SİYAH VİŞNE

KURTLAR SOFRASINA HOŞ GELDİNİZ

"Nasıl aldatır beni Yiğit. Hiç mi sevmedi kızlar lütfen bir şey söyleyin." Dedi Helin göz yaşlarını elinin tersiyle silerek.

Oturduğumuz yatakta daha da yanına yaklaşıp kolunu sıvazladım. "Helinciğim canım benim bak iki gündür ağlamaktan canın çıktı. Yeter artık daha fazla üzüme kendini hasta ediceksin. Hem o geceden beri defalarca dedik demekki Yağız karakteri olmayan gözü daima başkalarında olan biriymiş bunu nerden bilebilirdin ki. Hem ilişkiniz daha da ilerlemeden bunu farketmen daha iyi oldu. Birde bu yönden düşün olur mu?" Dedim tüm içtenliğimle Heline bakarak. Cuma gecesi partiden sonra Helini bu durumda yanlız bırakmamak adına bizim eve getirmiştik Elayla. Hafta sonu da olduğu için iki gündür beraber kalıyorduk bizim evde. Zaten annem ve babam iş için şehir dışına çıkmışlardı yarın akşama ancak dönüceklerdi. Abim ise hafta sonları arkadaşları ile takıldığı bekar evinde olduğu için evde sadece üçümüzdük.

"Suyun bütün dediklerine katılıyorum Helinciğim. Bırak böyleleri için kendini üzmeye değmez. Aramızda en gözü kara sensin. Bu Yiğit andavalı mı mahvedicek seni. O yüzden iki gün ağlamak yeter bile be sana. Hem bir Helin GÜNEŞ atasözü derki ' Bu hayatta rimelini akıtanla değil rujunu bozanla sevgili olucaksın' hatırladın mi Helinciğim bunları sen diyordun bize nerde o kız ben o kızı istiyorum huhu orda mısın Helini bize geri ver sümüklü Helini götür lütfen." Deyip Helinin kalbine doğru seslenmişti Ela gülerek.

Sadece Ela değil hepimiz gülmüştük Elaya. Hatta Helin iki günün ardından ilk defa gülmüştü sonunda. Bu sefer cumadan beri verdiğimiz milyonlarca teselli sonunda etkisini göstermeye başlamıştı anlaşılan.

Helin yaslandığı yatak başlığından kendini çekip dik bir duruşla Ela ve bana bakarak güçlü bir ses tonuyla konuşmaya başladı "Doğru diyorsunuz kızlar ben neden karakteri bile olmayan biri için üzülüyorum ki asıl o beni kaybettiğine üzülsün şerefsiz adam. Bundan sonra kızlar o pislik için ağlamak falan yok. Göstericem ben ona asıl Helin GÜNEŞİ aldatmak neymiş."

"Evet be kızım işte böyle sahalarda görmemiz gereken hareketler bunlar. Göster tabi herkese Helinin kim olduğunu." dedim açıkçası böyle olacağını Helinin kısa sürede toparlanacağını biliyordum. Çünkü Helin böyleydi bir şeye üzülse bile kısa sürede kendini toparlardı. O yüzden aramızda en fazla güçlü bir kişiliğe sahip olan oydu desem yalan olmazdı. Çünkü Helinin yerinde ben olsam aylarca kendimi zor toparladım buna emindim.

Helin son kez burnunu elinde duran peçeteye silip karşısında duran bize baktı "Kızlar iyi ki varsınız siz olmasaydınız ben kendimi zor toparladım anca. SEVİYORUM LAN SİZİ" diyerek sona doğru sevgiyle bağırmıştı.

"BİZDE SENİ SEVİYORUZ LAN SÜMÜKLÜ." bağırarak Helinin boynuna atlamıştı Ela.

Ben de dururmuyum hiç "Kıskanıyorum ama" diyip kocaman sarılmıştık birbirimize. Biz böyle sevgi pıtırcığı olurken odamın kapısı pat diye açılınca bakışlarımızı kapıya çevirdik aniden.

Burak üstünde çiçekli mutfak önlüğü elinde tava ile karşımızda duruyordu "Noluyor lan kim birbirine ilanı aşk ediyor seviyorumlar falan. Bana bakın bu bekar kankanıza birini ayarlamadıktan sonra bu gruptan kimse manita falan yapamaz yoksa yerim o çocuğu ha bu tavaya koyip misir ununa bandirup hamsi gibu kızartırup oğa göre." Deyip elindeki tavayı bize doğru göstermişti. Sonlara doğru memleketi olan Rize şivesi yapmayı da unutmamıştı. Ama biz kahkahalarımızı daha fazla tuttamamıstık Burağı öyle görünce. Biz böyle gülünce Burakta kendi haline gülmeye başlamıştı. Helin kötü olduğu için sabahtan beri oda yanımızdaydı. Helini güldürmek için saatlerce uğraşmıştı canım Burkimiz. Hatta bir ara Helinin üzülmesine dayanamayıp Yiğitin evine gidip onu pataklamaya dahi kalkışmıştı son anda Ela ve ben zor tutmuştuk onu.