0.9

13 2 15
                                    

Açtığım şarkı kaçıncı kez tekrarlıyordu bilmiyorum. Mutfağın açık penceresinden esen rüzgar yüzünden dağılan saçlarımı elimin tersiyle düzeltmeye çalıştım.

"The world was on fire and no-one could save me but you."

Dünkü koca parti yetmemiş gibi bugün de eve insanlar gelecekti. Bu sefer gelecek olan insanlar Bay Ren'in eski iş yerinden olan arkadaşlarıydı. Doğrusunu söylemek gerekirse ne onları ne de çocuklarını sevmiyorum.

"It's strange what desire will make foolish people do"

Hajime genellikle yakın olmasa da eve gelen çocuklar ile iyi anlaşır, onların yanında rahat olurdu. Fakat ne zaman bu insanların çocukları eve gelse çok sessizleşip öylece kalır yerinde.

"I'd never dreamed that I'd meet somebody like you." Diyerek ben de eşlik ettim bu sefer şarkıya. Rastgele açılmış bir şarkıydı. Sonradan hoşuma gidince saatlerdir aynı şarkıyı dinler oldum.

"And I'd never dreamed that I'd lose somebody like you."

Benim yerime şarkıya eşlik eden çocuğa döndüm. Yüzünde tatlı bir ifade vardı.

"Sen de mi dinliyorsun bu şarkıyı?" Diye sordu ellerini cebine atıp yanıma adımlarken.

"Birkaç saat önce keşfettim diyebiliriz." Doğradığım havuçları sağımdaki cam kaseye boşalttım.

İlk önce tezgahtaki malzemelere göz gezdirdi. Ben de o sırada ellerimi yıkadım saçlarımı düzeltebilmek için.

Tezgaha dayadığı ellerine bakınca bilekliği fark ettim. Dün vermek ve vermemek arasında çok gidip gelmiştim. Sonuçta maaşımın üç dört katı kadardı onun taktığı, giydiği her şey. Böyle birisine verilecek türden bir hediye değildi.

"Takmışsınız." Dedim düz bir ses ile. Aslında aşırı mutlu olmuştum ama ona belli etmeme gerek yoktu.

Neyden bahsettiğimi bildiği için bileğindeki takıya bakıp güldü.

"En beğendiğim hediye."

"Abartmayın." Dedim şaşkın bir ifadeyle. Onca pahalı şeyin içinden benim kıytırık bilekliğimi sevmesi saçmaydı.

"Ciddiyim. Diğer hediyeleri açmadım bile."

Ne diyeceğimi bilemediğim için öylece yüzüne baktım.

"Beğenmenize sevindim."

Gülümseyip tekrardan malzemelere bakındı.

"Garip garip yemekler yapıyorsun hep." Dedi isyan eder gibi.

"Ben seçmiyorum ki, Bay Ren'in istediklerini yapıyorum."

Bir tek kahvaltıda yenilenler sabitti. Onun dışında Bay Ren her sabah evden çıkmadan önce öğlen ve akşam yapılacak yemekleri söylerdi bize.

Babasının adı geçince hemen yüzünü buruşturdu.

Tekrardan eski yerime geçip doğrayacağım diğer sebzeleri yıkamaya başladım.

"Sana yardım etmek istiyorum." Dediğinde birkaç saniye durakladım.

"Kendi başıma yapabilirim, efendim."

Verdiğim cevaba kaşlarını çattı.

"Sen yapabilirsin ama ben yapamam. Bu yüzden bana öğret."

Mutfak hakkında en ufak bir fikri bile olmadığını da bundan memnun olmadığını da biliyorum.

Undesirable Love |KokonuiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin