Dün gece ailemle kalmıştım şu andada otele gelmiştim Polat kapıda sigara içiyordu onun önünde durdum " selam," dedim şaşırmıştı " selam bir sorun mu var," dedi " Polat biraz konuşalım mı," dedim dahada şaşıyordu " ne konuşucaz." Dedi " geçmiş." Dedim eliyle içeriyi gösterdi " odamda konuşalım," dedi onayladım onunla içeri girdik en üst kata çıktık onun ofisi burdaydı içeri girdik ikimizde oturduk " düşman ailenin kızı boncuk." Dedi " ben oluyorum." Dedim " nasıl hatırladın," dedi " ben hep hatırlıyordum Polat ben dokuz yaşımdan öncesini hatırlamıyorum ama bir tek seni hatırlıyorum kehribar rengi gözlü siyah saçlı kaşları sürekli çatık boncuğa sürekli meybuz alan yaralarını mavi yara bandı ile saran onun için cebinden yara bandı eksik etmeyen herkese sinirli ama boncuğa yumuşak olan o çocuk benim sürekli aklımdaydı." Dedim " şaşardım boncuk ama senin buraya gelme sebebini anlamadım." Dedi gelen zarfla diski anlatım " Naz bana o diski izlediğini deme." Dedi " izledim kalbimde bir yara daha açıldı ruhumdada." Dedim sustuk " sen izledin mi," dedim " izledim ama canım acıdı kalbim acıdı yüreğim sızladı naz ben senin için günlerce ağladım günlerce bekledim gelmeni o boş arazi vardı ya oraya gelmeni bekledim aylar geçti yıllar geçti ama sen gelmedin," dedi " özledin mi," dedim " özlemekten geberdim ama en çok neye üzüldüm biliyor musun," dedi " neye." Dedim " bir çok şeye üzüldüm ilk kaçırıldığın zaman senin işkence çektiğini tüm Mardin'e izlettiler bunu seni kaçıran adam yaptı sonra öldü dediler artık yok dediler o zaman üzüldüm ama seni buldum ben seni on sekiz yaşındayken buldum naz peşindeydim seni bırakmadım Mertle sevgili oldun bu canımı daha çok yaktı onu öptün ben nefesiz kaldım boncuk ben sensiz kaldım," dedi " Polat çok mu sevdin beni." Dedim " çoktanda çok." Dedi " ben seni sevemem ki Polat benim sevgilim var," dedim masumca gözlerim dolmuştu ama onun gözlerindeki hayal kırıklığı daha kötüydü " biliyorum boncuk." Dedi " Polat benim sırtımdaki yarayıda sararmısın mavi yara bandınla." Dedim ayağa kalktı arkasında ki dolabın en altında kilitli bir kasa vardı kasayı açtı yanıma geldi mavi yara bandı elindeydi " dön arkanı boncuk." Dedim arkamı döndüm crobun sırtı açıktı yara bandını sırtıma yapıştırdı " bana meybuz alırmısın," dedim " boncuk sen benden sonra meybuz yemedin mi." Dedi " senin aldıkların kadar güzel değildiki yiyemedim." Dedim " alırım boncuk," dedi " teşekkür ederim." Dedim " rica ederim," dedi ve gülümseyip odadan çıktım kendi odama girdim Mert'e olanları anlattım ama kötü bir haber vardı mert askere gidiyordu o yüzden ailemede polatada haber verip kendi evime gittim.
Şu an otogardaydık mertin aileside burdaydı mertle sarıldım ağlıyordum " dikkat et kendine sevgilim." Deyip yanağını öptüm " sende kurban olduğum sende seni aradığımda telefonunu aç." Dedi " açmamazlık yapmam," dedim gözlerimi sildi " daha fazla ağlama bebeğim gözüm arkada kalmasın üzme beni,"dedi " mert başına bir şey gelmemesi için elinden geleni yap." Dedim saçma bir istekti ama önemliydi yine öptü " nazım ağlama bebeğim." Dedi " ailenle sarıl bırak beni." Dedim " sende benim için değerlisin ve önemlisin sevgilim," dedi " biliyorum sevgilim ama ailenlede sarıl." Deyip ondan ayrıldım ailesi ile sarıldı öptü sonra ayrıldı " anne baba naz size emanet emanetime gözüm gibi bakacağınıza eminim." Dedi mert son defa vedalaştık ve o otobüse binip gitti " Türkan teyze." Dedim mertin annesiydi " kızım." Dedi oda ağlıyordu onunla sarıldım " Dikat edin kendinize ben kendi evime gidicem," dedim " tamam yavrum canın sıkıldıkça gel ama," dedi rahmi amca gülümsedim " teşekkür ederim." Dedim onlarla vedalaşıp arabama bindim ve kendi evime gittim ve gözüm çıkana kadar ağladım.
Aradan iki ay geçmişti ben Mardin'e dönmüştüm tabi ailemin zoru ile gelmiştim şu andada Polat'la otelin restoranında kahve içiyorduk " e anlat boncuk." Dedi " ne anlatım." Dedim " mesleğini nasıl gidiyor." Dedi " bu aralar gidemiyor mertin askerden dönmesini bekliyorum." Dedim " mesleği neki." Dedi " pilot." Dedim " siz nasıl tanıştınız biri hukuk okumuş biri hava yoları." Dedi güldüm " bir arkadaşımız sayesinde tanıştık diyelim." Dedim " boncuk sen kandan rahatsız olursun nasıl savcı oldun sonuçta bunun olay yeri incelemesi var yani kanda var." Dedi " meslek aşkı işte bu mesleği düşünürken kan filan düşünmedim." Dedim " değişmişsin boncuk." Dedi " sende." Dedim " yılar oldu boncuk sen büyümüşsün artık sakar değilsin belki meybuzdan keyifte almıyorsundur." Dedi " Polat ben meybuz yerken sen neden yemiyordun." Dedim " sevmezdim midem bulanırdı dokunmaya bile tahammülüm yoktu ama senin için her gün alırdım." Dedi " hala sevmiyor musun." Dedim " sevmiyorum sen seviyormusun." Dedi " seviyorum hala satılıyordur dimi." Dedim gülümsedi " satılıyordur." Dedi " zalim ağa olmuşsun artık cebinde yara bandıda taşımıyorsundur şimdi." Dedim cebinden mavi yara bandı çıkardı masaya koydu " cebimde taşıdım eğer bana döndüğünde yaralı olsaydın kulanıcaktım," dedi ayağa kalktım " umudunu benden kesmelisin Polat sevgilim var ayrıca yıllarca sana umut verdiğim için özür dilerim." Dedim " eyvahla boncuk önemi yok." Dedi " eyvahla zalim ağa." Deyip otelden ayrıldım ona daha fazla ümit vermemeliydim onu orda bırakıp arabama bindim buraya ikinci gelişimde arabamla gelmiştim konağa gelince arabadan indim içeri girdim " abisinin bebeği nerden geliyorsun." Dedi rüzgar abim " otelden," dedim oturdum " hala şuna bir bakarmısın." Dedi deniz defteriyle yanıma geldi annesi yani elif yengem iki günlüğüne kendi ailesine gitmişti ama deniz gitmeyi kabul etmemişti gösterdiği soruya baktım ve anlatmaya başladım oda anlayınca teşekkür edip gitti yemek yedik sohbet ettik sonra üzerimizi değiştirip uyuduk.
Aradan bir ay geçmişti Mertle arada sırada görüntülü konuşuyorduk ve polatın beni izlediğini biliyordum acı çekiyordu beni izlerken sevmeden önce bunu düşünmeliydi yada sevgilim olduğunu öğrendiği an benden vazgeçseydi ama o yapmamıştı bunda benim bir suçum yoktuki. Merti özlüyordum ama geldiği zaman çok güzel zaman geçireceğimize emindim ayrıca mert askerden geldiği gün bende izmire dönücektim bir kaç ay orda kalıcaktım mertin ailesinin burda evi vardı ve onlarda bir süredir burda oturuyorlardı İzmirlilerde ama burayı daha çok seviyorlarmış normaldede burdalarmış ama mert için arada sırada izmire geliyorlardı şu andada mertle konuşuyorduk hemde görüntülü bahçedeki çardakta oturuyordum " ne zamana gelirsin." Dedim " az kaldı yavrum." Dedi " gideli iki ay oldu askerlik altı ay kaldı beş ay." Dedim güldü " çok mu özledin beni." Dedi " çok," dedim kafamı telefondan kaldırdım Polat beni izliyordu konağın önündeydi korumalar şu an içeride yemek yiyorlardı annemler ise salonda takılıyorlardı ve oda beni rahatça izliyordu ama gözlerindeki duygu kötüydü sinir vardı aşk vardı hüzün vardı gözlerimi telefona indirdim " seni ziyarete gelebilir miyim." Dedim " olabilir." Dedi sustu sonra heyecanla konuştu " gelicen mi," dedi " gelemem aşkım işlerim var," dedim gülen yüzü soldu " neyse sevgilim kapatıyorum komutan çağırıyor." Dedi " görüşürüz." Dedim " görüşürüz." Dedi ve telefon kapandı mert askerliğini Samsun'da yapıyordu bende Samsun'a gidecektim o yüzden içeri girdim herkes salondaydı salona geçip oturdum " ben Samsun'a gidicem,"dedim " niye." Dediler " Merti özledim." Dedim " tamam yavrum ben seni götürürüm." Dedi Halil " ben götürürüm," dedi poyraz " yo ben götürürüm," dedi rüzgar " ben tek gidicem," dedim " abicim bari birimiz gelelim," dedi Halil abim " sen gel abi ama bana karışmıcaksın." Dedim " söz." Dedi " tamam sabaha karşı yola çıkıcaz," dedim " tamam." Dedi " biz gelelim mi kız merak ettim." Dedi Dilan yengem " yok yengem gelmeyin ama çok istersen fotoğrafını gösterebilirim." Dedim " bu kızın bu çocuğu bu kadar sevmesi beni deli ediyor," dedi babam duymazdan geldim mertin fotoğrafını yengeme gösterdim " maşallah yakışıklı çocukmuş," dedi " Dilan ne diyorsun sen karıcım," dedi abim dişlerinin arasından " bir şey demedim kocam en yakışıklı sensin." Dedi Dilan yengem fotoğrafa geri döndü " ne iş yapıyor kız bu," dedi " pilot stajda yaptı ama şu an askerde," dedim " özledin mi." Dedi " e herhalde." Dedim " neyse ben size yoluk yapim," dedi annem " gerek yok." Dedim " olur mu kızım bir börek yapım yanınızda götürün." Dedi " gerek yok anne zahmet etme." Dedim sonra akşam yemeğini yedik sohbet ettik filan ve uyuduk kendime bir çanta hazırlamıştım valiz değildi bir sırt çantasıydı lazım olabilicek şeyleri almıştım yeterdi.
YOU ARE READING
Mardin Yalanı
Short StoryKüçüklüğüme dair tek hatırladığım bir çocuktu siyah saçlı kehribar renkli gözleri ile hayaletindeydi