anlatacak mısınız?

5 4 0
                                    

Jimin duyduğu cümle ile yıkılmıştı.

Ailesi ruhların elindeydi ve bedenleri ile tehdit ediyolardı. Jimin sugayı yerden kaldırıp tekrar bulundukları yere getirmişlerdi. Jimin sugaya bakmıştı. Bu bakış beni vermeyeceksiniz demi cümlesini andırmıştı. Hayoon "ne saçmalıyorsunuz siz be " demişti onlara doğru adım atarken.

"Algıda bi sorun var heralde. Jimini istiyoruz kelimesinden ne anlıyorsunuz" demişti karşılık olarak namjoon. Onlarda acıma yoktu, jiminin bedenini her şekilde kullanabilirlerdi.

"Sizce jimini size vereceğimizi mi sanıyorsunuz" demişti suga. Seokjin ve namjoon kahkaha atmıştı resmen. Seokjin "sen konuşma güçsüz melek" demişti.

"Asıl güç burda" deyip elini kendi kafasına koyup işaret etmişti. Onlar ise kahkahalarını çoğaltmış dalga geçiyorlardı. Harin "uğraşmayalım" demişti sessizce. Hayoon ise "jimini istiyorlar, veremeyiz" demişti. Jimin eğer ruhlar tarafından alınıp, kötü şeylere maruz kalırsa. suganın da başı derde gireceğinden sonuç kötü olurdu. Suga yavaşça gücünü tamamen kaybeder ve hastalıktan hayata gözlerini yumardı.

Seokjin ve namjoon soğuk şekilde kahkahalarını azaltırken namjoon konuşmuştu. "Uzatmaya gerek yok, sizden güçlüyüz. Verin jimini gidelim. Zor kullanmayalım"

Jimin ailesini seviyordu, onları kurtarmak istiyordu. Kendini vermeyi kabul etmişti içinden. Sadece bunu söyleyecek cesaret arıyordu. Jiminin tedirginliği dünya dışı varlıklardan anlaşılıyordu. Korku, neşe, endişe, şaşkın ne olursa olsun anlarlardı. Ve insanlara özel verilen fakat hiç bi insan tarafından keşfedilmeyen kokuları da algılarlar. Fakat insanlar dünya dışı olan varlıkların kokusunu alamazlar, aynı kendi kokularını alamadıkları gibi.

Jiminin insani kokusu endişe ve kararsızlık saçıyordu. Suga, hayoon, seokjin ve namjoon bunu çok açık anlamıştı. Jimin birden "geliyorum, ama ailemi serbest bırakın" demişti. Namjoon sırıtmış ellerini ovuşturmuştu. "Sen orasını hiç merak etme fani yaratık" demişti halen ellerini ovuştururken. Jimin içten içe korkuyordu. Onlara doğru yürürken Suga jiminin belinden tutmuş, "jimini kimseye vermiyorum" demişti.

"O zaman ailesine goodbye desin bakalım, ah oda yetmez, almancası da vardır bu yaratığın, tschüß desin bakalım ailesine" demişti namjoon.

"İspanyolca'ya ne dersin? adiós! " demişti hayoon ve kanatlarını açarak uzağa savrulmalarını sağlamıştı.

Suga sırıtıp "şart sunma sırası bizde, eğer jiminin ailesi dünyalıların zamanına göre bugün içinde gelmezse Jeon Jungkook adlı şahısa baybay deyin" demişti. Jiwoo ve harin aralarında "nası kodu ama " diye fısıldaşıp kıkırdıyorlardı taki seokjin sihiri ile onları yerden yıkarı kaldırana kadar.

"Onları bırak pis yaratık! " diye çıkışmıştı jimin. Jiminden beklenmeyecek bi hareket ve ses tonuydu.

"Sizleri şuan yere vurarak bırakasım var pis ölümlüler" demişti seokjin pis pis sırıtırken.

Hayoonun sihiri daha güçlü olduğundan kızları havada kendi de tutmuş seokjinin sihirine eziyet ettiriyordu.

"Bırak! " demişti seokjin acı içinde.

"Sevgilimi bırak pis varlık! " demişti namjoon hayoona. Oda jimini havaya kaldırmıştı. Hayoon jiminin olduğu yere de sihirini gönderince ikisinin sihrine eziyet ettirmişti.

Bi süre sonra yavaşça kızları ve jimini yere bırakmış, onların sihrinide azad etmişti.

Seokjin ve namjoon dengelerini kaybetmişlerdi. Seokjin yere düşmüştü. "Bunun bedelini ağır ödeyeceksiniz" demişti namjoon ve sinir ile kaybolmuşlardı. Jimin ise arkalarından "see you lateeeerr" diye bağırmıştı. Kendi kendine ise "head of my dick" demişti. (Sikimin başı) . Suga duymuştu bunu. Dilleri açıkça biliyordu Suga ve hayoon. Kızlarda o cümleyi bilecek kadar İngilizceleri vardı.

put at risk/#yoonmin#Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin