Buluşalım İki | Biz Ne Zaman Evleniyoruz?

122 7 42
                                    

"Siz Serhan Kandemir; Mevsim Karayel hanımefendiyi hiç kimsenin etkisi ve baskısı altında kalmadan, kendi özgür ve hür iradenizle eşiniz olarak kabul ediyor musunuz?"

"Evet! EVET! EVET!!!"

Alaz babasının, bende annemin gözlerindeki mutluluğu gördükçe "İyi ki." diyorduk. İyi ki o siteye başvuru yapmışız. İyi ki eşleşmişiz. İyi ki ilk mektupta vazgeçmemişiz. İyi ki sonuna kadar devam etmişiz. İyi ki o yarışma olmuş da Alaz beni sakinleştirebilmek ve yanımda olabilmek için kalkıp New York'tan, İzmir'e gelmiş. İyi ki tanışmışız.

Asi'nin aklından geçenleri ve "İyi ki."deyişlerini tahmin edebiliyorum o yüzden aynı şeyi iki kere okutmayacağım size. Ben en iyisi size olanları anlatayım.
Babam, Mevsim ablayla paylaşacağı hayatına ilk "evetini" verdikten sonra herkes kocaman bir alkış tuttu. Tüm sevdiklerini çağırmıştı ikisi de. Çağla da gelmişti, babamı kırmamıştı. Hatta Asi'yle de çok iyi anlaştılar. Beraber hazırlandılar, Asi annesini hazırlarken Çağla yanlarında bile durdu. Ama ben şimdi kafanızı karıştırmayayım, Asi size sonra anlatır.
Nihayet alkışlar sessizliğe dönüştüğünde, nikah memuru bu sefer Mevsim ablaya döndü. Ve malum soruyu ikinci kez sordu.

"Siz Mevsim Karayel; Serhan Kandemir beyefendiyi hiç kimsenin etkisi ve baskısı altında kalmadan, kendi özgür ve hür iradenizle eşiniz olarak kabul ediyor musunuz?"

Bir müddet sessizlik oluştu salonda. Yalan yok bir an "Hayır!" diyecek de babamın kalbi yine kırılacak diye ödüm koptu. Ama ben bu bir saniyelik sessizliği on dakikaymış gibi algıladığımdan aslında öyle olmadığını çok geçmeden anlamış bulundum. Kızmayın bana korktum onlar ayrılacak da bende Asi'yle ayrılmak zorunda kalacağım diye. Üzümlü kekinizimdir umarım.

"EVVVEEEEETTTTT!!!!!!!!!!"

Ay, Oh.
Sonra herkes yine alkışladı işte her şeyi de ben mi söyleyeyim? Biraz da siz düşünmeyin mi yani?
Alaz! Öyle mi yapılır o? Yapamayacaksan bana söyle ben yazayım!
Yok Asi'm yok, ben hallederim. Malum hanım kızdı ben düzgünce döneyim işime.

Alkışları dindirdikten sonra nikah memuru tekrar konuşmaya başladı.

"Bende belediye başkanının bana verdiği yetkiye dayanarak sizleri karı koca ilan ediyorum!"

Ve bir alkış tutulması daha. Annemi evli, mutlu ve çocuklu -ki bu ben oluyorum kaşla göz arasında başka bir çocuk yapmadılar yani- gördüğüm ilk andı. Komik değil mi?
Evet sevgilim komik. Hatta o kadar komik ki evli ilan edildikten sonra öpüştüklerinde onlardan gözünü bile alamadın.
Ya Alaz sanane? Çok büyülü duruyorlardı bir kere napim?
Ben anlıyorum zaten güzelim anlıyorum da komik napim yani? İnsan annesiyle babası öpüşünce kafasını çevirir, gözlerini yumar, birşey yapar ama sen kuyuya düşen Hz.Yusuf gibi kaldın orada. Dibin düştü yani kızım.
BÜYÜLÜYDÜ DİYORUM ALAZ?!?!?! NAPİM YANİ SENİNLE HEYKEL GİBİ Mİ DİKİLEYİM?!??!?!
Ne heykeli yavrum? Yunan heykeli mi? Bak ne yaparsan yap beni övmeden duramıyorsun ;)
SUS ALAZ SUS. BEN YAZACAĞIM GİT.

Nerede kalmıştık kızlarım? Ha doğru evli ilan ettik bizimkileri en son. Şimdi şöyle; Nikah memuru annemleri karı koca ilan ettikten sonra onlar birbirlerine sarılıp öpüştüler. O kadar güzel bir andı ki, size anlatmaya çalışsam dahi kelimelerim yetmez.
Sonra tekrar alkışladık onları. Ardından biraz dans ettik. Annem ne kadar klasik bir düğün olmasını istediyse de zeybek ve halay oynamamızı engelleyemedi valla. Neyse sıra yemeğe geldi. Annem yakın olduğu ve zaten düğüne de çağırdığı diğer şeflerle birlikte hazırladı menüyü. O kadar güzeldi ki yemekler düğüne gelmeyenler fotoğrafları gördüklerinde üzüntüden ağladıklarına yemin edebilirim. Neleri kaçırdıklarını görmek eminim iyi gelmemiştir onlara.

Dünyadan UzakHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin