Üçüncü bölümle buradayım.
Bugün istesek bile keyifle okuyamayacağız çünkü Narin'in acı haberi hepimizi sarstı.Kitabın tanıtımında sadece bir cümle var "Küflenmiş bir zihin felakete gebedir ve elbet bir gün felaketi doğurur"diye.
Sanki tamamen bugün için yazılmış gibi. Ben bunun için bile utanıyorum.
Bugünki emojiyi narin için soluk bir gül bırakarak başlayabiliriz.
Dört günde hayatımda yaşamadığım kadar aksiyon yaşamış, en sonda yüzünü bile görmediğim bir adamın, beni tehdit ettikten sonra serumuma tehlikeli bir ilaç kattığını gördükten sonra kendimden geçmiştim. Şimdi ise Davas'ın evindeki odada Mahir'e bir adam gördüğümü kanıtlamaya çalışıyordum.
"Dediğim gibi ya yanlış görmüşsün ya da rüya görmüşsün. Çünkü bunun ihtimali yok."
Kendinden emin bir şekilde gördüklerimin bir hayalden ibaret olduğunu söylüyordu. Kendi himayesinde, gözetiminde olan bir kadının böyle bir şeyi yaşayabileceğine ihtimal dahi vermiyordu fakat o ne söylerse söylesin gördüklerimin ve duyduklarımın hayal olmadığını bilecek kadar bilincim yerindeydi.
"Ya sen aptal mısın? Sana adam oradaydı diyorum neden anlamıyorsun? Tıpkı patronun gibi kalın kafalı adamın tekisin işte. Senden koruma falan olmaz, bu işi yapacak kadar beyin yok sende."
Gördüklerimin hayal olduğuna kendini o kadar inandırmıştı ki söylediğim hiçbir şey o kalın kafasından geçmiyordu. Konuştuğum her dakika kafam daha fazla ağrıdığı için konuyu uzatmamayı seçtim. Eğer ortada beni öldürmek isteyen bir adam varsa buyursun gelsin. Biz de boş insanlar değiliz.
Dikişlerim yenilenmiş ve ağrı kesici ilaç verildiği için daha iyiydim ama ilacın etkisi geçince ne olacağını çok iyi biliyordum.
"Echer, kafanı böyle şeylerle yorma. Zaten bir günümüz boşuna gitti, ne eğitim yapabildik ne de doğru dürüst dinlendin. Bir saate kadar Halil burada olur ve bugün odana girmesini asla engelleyemem. Bu yüzden toparlanmaya bak. "
Bir yandan haklıydı, eğer beni öldürmek isteyen bir adam varsa bile kendimi ancak eğitimlerimi tamamlayarak koruyabilirdim. İki gün sonraki toplantıya kadar, ki bu toplantının içeriğinin ne olduğunu asla bilmiyordum.
"Ben aslında hiçbir şey yapmak zorunda değilim biliyorsun değil mi? Daha ne olduklarını bilmediğim sizler tarafından kaçırıldım, yetmedi manyağın biri zorla kendini bana sevdirmeye çalışıyor, o da yetmedi ne için olduğunu bile bilmediğim bir şey yüzünden salak gibi eğitime tabii tutuluyorum, iki gün sonra yine bilmediğim bir toplantıya katılacağım ve ben hâlâ göt gibi durup hiçbir şey olmamış gibi davranıyorum. Söylesene beni buna mecbur eden şey nedir? Hiçbir şey yapmak zorunda değilim!"
"Baban!"dedi odada duyulan tanıdık ses, sesler. Halil erken gelmiş, yetmemiş bir de beni dinlemişti. Uzun zamandır burada olmadığına eminim. Sanırım ben bağırırken gelmiş olmalıydı.
"Ve abin."diye ekledi Mahir.
"Mecbursun çünkü para karşılığı bize verildin. İstediğimiz her şeyi yapacaksın. İşi tehlike olan bir adamla hayatını geçireceğin için de o eğitimleri almaya mecbursun."
Mahir bütün gerçekleri yüzüme vururken Halil onu odadan gönderince bunların daha hiçbir şey olduğunu anladım. Sabah giydikleri üzerinde değildi. Kumral saçı alnına dökülmüş, mavi gözleriyle katillerden farksız bakıyordu gözüne sıçtığımın katil suratlısı.
Bir seksen sekiz olduğunu tahmin ettiğim boyu ile bana doğru ağır adımlarla geliyordu.
Dengemi kaybetmemeye özen göstererek ayağı kalktım. Halil üzerime doğru sert adımlarla ama yavaş yavaş gelip önümde durdu. Bir adım dahi geri gitmedim. Ben başımdaki yaraya sebep olan goril iriliğinde bir adamın karşısında durmuştum, onun karşısında da dururdum. Sanırım bir şeyleri çabuk öğreniyordum çünkü korku diye bir şey yoktu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zihnin Felaketi
Teen FictionKüflenmiş bir zihin felakete gebedir ve elbet bir gün felaketi doğurur... Bu kitap benim olup (ç)alınması durumunda yasal yollara başvurulacaktır. Sizden ricam başka yerde görürseniz beni bilgilendirmenizdir.