3

792 51 54
                                    

1 hafta sonra

Rize'ye gelmiştim.

Hollanda'ya bu halde gidemezdim ne yazık ki. Sağlık durumum daha iyiydi yaraların çoğu düzelmiş, kaburgam artık eskisi gibi ağrımıyordu ve ayağımda ki alçı çıkartılmış sadece destek takılmıştı. Bi 2 hafta daha böyle kalması gerekiyormuş sonra bu da çıkarılacaktı.

"Bu havayı özlemişim yeminle." Bahçe de oturmuş çay içiyorduk hep birlikte, Yüksel Amca da yiyelim diye köze patates atmıştı. Közde patatesin tadını anlatamam size yemeniz lazım.

"İstanbul'un pis havasından sonra burası cennet." Emine anneye başımı salladım. Dünya da ki cennet gibiydi Karadeniz, yeşillikleri, temiz havası...

"Ee Kizum sen Hollanda'ya geri mi dönecesun yoksa?" Ha bu arada boşanma davasını açmıştım, burada ki bir boşanma avukatı ile görüşmüştüm. Kağıtları Barış'a da göndereceğini ve sonra ikimizle görüşeceğini söylemişti. Yarın görüşmemiz vardı işte, Barış Rize'ye gelecekti.

"Hiç bilmiyorum baba ya, mesleğimi 2 yıldır yapmadığım için geri dönsem yapabilir miyim beni alırlar mı.. o yüzden onlarla bi görüşme yapacağım ona göre bakıcam."

"Hayirlisu."

Gece çalan telefonla uyandım, kim bu saatte arıyor ya? Ekranda sadece numara olduğu için cevap vermeden kulağımda tuttum sadece.

"Alo yenge? Benim Kerem."

"Kerem? Bir şey mi oldu?"

"Yenge kusura bakma bu saatte rahatsız ediyorum ama arayacak başka kimse aklıma gelmedi." Kaşlarımı çatıp yataktan kalktım ve ışığı yaktım.

"Kötü bir şey mi oldu?"

"Öncelikle sakin olmanı istiyorum, Barış çok içmişti ve seni aradığını düşünüp beni aradı bende yanına gittim. İçmeye devam ettikten sonra bayıldı."

"Ne?!"

"Merak etme iyi şu anda hastaneden eve getirdim midesini yıkadılar. İstirahat etmesini söylediler. Sadece arada bir ateşi çıkıyor. Ben haberin olması gerektiğini düşündüm."

"Tamam ben-- ben bulabildiğim ilk uçakla geleceğim. Kerem doğruyu söyle o iyi değil mi?"

"Vallahi iyi yenge, yani bilinci tam yerinde değil şu an uyuyor. Ama risk yok. Sakin ol."

Telefonu kapattığımda paniklediğim için bir şey yapamayacağımı biliyordum, bu yüzden Emine anneyi uyandırdım ve durumu anlattım. Yüksel baba da uyandığında bana hazırlanmamı söyledi.

"Ah bak işte görüyor musun! Ben boşuna demedim evlensin de aklı başına gelsin diye, 1 hafta yoktun sadece başına neler getirdi. Ah ah." Emine anne dizlerine vura vura bir yandan dua okuyor bir yandan da evhamlanıyordu. Haklıydı. Barış evlendiğimizden beri içmemişti. Yani özel günlerde mesala şampiyon olduklarında falan bir tek içtiğini görmüştüm.

Havalimanında çalışanlar sorun çıkartınca müdür gelmişti, müdüre özel olarak durumu anlattık. Ben hiç maçlara, kutlamalara gitmediğim için beni tabiki de bilmiyorlardı. Barış'ın evli olduğu biliniyordu ama benimle olduğu değil.

Lovesong || Barış Alper Yılmaz Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin