0.9

58 7 9
                                    

mavi - deniyorum, ama 

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

mavi - deniyorum, ama 

Okuma tarihiniz.

-

Kamera açıktı. Onun yüzünü net bir şekilde görmeme izin vermiyordu. Onu tam göremediğim için bazen orada olup olmadığını anlayamıyordum. Her gece, on iki olduğunda aramayı başlatmaya alışmaya başladım. 

Bir şeye alışmayı sevmezdim. Alışkanlıklarımı kolay bırakamazdım ve bu benim alışkanlık edinme sınırlarımı oluşturmama neden olmuştu.

"Uykunu kaçıran bir şey mi oldu?" 

Saatlerce sessizlikten sonra sesini duymamla siyah ekrana baktım. İlaçlarım bittiği için uyuyamadığımı ona söylemek istemiyordum ama birkaç gün dışarı çıkamayacak olduğumdan, gecelerimin aynı şekilde pencere kenarında tüneyerek geçeceğini de söylemek istemedim.

"Uykuya dalmakta zorluk yaşıyorum." dedim kısık bir sesle. Sesimi duyup duymadığını bilmiyordum. Çoğu zaman konuşmayı unuttuğum için sesimi ayarlamakta sorun yaşıyordum. Dışarı çıktığım zamanlar bu yüzden görünmezmiş gibi davranıyorlardı ve ben de kendimi görünmez kılmak için daha çok küçülüyordum.

"Papatya çayı," dedi nefes alarak. "Papatya içebilirsin belki uyman için faydası olabilir."

"Bunu denerim." dedim.

Saat 04:47 olduğunda karnım açlıktan zil çalmak üzereydi. Daha fazla dayanamayacağımı anladığımda sindiğim pencere kenarından doğrularak ayağa kalktım. Odadan çıkacağım sırada Barış'ın sesini duydum.

"Nereye gidiyorsun?"

"Acıktım. Bir  şeyler hazırlayıp hemen gelirim." dedim kapıya dayanırken. Karnımın gurultusu odanın içinde bile duyulacak cinstendi yada ben açlıktan öyle duymaya başlamıştım.

"Tamam karnını doyur sen." dedi yumuşak bir tonla. 

Sanırım sesi o da duymuştu. Yanaklarım alev alev yanmaya başladı. Birkaç saniye ne diyeceğimi bilemedim. Bazen ufak şeylere nasıl tepki vereceğimi bilmiyordum bu çok uzun sürmese de bu durum canımı sıkıyordu.

"Tamam." diyerek odadan kendimi atarak mutfağa girdim. 

Kettle'a su koyarak düğmesine bastım. Bu saatte yapabileceğim en basit şey noodleydi. Küçük tencereyi çıkarak ocağın üstüne koyarak tezgaha yaslandım. Su birkaç dakika içinde kaynadığında kırmızı düğmesi yukarı doğru attı. Noodlenin paketini açarak tencerenin içine koyup ocağın altını açtım. Noodleyi bir tık daha pişmiş sevdiğim için birkaç dakika daha fazla pişirdim.

GECELER İYİ DEĞİLHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin