28

75 20 47
                                    


"Saebi burası olduğundan emin misin?"
Saebi başını salladı.

"Kapıyı çalıyorum ama açmadı kimse, ya bence bu adam kandırdı bizi."
Saebi de ne olacağını bilmiyordu.

"Abi gerekirse kapıyı kırarım, konuşmamız gerekiyor."

Yujin gözlerini devirdi. Saebi çok inatçı birisiydi.

"Saebi-ya!" Saebi sesi duyduğunda hemen arkasını döndü. Yuta gelmişti. Bir elinde valiz diğerinde ise poşet vardı. Yujin yardım etmek için ikisini de Yuta'nın elinden aldı.

"Büyükbaba nasılsın?" Kapıda biraz konuştuktan sonra içeri girdiler. Saebi eve merakla bakıyordu.

"Büyükbaba evin çok güzelmiş." Yuta gülümsedi.

"Teşekkür ederim Saebi, isterseniz evi gezebilirsiniz."

Yujin başını salladı. Saebi ile ikinci kata çıktılar.

"Burası bizim evin 10 katı resmen." Yujin dedi.

"Bizim hurdahane ile burayı karşılaştırmak biraz hata gibi." İkisi de güldü.

"Saebi, ramen var biraz yicen mi!"

"Olur büyükbaba! Geliyoruz bizde."
Dedi Saebi. Evi biraz da gezdikten sonra aşağıya indiler. Saebi yemeği görünce hemen masaya koştu.

"Afiyet olsun büyükbaba."

Yemeği yerken Saebi konuşmak istiyordu. Ama Yujin engel oldu.

"Boğazında kalacak Saebi."

"Bırak yesin." Sonunda yemeği yiyince Saebi 10000 soruluk cümlelerini yağdırdı.

"Kızım tek tek söyle. Bence siz o kavgayı anlatın ilk önce."

Saebi başını salladı.

"Babamlar bir ara hiç görüşmüyorlardı, yani Wonbin babam bizden kaçıyordu. Sonra sanırım Sungchan babam onu ikna etmişti. Düzgün bir baba olmaya çalışıyordu. Ama birgün kapıya birisi gelip büyükannemiz olduğunu söyledi."

Yuta kaşlarını çattı.

"Sonra?"

"Kapıyı açıp babamlara haber vermiştik, ama nedense Wonbin babam hoşnut olmadı bu durumdan. Eve geldiğinde büyükannemiz ile kavga etmeye başladı. Sonra Sungchan babam ile de bizim yüzümüzden kavga etti. Şuan hiç görmüyoruz onu."

Yuta çayını yudumlayıp konuşmaya başladı.

"Anladım, babanızın annesi ile arası çok kötüydü. Annesi küçükken ona tramva bırakacak şeyler yapıyordu."

Yujin anlamamış gibi ona baktı.

"Nasıl yani?"

"Babanızın bir kardeşi daha vardı, Park Wonhwi. Büyükanneniz hep onu daha çok sevmişti. Sıra Wonbine geldiğinde ise o yaştaki çocuğun ihtiyacı olan sevgiyi vermek yerine nefreti ile ondan uzak durmuştu. Wonbinin söylediği kadarıyla annesi bazen ona şiddette uyguluyormuş."

Saebi olanları bir söz demeden dinliyordu.

"Hatta babanızın sırtında bir yara izi var, genelde pek açık giymediği için görünmüyor. Onu da babaanneniz denilecek o kadın yaptı."

Yujin babasına acımıştı. Neden ona bu kadar ağır davranmıştılar?

"Bazen kabuslarında onu da görüyormuş. Psikoloğa gitmeyi teklif etmiştim, ama iyi olduğunu söyledi."

Saebi başını salladı.

"Birkaç sorum daha var. Babam neden sizi görmemizi istemiyor?" Yuta omuz silkti.

"Neden kaçtığını ben bile bilmiyorum."

"Kaçtı mı?!" Dedi ikisi de.

"Wonbin çok genç yaşta sizi dünyaya getirdi. Jaehyun'a bunu söylediğinde Jaehyun deli olmuştu. Sungchan'ı cezalandırdı. Ama sabah kalktığında... Sungchan orada yoktu arkasında  bir not bırakıp gitmişti. O notu hala saklıyorum. Bakabilirsiniz."

Yuta elindeki kağıdı Yujin'e verdi. Yujin de sesli olarak notu okudu.

Sevgili babam, bugün bana ilk defa vurdun. Kalbim kırıldı, senin için iyi bir evlat değil miyim? Özür dilerim, senin istediğin gibi bir çocuk olamadım, normal bir çocuk olamadım. Sevdiğim adamı görmeme engel olamazsın. Eğer beni istemiyorsan, çekip giderim.

Doktorlar bana küçükken kırık çocuk demiştiler. Ben artık kırık çocuk olmak istemiyorum ve senin sunduğun seçeneklerden ikincisini seçiyorum

Ya baban yada o çocuk.

O çocuk benim hayatım oldu.

Baba, senden de özür dilerim. Nakamoto Yuta olarak beni ne pahasına olursa olsun sevdin. Teşekkür ederim

- Jung Sungchan

Saebi'nin gözleri dolmuştu. Çok hüzünlü bir aşk hikayesi'ydi.

"Saebi ağlıyor musun sen?" Dedi Yuta.

"Yok ne ağlaması gözüme babam kaçtı."

"Peki ya diğer dedemiz, Jung Jaehyun. Ona ne oldu?"

"Boşandık, sonra da nereye gittiğini bilmiyorum." Yuta umursamazca cevap verdi.

"Peki ya babam neden kendine kırık çocuk diyor?"

"Siz o durumu yaşadınız mı?" Yujin kaşlarını çattı.

"Neyi?"

"Nara hastalığı- yada boşver. Sungchan çocukluktan beri biraz ciddi bir çocuktu. Düzgünce insanlar ile konuşamıyordu. Akademi'ye gidince düzgün bir insan oldu. Sungchan onbini gördüğü zamandan beri düzelmiş."

Yujin başını salladı.

"Peki ya amcamız? Park Wonhwi."

"O Ulsanda yaşıyordu, ama annesi nasıl olduysa Wonbin'in idol olacağını duymuş ve hemen onu Ulsana getirmek istemiş. Wonhwi de Seule gidip Wonbini biraz hırpalayıp Ulsana geri dönmesi için tehdit etmiş. Bunlar Wonbinin anlattıkları. Ama Seulde Wonhwi saldırıya uğramış ve şuan yaşamıyor. Wonbin'in dediğine göre o sadece annesinin dediklerini yapıyordu."

Saebi ağlamamak içini kendini zor tutuyordu. Yujin'in ise duydukları ile canı acımıştı.

"Ama Wonbin babam bizi ilk doğdumuz zamandan beri çok az görüyordu, sebebi ne olabilir?"

Yuta omuz silkti.

"Bilmiyorum, bence benim anlattıklarımı bir psikoloğa söyleyin. O size neden olduğunu anlatır. "

Yujin başını salladı.

"Seni bulduğumuz için çok mutluyum büyükbaba, teşekkür ederim." Yuta gülümsedi.

"Ne demek, yani Sungchan hiç benden bahsetmedi mi?"

"Bir ara sormuştuk, vefat ettiğinizi söyledi."

"Vay çakal, olaylar düzelsin karşısına çıkarım onun. Kore'ye temelli geri döndüm zaten." Bunu duyunca Saebi ve Yujin'in gözleri parlamıştı.

"Gerçekten mi?!"

"Evet!"

"Ne güzel!"

___

Wonbine sovenler, ne oldu

navillera | babygiantz/jeebiz !!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin