2bölüm..büyük gizem.

29 10 9
                                    


---
Yazarın anlatımıyla
....
Efsun, kanlı bıçağı ve tehditkar notu arabada bırakıp, titreyen elleriyle kapıyı kilitledi. Korku dolu bir şekilde etrafını süzdü, gölgelerde bir hareket aradı. Her köşe, her ses, her gölge sanki ona yaklaşan bir tehlikeyi işaret ediyordu. Kalbi hızlı bir şekilde atıyor, derin nefesler almaya çalışıyordu, ama içindeki panik duygusu her geçen an daha da büyüyordu.

Evin kapısını açarken ellerinin titremesi yüzünden anahtarları zor buldu. İçeri girdiğinde, karanlık bir sessizlikle karşılaştı. Sanki ev bile onun korkusunu paylaşıyormuş gibi görünüyordu. Her şeyin normal görünmeye devam ettiğini, ama gölgelerde, duvarların ardında bir şeylerin hareket ettiğini hissediyordu.

Yatak odasına geçti, ışıkları açtı ve etrafı kontrol etti. Gözleri, evdeki her şeyin yerli yerinde olup olmadığını, herhangi bir değişiklik olup olmadığını araştırıyordu. Kapı kilitlerinin sağlam olduğuna, pencerelerin kapalı olduğuna emin olmak istedi. İçsel olarak kendini daha güvende hissetmek için her adımı tekrar tekrar kontrol ediyordu.

Yatmak için yatağa oturduğunda, düşünceleri hızla karıştı. Tehditkar not, eski bir hayranın mı yoksa yeni bir saplantının mı işaretiydi? Bıçağın kanlı olması, durumun ciddiyetini artırıyordu ama bir yandan da, kendisinin bu kadar kolay hedef haline gelmesinin mantığını anlamakta zorlanıyordu.

Yastığa başını koyarken gözleri yaşlarla doldu. Gece boyunca uykusuzluk ve endişe içinde dönecek, her ses ve hareket karşısında irkilip uyanacaktı. İçsel olarak, kendini güvende hissetmediği için giderek yalnızlaşmış ve derin bir yalnızlık duygusuna kapılmıştı.

Gözlerini kapatıp derin bir nefes almaya çalıştı ama her an zihninde dolaşan düşünceler, geçmişteki izlenimlerin, hayranlarının, projelerin ve özellikle de Serkan'ın tuhaf davranışlarının etkisi altında kalıyordu. Sanki her şey bir araya gelip onun üzerinde bir ağırlık oluşturmuş gibiydi.

Gözleri kapalı, kendini uykuya bırakmak istese de, içindeki korku ve belirsizlik hissi uyumasına izin vermiyordu. İçsel bir savaş veriyordu; hem kendini rahatlatmaya çalışıyor hem de korkularını bastırmak için mücadele ediyordu. Gece boyunca zihninde yankılanan sesler, geçmişteki anılar ve aniden ortaya çıkan düşünceler, onu huzursuz etmeye devam ediyordu.

----/
Dün gece eve nasıl geldiğimi bile hatırlamıyordum.en son hatırladıgım Kendimi yatağa atıp battaneyenin içine geçip küçüldükçe küçülmüştüm' titrerken. uyuyakalmıştım, üstümü bile değiştirmeden. Sabah gözlerimi açtığımda saat 10:34'tü. Normalde çok erken kalkarım, ama bu sefer her şey farklıydı. O kadar yorgundum ki derin bir uykuya dalmışım. Yatağın içinde doğrulup biraz etrafıma baktım. Sanki her şey yerli yerinde ama bir o kadar da yabancı geliyordu. Kalkıp hızlıca bir duş aldım. Bu beni biraz kendime getirir diye umuyordum. Kahvaltımı hazırlayıp yedikten sonra bulaşıkları makineye yerleştirdim. Yine de içimde bir sıkıntı vardı; anlam veremediğim bir huzursuzluk.

Kendime bir kahve yapıp balkona çıktım. Deniz manzarasına karşı oturmak her zaman rahatlatıcı olurdu benim için. Ancak bu kez, deniz bile huzur vermiyordu. Dalgalar eskisi gibi büyüleyici değildi; içimde bir yerlerde kıpırdayan o tuhaf his yüzünden manzaradan keyif alamıyordum.

Tam o sırada içeriden telefonumun sesi geldi. Kalkıp yatak odasına koştum ve telefonu elime aldım. Ekranda Gizem'in adı parlıyordu. Gizem, en yakın arkadaşım. Merakla telefonu açtım.

"Efendim Gizem?"

"N'apıyorsun Efsun? Nerelerdesin? Sette ara verdiğinizi duydum ama sen bana bir şey söylemedin!" Sesi biraz sinirliydi.

Ona nasıl arayacak zamanım olmadığını anlatmaya çalıştım, "Gizem, dün çok yorgundum. Kendimi eve zor attım. Serkan Bey de iyi değildi, bu yüzden ara verdik. Seni arayamadım, kusura bakma."

Lanetli OdaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin