Bölüm 6

19 4 0
                                    

"Zaman tek başına hiçbir şeyi yok etmiyor...

Planlar gerçekleştirilecek cesaret olmadıkça gerçekleşmiyor..."

Neredeyse ölüşümden beri ilk defa düşünüyorum. Bunu bırakmalı mıyım bilmiyorum. Değişmeli miyim bilmiyorum. Boşluktayım. Duygularım donuk, aklım donuk ve reflekslerim donuk...

Eğer bir arkadaşım olsa...

Gerçek bir arkadaş, dost...

Hayali olmayan...

Bana sanırım şu soruyu sorardı;

"neden? Neden böyle hissediyorsun? Ne oldu sana ?"

Belki de bu benim korktuğum tek sorudur. Belki de insanlardan uzak durmamın tek nedenidir.

Çünkü şöyle bir durduğumda...

Aklıma gelen hiçbir neden yok.

Ama derinlere indiğimde ya da çalıştığımda...

Duvarlar çıkıyor önüme. Hiç yürünmemiş yollar ve kaldırımlar, terk edilmiş bir şehir, örümcek ağlarının ardından çığlıklar...

Oraya gitmeye korkuyorum. Arkamı döndüğümde ise gördüğüm sadece boşluk, hiçlik ve simsiyah bir dünya...

**

Düşünceler beni yoruyor. Ellerimi şakaklarıma götürüp masaj yapmaya başlıyorum. Sesler duyuyorum alt kattan. Evde olduğumu belirtmeliyim. Yeni ve boş odamdayım. Sesler başkası için normal bir rahatsızlık seviyesinde gelebilir ama benim için adeta bir işkence.

Kendimi rahatlatmaya çalışıyorum.

Hastaneden eve gelirken hoşuma giden ve aldığım siyah çantaya ihtiyacım olacağını düşündüğüm şeyleri hızla tıkıştırıyorum. Su mataram, atıştırmalık sağlıklı yiyeceklerim, bir miktar nakit ve kartlarım...

Merdivenden hızlı ve sessiz adımlarla süzülüyorum adeta. Siyah dar kot pantolonumun altına dolaptan siyah bir vans geçiriyorum.

Annem izinli o yüzden evde.

Sesleniyorum telaşlı ve sinirli bir suratla yanıma geliyor. Siniri bana değil bunu biliyorum ve saklamaya çalışması öyle hissetmemi sağlıyor. Büyük ihtimal intiharımın etkisi babamı sinirli yapıyor ve sorumluluğu kendilerine yüklüyorlar. Belli ki bana yansıtmamak için annem her zaman ki mükemmel planlarından yapmış.

Annem hiç olmadığı kadar anlayışlı bir yüz ifadesinde ki bu beni şaşırtıyor. Alışkın olmadığım bir şey bu.

Bu annemin stresli iş yaşamını bırakması gerektiğinin yada daha hafif bir iş mi bulması gerektiğinin soru işaretlerini kafamda yer ettiriyor.

Hala annemin sakin bakışlarının üzerimde olduğunu fark ediyorum. Sinirlenmeden konuşmaya başlıyorum.

"mmm... ben hava alacağım buralardayım merak etme diye söylüyorum görüşürüz.."

O kadar hızlı bir şekilde söylüyorum ki annem anlamadıysa yeridir hatta başka bir dil de zannetmiş olabilir.

Annemle bu kadar uzak ve mesafeli oluşumuz beni tedirgin ediyor ama bir türlü de öteki türlü olamıyoruz.

Babam ve küçük kız kardeşime nazaran annem ve ben biraz soğuğuz hatta bir parça buz tutmuşuz.

Bugünün mayısın son ayları olması beni şaşırtıyor. 11. sınıf hakkında ki tek bildiğim şeyler sadece sınav günü gitmeden önceden baktığım ders notlarından ibaret...

Seneye 12 oluşum ve üniversite bana çok şaşırtıcı geliyor.

Çalışmam gerektiğinin bilince olup olmadığımı düşününce kendi kendime bir kahkaha atıveriyorum. Birkaç insan dönüyor ama tekrar duygusuz yüz ifadem gelinde belki de kulaklarında bir sorun olduğunu düşünerek dönüyorlar.

Evet çalışmalıyım diyorum kendime. Hangi kırtasiyenin daha uygun fiyatlı olduğunu hatırlamaya çalışıyorum.

Uzun bir yürüyüşten sonra etrafta bir sürü kırtasiye olan bir sokaktayım.

En güvenilir yayınlardan birer ygs-lys soru bankası alıyorum her dersten. Konu anlatımlı kitapları ise tek bir yayından alıyorum sadece küçük ama iyi özetli bir yayın bu.

Kitapçıdan çıktığımda kitapçının mutlu olduğu her halinden belli. O kadar kitap almıştım ki taşımakta zorluk çekiyordum.

Etrafıma gülücükler saçtığımı zannederek etrafı inceleyerek caddeyi yavaş adımlarla kat ediyorum. Büyük ve yeni bir çantaya ihtiyacım olduğunu hissediyorum. Nike'ın mağazası karşımda ve rengarenk ayakkabı ve çeşitli çantalar beni çağırıyor adeta...

Mağazadan çıkışımda bir mavi çanta ve ayakkabıya sahibim. Kollarımın ağırlıktan acıdığını hissettiğimde bir taksi çağırıyorum. Torbaları yan koltuğa atıp yan koltuğa kendim geçiyorum. Taksiciye adresi veriyorum. Ve çok geçmeden evdeyim. taksici yakın bir mesafe olduğu için pek memnun değil gibi ama buna aldırmıyorum.

Zorlanarak aldıklarımı içeriye taşıyorum. Annem sanki pencereden hep beni izlemiş gibi kapıda karşılıyor beni. İçeri de nefis bir koku var.

Poğaça ve elmalı pastayı hatırlatıyor bu koku bana.

Annem meraklı ve mutlu bir yüz ifadesinde ve bu beni şaşırtıyor. Genelde yorgun yada sinirli yada her ikisi birden ruh halindedir kendisi...

Koltuğa geçmemi istiyor. Mutfağa gidiyor ve döndüğünde enfes şeylerle dolu bir tabağı tutuyor. Önüme bırakıyor.

"bakıyorum da alış veriş yapmışsın. Bir bakabilir miyim?"

Kafamla sorun olmadığını ifade eden bir hareket yapıyorum. Daha fazlasına gerek olduğunu biliyorum ama ne annem ne de ben bunun üzerinde pek durmuyoruz.

Annemin yüzünde memnun olduğunu gösteren bir yüz ifadesi var.

"tatlım başka ihtiyaçların varsa baban geldiğinde akşam avm ye gidelim tamam mı?"

Sesimi zor çıkarıyorum sanki konuşmayı unutmuşum gibi sesim çıkmamakta direniyor gibi

"tamam"

cennetimde sana yer yokHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin