İnciye kızmayın canlarım, yazar hanımınız her an her şeyi yazabilir. Yani bilen bilir şimdi zaten habire güzellik olmaz değil mi ;)
Ay bide canolar hem okul hem staj hem sınav hazırlığı yazarınız baya yoğun bölümler çok sık gelmez o yüzden önceden haber edem
"Yardımcı olmamı ister misin?"
"Aslında çok güzel olur, soyunma odasını arıyorum da."
"Birlikte gidelim." Başımı salladım. Eren, bir süre sessiz kalsa da sonra "Bu arada senin buz pateni yarışmalarının videolarını izledim. Gerçekten çok güzel yapıyorsun." Dedi.
Gülümsedim, "Teşekkür ederim, uzun zaman oldu kaymayalı."
"Yanımda bir şey olsa kesin imzanı alırdım, öyle kaygan bir zeminde ben yürüyemezken senin o hareketleri yapman. Buzlar prensesi falan olmalısın." Dönerek bir hareket yaptığında güldüm.
"Getirdiğin için teşekkür ederim." Dedim, gülümseyerek elini uzattı sıkmam için bende sıktım. Futbolcuların buraya gelme yolunda kamera yoktu, yani sahadan çıkıp soyunma odasına kadar olan yerde. O yüzden yaşanacak kötü bir durum olmayacaktı.
Arkamı döndüğümde soyunma odasının kapısında durmuş, biraz.. sinirli? bir Barış gördüm. Onun yanıma gelmesini bekledim. "Tebrik ederim, gerçekten dediğin gibi çok güzeldi."
"Onunla ne konuştunuz?"
Kaşlarımı çattım, "Önemli bir şey değildi, burayı bulamayınca bana yardım etti. Sen iyi misin?"
Beni birden kucağına almasıyla küçük bi çığlık attım. Değnekleri de zor tutmuştum düşmesin diye. "Barış! Medyanın önünden geçeceğiz indir beni!"
"Tamam işte ne güzel, herkes kimle evli olduğumu öğrenir." Derdim medya değildi bu arada, birazdan patlayacak olan kalbimdi. Buradan Barış'ı izlemek de çok güzeldi, anlatamam şu an yaşadığım duyguları.
Medyanın oradayken yüzüm tamda kameralara dönüktü, oradakiler 'ooo, helal Barış' falan diyordu. Utanarak yüzümü kapattım, hafifçe göğsüne vurup "Allah seni ne etmesin Barış." Dedim.
Arabaya önce beni yerleştirip değnekleri arkaya koydu, sonra da kendisi bindi. "Ne zamandan beri onunla bu kadar samimi oldun?"
"Ne? Ne samimiyeti Barış? Yardım etti sadece."
"Bende onu diyorum işte, Yardım ayağına. sana nasıl baktığını görmedin mi?"
Dediğine güldüm "Ben yanlış bir şey görmedim, iki insan gibi konuştuk sadece. Ne yani ben karşı cinsten kimseyle konuşamayacak mıyım?" Işıklarda durduğumuzda gözlerime bakarak biraz yaklaştı bana.
"Eğer sana o gözle bakıyorlarsa hayır!"
"Yani ne olmuş?! Erkekler bana bakar, bundan kurtul artık! Ne yaparsam yapayım bakacaklar kendi cinsini bilmiyor musun?! Bunun için tartıştığımıza inanamıyorum." İlerlerken camı açıp cama doğru döndüm. Akşam esintisi aracın hızıyla çok güzel vuruyordu. Ve ağlamamak için müthiş bir tercih.
Asansöre bindiğimizde koluyla beni dürttü, bende onu geri dürttüm. Bu sefer kalçasıyla beni itince ona sinirle baktım. Bende onu itmek için davranmıştım ki geri çekilip beni kolları arasında düşerken tuttu. Şok olmuştum resmen. Ama sinirimi bu şekilde geçiremezdi. O Rize'liyse bende Gümüşhane'liydim. Bende de karadeniz damarı vardı.
"Bırak, beni böyle kandıramazsın."
"Kandırmıyorum zaten." O sırada asansör kapısı açıldı, olduğumuz kata geldiğimiz için haliyle bırakmak zorunda kalmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lovesong || Barış Alper Yılmaz
Fanfiction𝓘 𝔀𝓲𝓵𝓵 𝓪𝓵𝔀𝓪𝔂𝓼 𝓵𝓸𝓿𝓮 𝔂𝓸𝓾 Barış beni hiç bir zaman sevmemişti. Bense ona deliler gibi aşıktım. Peki bu kalbi bana kütük adam, beni sevebilir miydi?