ve net bir şekilde konuştu. Ağzının kenarlarını yavaşça kıvırdı ve sözlerini monoton bir sesle ekledi.
"İşte bu yüzden silkinme zahmetine bile girmedin."
*biri ile tokalaştıktan sonra hoşlanmayıp ya da tiksinip dokunulan yeri silkmeyi kastediyor, umarım anlatabilmişimdir:(
"..."
Ses tonu çok keskin değildi ama bana baktığını bilmenin şaşkınlığından çok, hemen bir mazeret bulamamanın utancıyla azarlanıyormuşum gibi hissettim. Kwon Yido rahatlamamı söylercesine yanağımın alt tarafını hafifçe öptü.
"Betalar... Evet, yiyemeyeceğiniz bir hurmaya bakmak gibi diyelim."
Tuhaflıklar genellikle birbirine yapışırdı. Dışarıdan fazla baskı yoktu ama sosyal ortam genellikle böyleydi. Beni tekrar öptü ve kulağıma sokuldu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Beyond the Memories
General FictionSoğukkanlılığıyla bilinmesine rağmen ilk karşılaşmaları o kadar da kötü değildi. "Ben Kwon Yido'yum. Sen... Jung Sejin misin?" Kwon Yido nazik, saygılı ve titiz bir tavır sergiledi. En kötüsü olacağını düşündüğü evliliğin o kadar da kötü olmadığını...