2

732 54 16
                                    

"Sana izin almana gerek yok demiştim."

"Sadece bugün için. Al, kazadan çıkan eşyaların." Önüme poşeti bıraktı, ceketini çıkarıp koltuğun kenarına indirip karşımda duran koltuğa oturdu. Ya sabır yarabbim ya sabır.

Poşeti açtım çantam, kırık telefonum, gözlük falan vardı. Hepsi kullanılmaz haldeydi. Telefondan hafıza kartını çıkardım, çantadan da cüzdan ve zarar görmemiş şeyleri çıkardım.

Tek ayağım üzerinde seke seke ilerlemeye çalışsam da kaburgam çok acımıştı, durmak zorunda kaldım. Koltuk değneklerini elime aldım. Bir yere gitmem gerekirse Barış beni kucağına alıyordu, canım acımasın diye. Ama o olmayınca ne yapacaktım? Devam İnci devam.

"Bana ver, nereye koyayım?"

"Ben yaparım--"

"İnadı bırakta söyle, insan gibi davranıyorum şurada dikleşme hemen." Güldüm, "Haklısın, önceden hayvan gibi davranıyordun. Ama emin ol onlar senden daha insan. Çekil önümden."

"Ne oldu sana ya? Ha? Bir anda laf sokmalar, nefret söylemleri. İnsan sevdiğine böyle mi davranır? Yoksa sevmek senin için böyle bir şey mi?"

İçim kavrulmuştu bu sözleriyle, gerçekten o kadar gerizekalısın ki Barış, o kadar kör o kadar aptal. Gözlerim sinirden mi yoksa kalbimde ki yanmadan bilmiyorum ama dolmaya başlayınca bakışlarımı ondan çektim. Elimde poşeti tutarken iki dirseğimde duran değneklerle canım acısa da kaldığım odaya kadar gittim. Arkamda olduğunu bildiğim için burnumu çekip konuştum.

"Tesise git Barış, ve eski haline geri dön. Canım daha az acıyordu en azından."

Hafif yana dönüp kapıyı kapattım, gerçekten de beni umursamayışı, evde olmaması daha az acıtmıştı. Elimde ki poşeti fırlatıp ağlamaya başladım. Asıl aptal bendim, onun beni sevebileceğine inanarak burada kalmam benim aptallığımdı. Hiç mi sevememişti,

Bir insan olarak da mı değer verememişti?

Ağlamaktan bitap düşüp yatağa girdim ve kendimi uykunun kollarına bıraktım. Ağladığımı duysa bile gelmiyordu işte. Düşmanın olsa gelirsin.

Neden bana olan bu nefretin Barış?

♧♧♧

Öyle bi uyumuşum ki dün saat 6 7 gibiydi sanırım uyuduğumda şimdi ise sonra ki sabaha kalkmıştım. Ağrı kesici yedim önce, sonra değneklerden destek alarak kalktım ve odadan çıkıp lavaboya gittim. İşlerimi halletmiş çıkarken telefon çalma sesi duydum. Benim telefonum kırık, Barış muhtemelen evde yok.. e bu?

Sesin gediği yere gittim, arama durduğunda mutfak pervazındaydım bende. Çok geçmeden tekrardan çaldı, masanın üzerinde duran s24 ultrayı elime aldım. Arayan kişinin isminde "Evimin direği, beyim" yazıyordu? Barış bunu sırf gıcık etmek için yaptıysa bile gerçekten iğrençti. Beni buradan vurmak istiyordu, feministliğimden.

"Söyle."

"Beyim diye açmanı beklerdim."

"Uğraşma benimle Barış, kendinde biliyorsun bu halde--"

"Olmasan bir saniye bile durmazsın, bende bunu istiyorum zaten. Her neyse, telefonun her şeyini ayarladım sadece uygulamalarını indireceksin."

Lovesong || Barış Alper Yılmaz Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin