8. bölüm

17 3 13
                                    

Uyandığımda Hyunjin yanımda değildi. Ayağa kalktım ve banyoya girdim. Burada da değildi. Kıyafetlerimi değiştim ve oradan hızla çıktım. Taht odasında da değil. Kendi odama baktım. Orada da yok. Belki yemek yiyordur?

Tam odadan çıkarken Nayeon kapıyı açtı.

"Ah Prensesim üzgünüm"

Saygıyla eğildi karşımda. Buda neydi böyle?

"Sorun değil Nayeon. Hyunjin nerede? "

Nayeon hala yere eğik bi şekilde cevap verdi

"Yemek odasında Prensesim"

"Pekala teşekkür ederim"

Taht odasından çıktım ve koridorda yürüdüm. Beni gören herkes saygıyla eğiliyordu. Noluyor şu an?

Yemek odasına girdim ve işte orada. Tam karşımd Hyunjin vardı. Koşar adımlarla yanına gittim ve hızla sarıldım. Hyunjin bana döndü ve gülümseyerek elini belime sardı.

"Noldu güzelim"

"Seni görmeyince korktum Hyunjin"

"Merak etme güzelim, buradayım. Yemek yer misin?"

"Yerim"

Hyunjin kahkaha atarken ben elini tutarak yemek yedim. Daha sonra odasına girdik. Elini belime sardı ve yüzüme yaklaştı. Gülümsedim ve elimi boynuna sardım.

"Hyunjin"

"Efendim güzelim"

"Neden bana herkes Prenses diyor, ve beni görünce saygıyla eğiliyorlar?

"Güzelim, bir şeylerin adını vermemiz lazımdı. Sen uyurken halkı taht odasına çağırdım ve sana karşı saygılı olmalarını söyledim. Ben onlar için neysem sende öylesin"

Gülümsedim. Hoşuma gitmişti bu durum.

"Felix'im, benim bugün işlerim var. Jisunglar da geldi. Onlarda kalır mısın bir kaç saatlik? "

"Olur, kalırım"

Hyunjin gülümsedi ve dudaklarımı öptü.

"O zaman gidelim"

"Gidelim"

Hyunjinle beraber saraydan çıktık ve atlara bindik. Arkamızdan bir sürü adam geliyordu. Yemezler bizi merak etmeyin.

Lee Krallığına vardığımızda atlar yavaşladı. Sarayın önünde durduk. Hyunjin bana döndü.

"Güzelim, sen git akşam görüşürüz"

"Tamam"

Attan indim ve Hyunjine el sallayarak saraya girdim. "Hoş Geldiniz Prensesim" diyerek karşımda eğildiler. Çok ciddi bir ortam. İçinden geçmeğe geldim. Minhonun taht odasına girdiğim an Han koşarak bana sarıldı. Bende ona sarıldım ve Minho yanımıza geldi.

"Nasılsın Prenses"

"İyidir valla, sen"

"Bende iyiyim teşekkürler"

Gülümsedim. Hanla sarıla sarıla koltuğumsu şeye oturduk. Her zamanki gibi Minho önümüze oturdu.

"Ee Lix nasılsın"

"Çok iyiyim Jis, bu gün herkes bana Prensesim falan dedi, karşımda eğildiler"

Gülmeye başladik

"Ciddi bi ortam ya buralar"

"Evet, Nayeon bile saygılıydı"

"İlk gün sana "kalk!" diye bağıran Nayeon mu"

Eşşek gibi anırdık. Utanmadan bunu söyleye bilirim, eşşek gibi. Minho bizim gülmemize gülerken kapı açıldı. I. N ve Seungmin!

Hanla ayağa kalktık ve koşarak I. N'e sarıldık

"I. Niee"

"Hanniee"

"Yongbokiee"

"Bokiee"

"Eşekkiee"

Araya giren 2 eleman ile yine eşşek gibi anırdık. Kıskanç köpekler. Kudurun. Orta parmak çekerdimde göt şeyler anlamazlar. Orta parmakları girsin götlerine çıksın ağızlarından.

Koltuğumsu şeye oturduk ve ben, I. N, Han bir dedikodu yaparken Minho ve Seungmin orangutan gibi gülüyorlardı.

Aradan geçen saatler ile sıkılmaya başladım. I. N gitmişti. Minho bizimle alay ediyordu. Bende kocam- ay Hyunjini özlüyordum. Sıkıldığımı anlamış olaki Minho gülmekten akan gözyaşları ile konuştu

"İstersen seni sarayına bırakayım"

"Olur valla, bıktım senden"

Han gülmeye başlarken Minho ile bir birimizi dövdük. Üçümüzde gülmekten akan gözyaşlarımızı sildik ve saraydan çıktık. Han bize el sallarken atlara oturduk. İnat olsun diye Minhoya sarılmadım.

Krallığa girerken kalbim sıkışmaya başladı. İçimden bi ses içeride garip şeyler olduğunu söylüyordu. Minho ve diğerleri atları durdurdu ve ben hemen attan indim. El sallayarak Minhoya veda ettim ve saraya girdim. Herkes Hyunjin hakkında garip garip konuşuyordu. Beni görünce sustular ve eğildiler. Hızla taht odasına girdim. Hyunjinin odasından inlemeye benzer sesler geliyordu. Yapmaz demi? Hyunjinim beni aldatmaz?

Hızla kapıyı açtım ve Hyunjinin odasına girdim. Hyunjin ve altındaki beyefendinin bakışları hemen bana döndü. Gözlerim doldu. Hyunjin ve altındaki kişi şuan karşımda full çıplaktı ve sevişiyorlardı...

Ağlamaya başladım. Hyunjin ayağa kalktı ve hızla giyinerek yanına geldi. Yüzümü ellerinin arasına aldı

"Güzelim hayır, hayır yalnış anladın"

Ben ağlamaya devam ederken bakışlarımı Hyunjinine çevirdim, gözleri doluydu. Ellerini yüzümden çektim

"Hyunjin... Neden? "

Hyunjin gözyaşlarını sildi. Karşımda beni aldatarak ağlıyordu.

"Hayır diyorum güzelim yalnış anlıyorsu-"

"Ne yalnış anlaması Hyunjin! Bildiğin... Bildiğin bir birimizi yiyorsunuz! Ben iki dakika daha bu sarayda durmam Hyunjin! Ya benim buraya nasıl geldiğini araştırmak yerine beni aldatıyor musun!? "

Hızla taht odasından çıktım. Hyunjin arkamdan bağırsa bile durmadım. Halk şaşkınlıkla bize bakarken saraydan çıktım ve orayı terk ettim...

~

Kaos zamanı gelmişti valla ne yapayım

Bundan sonraki bölümler full kaos

3-5 bölüme kalmazda final

Ruh halim berbat

Sizi seviyorum, bol bol öpüyorum ♡

Prensim.../HyunlixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin