1.2

50 10 2
                                    


Gün aydınlanırken, odanın içi loş bir ışıkla doldu. Perdeleri çekmemiştim, güneşin doğduğunu görmek bana bir zamanlar huzur verirdi. Şimdi ise o ışık bile içimdeki karanlığı aydınlatamıyordu. Kalkmak istemiyordum. Yatağın içinde kıvrıldım, uyuyarak kaçabileceğimi düşündüm, ama zihnimdeki sesler beni rahat bırakmıyordu.

Sosyal medyada okuduğum hakaretler, alaylar ve iftiralar zihnimde sürekli yankılanıyordu. Her bir kelime, her bir cümle, sanki ruhuma kazınmış gibiydi. Neden bu kadar nefret doluydular? Neden bana böyle saldırıyorlardı? Kendimi savunacak gücü bulamıyordum. İçimde sadece ağır bir yorgunluk ve kırgınlık vardı.

Telefonuma bakmıyordum. Kimseyle konuşmak istemiyordum. Onlar da ne diyeceklerdi ki? Ne kadar iyi niyetli olsalar da, bu yükü hafifletemezlerdi. İnsanların gözünde bir etiket haline gelmiştim, gerçeğim ne olursa olsun, onlar benim kim olduğuma karar vermişti. Kırgınlık yerini öfkeye bırakıyor, ama o öfke bile yetersiz geliyordu. Kendi dünyamda boğuluyordum.

Birkaç saat geçti, ama zaman kavramımı kaybetmiştim. Bazen gözlerimi kapatıyor, uyumaya çalışıyordum, bazen de tavana bakarak düşüncelerimde kayboluyordum. Hayatım bir döngüye girmiş gibiydi.

Telefonun titreşmesiyle irkildim. Barış'tan yine mesaj gelmişti. Gözlerimi kırpıştırarak mesajları okudum.

Barış: Didem, hâlâ cevap vermiyorsun. Ne olur konuş benimle.

Bir süre ekrana baktım, cevapsız bırakmayı düşündüm, ama Barış'ın ısrarı bende bir kıpırtı yarattı. Parmaklarım titrerken mesaj yazmaya başladım.

Ben: Konuşacak bir şey yok Barış. Her şey çok kötü.

Bir süre sonra telefon yine titredi. Barış hemen cevap vermişti.

Barış: Biliyorum Didem. Ama seninle konuşmak istiyorum. Sadece biraz zaman ayır bana.

Telefonu elimde sıkıca tuttum, gözlerim doldu. Ne demeliydim? Hissettiğim bu karanlığı nasıl ifade edebilirdim? Derin bir nefes alarak tekrar yazmaya başladım.

Ben: Kelimeler yetmiyor Barış. Ne desem boş. O kadar kırıldım ki...

Barış: Biliyorum. Ama bu kadar yalnız kalmana izin veremem. Yanında olduğumuzu bilmelisin. Arkadaşların da, ben de seni düşünüyoruz.

Bir süre sessiz kaldım. Onun desteğini hissetmek güzeldi, ama bu duvarların arasında hapsolmuş gibiydim.

Ben: Teşekkür ederim. Ama şu an hiçbir şey beni iyi hissettirmiyor. Kaçmak istiyorum.

Barış: Kaçamazsın Didem. Ne kadar zor olursa olsun, buna karşı durmalısın. Biz sana yardım edeceğiz. Yalnız değilsin.

Telefonu bir süre elimde tuttum. Mesajlara cevap vermeden, sadece düşüncelere daldım. Barış'ın söyledikleri doğruydu, ama bunu nasıl başarabilirdim? Kendi gücümü kaybetmiş gibiydim

Telefon tekrar titredi. Bu sefer arkadaşlardan mesajlar geliyordu.

Cihan: Didem, biz buradayız. Sana hepimiz ulaşmaya çalışıyoruz ama sessiz kalıyorsun. Lütfen konuş bizimle.

Atlas: Didem, bak biliyorum şu an her şey çok kötü görünüyor ama sen güçlüsün. Ne kadar zor olursa olsun bu linç karşısında dimdik durabilirsin. Biz sana inanıyoruz.

Gözlerim doldu. Onların bu kadar yanında olmaya çalışması beni duygulandırdı. Ama aynı zamanda onları hayal kırıklığına uğrattığımı hissediyordum. Derin bir nefes aldım, gözlerimden bir iki damla yaş süzüldü.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Sep 15 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

GECELER İYİ DEĞİLHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin