1.1

46 8 1
                                    

Telefonu kapatıp bir kenara attım. Karanlık odada, sessizlik kulaklarımda yankılanırken, bir anlığına tüm dünya sustu. Fakat zihnimde yankılanan yorumlar, hakaretler, iftiralar susmuyordu. Gözlerimi kapattım ama o sözler, o yorumlar göz kapaklarımın ardında dahi yaşamaya devam ediyordu. Nasıl bu kadar acımasız olabilirlerdi? İnsanların hayatlarına bu kadar kolayca müdahale etme cesaretini nereden bulduklarını anlamıyordum.

Bir süre sadece nefes aldım. Sakinleşmeye çalışıyordum. Ancak zihnimdeki kaos dinmiyordu.

Telefonum titredi. Bir mesaj gelmişti.

Barış: Didem, iyi misin? Lütfen cevap ver.

Mesaja bakıp iç çekerek telefonumu tekrar masaya koydum. Mesajlara cevap vermek istemiyordum. Hiçbir şeye cevap vermek istemiyordum. Barış ısrarcıydı, yine de bana ulaşmaya çalışıyordu.

Bir süre geçti. Telefon tekrar titredi.

Barış: Hepimiz seni merak ediyoruz. Neden açmıyorsun telefonunu?

Gözlerimi kapattım. Kendimi ifade etmek bu kadar zor olmamalıydı. Ama ne diyebilirdim ki? Yalnız kalmak istiyordum. Bu karmaşadan, bu linçten uzak durmak istiyordum. İnsanlar bana saldırırken, onların yanında olmamın bir anlamı yoktu.

Telefonum yeniden titredi.

Barış: Lütfen, Didem. Senin için endişeleniyoruz. Bizi korkutuyorsun.

Bir an yazmaya karar verdim. Parmaklarım klavyede tereddüt etti. Sonunda yazdım:

Ben: Barış, iyiyim. Sadece biraz yalnız kalmam gerek.

Telefonum bir süre sessiz kaldı. Barış'ın ne yazacağını merak ediyordum, ama aynı zamanda hiçbir şey duymak istemiyordum. Sonunda mesaj sesi geldi.

Barış: Yalnız kalmak istemeni anlıyorum ama bu şekilde olmaz. Sana yapılan şey çok kötü, biliyorum. Ama biz senin yanındayız. Lütfen bunu unutma.

Bir an duraksadım. Beni anladığını söylemesi iyi gelmişti ama içimdeki ağırlık hafiflemiyordu. Mesajlara tekrar baktım, cevap yazmak istiyordum ama kelimeler bir türlü akmıyordu.

Barış: Onlar seni kırmaya çalışıyor olabilirler, ama sen güçlü birisin. Seni kaybetmek istemiyoruz. Lütfen kendini bizden uzaklaştırma.

Gözlerim doldu. Barış'ın kelimeleri içime işliyordu ama onları kabul etmek o kadar zor geliyordu ki.

Ben: Barış, sadece biraz daha zamana ihtiyacım var.


Matematik 1.Seviye   

Cihan: Didem hâlâ telefona cevap vermiyor mu?

Atlas: Yok ya, az önce Ayliz'le konuştum. Barış da ulaşamamış.

Damla: Kız ciddi ciddi kendini kapattı ya. Çok kötü, yemin ederim.

Ayliz: Didem'e bunu yapanlar o kadar acımasız ki! Kızın ne suçu vardı? Ne hakla bu kadar ileri gittiler?

Merih: Abi gerçekten millet çok boş ya. Bu kadar insan boş zamanını başka şeylere harcasa dünya daha güzel bir yer olurdu.

Ata: Ama Didem'e gerçekten fena yükleniyorlar. Kıza neler demişler ya, insan hayret ediyor.

Cihan: Ben bu olayı bir şekilde çözmeliyim. Didem'in bu kadar üzülmesine dayanamam.

Damla: Valla Cihan, el at bir şekilde. Kızın hâli gerçekten kötü.

Ayliz: Ama Didem'i nasıl toparlayacağız? Hepimiz konuşmaya çalıştık, telefonlarını açmıyor. Bizi dinlemiyor.

Atlas: Belki yüz yüze konuşsak? Ama Didem şu an kimseyi görmek istemiyor gibi...

Merih: Zorla mı kaçıracağız kıza konuşmak için?

Ata: Ya bırakın şu zorlama işini, biraz anlayış gösterelim. Kız zor bir süreçten geçiyor. Hepinizin dediği gibi biraz zaman tanımak daha iyi olabilir.

Cihan: Zamanla çözülür mü bu iş? Sosyal medya durmuyor, yorumlar artıyor.

Ayliz: Gerçekten de bu linç hemen bitmeyecek gibi görünüyor. Ama Didem yalnız kalırsa daha kötü olacak. Biz yanında olmalıyız, hissettirmeliyiz bunu.

Atlas: Evet, doğru söylüyor. Didem'i yalnız bırakmamalıyız. Mesaj atmaya devam edelim. Bize ne kadar kızsa da bir yerde sesimizi duyacaktır.

Damla: Tamam, ben de tekrar mesaj atayım o zaman. En azından yalnız olmadığını bilsin.

Merih: Ben de yazıyorum. Beraber halledeceğiz bunu, toparlayacağız Didem'i.

-

Merhaba, bölümleri kısa aralıklarla atıyorum bölümlerin çoğunluğu hazır olduğu için yayınlamaya karar vermiştim.

Umarım severek okuyorsunuzdur.

Bölüm hakkındaki düşüncelerinizi buraya yazabilirsiniz.

GECELER İYİ DEĞİLHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin