1 Ay sonra
Geniş pencerenin önünde duran adama baktım uzaktan, dışarıda yağan karı izliyordu. Sonbahar'ın ilk haftalarında olduğumuzdan ne zaman sıcak ne zaman soğuk olacağı belli olmuyordu. Uzun zaman sonra sakin bir ifadesi vardı Bay Ren'in.
"Efendim, kahvenizi getirdim."
Elindeki elektronik sigarayı masanın üzerine bıraktı. Elimden fincanı alıp kahvesinden bir yudum aldı.
"Son zamanlarda güzel yapıyorsun ha kahveyi."
Gülümsedim. Gülümsedim ama ağzının ortasına bir tane yapıştırmak istiyordum. Ben her zaman güzel kahve yapardım.
Çilek kırmızısı sandalyesine oturup bacaklarını üst üste attı.
Yaklaşık son bir aydır her şey iyi gidiyordu. Hajime ve babası fazla tartışmıyordu, Sanzu sürekli buraya geliyor ve bazen burada kalıyordu. Himari abla bir haftalık izin almıştı geçen hafta, küçük oğlu ilkokula başlamıştı.
Hajime ve ben ise... Biraz daha yakınlaşmıştık. Dün davet edildiği bir partiye birlikte gitmiştik mesela. Birçok soylu erkek, güzel kız vardı tahmin edilebileceği gibi. Normalde olsa kendimi onlardan çok farklı görürdüm. Yanlış anlaşılmasın, üstün olduğumdan falan değil tam tersi eksik olduğumu düşünürdüm. O bunu hissettirmiyordu ama bana, diğer arkadaşlarına çok yakınmışız gibi tanıtıyordu beni. İnsanlar ilk başlarda benimle hoş konuşsa da, biraz zaman sonra aslında Hajime'nin evinde çalıştığımı öğrenince bakış açıları değişiyordu. Eh... Alışkındım buna.
"Sana fazla iş yüklüyoruz sanki, ha?"
Garip sorusuna karşılık kaşlarım havalandı. Çok ağır bir işim de yoktu ki. Hem ben gayet memnundum işimden.
"Yok efendim, nereden çıktı bir anda bu?"
Ufak bir sessizliğin ardından başını iki yana salladı. "Öyle, öyle."
Ne demek istediğini hiç ama hiç anlamıyordum. Bardağında kalan son yudumluk kahveyi de içip ayağa kalktı. Koyu kahverengi saçlarını karıştırdı etrafına bakınırken.
"Neyse, sen git işin falan vardır."
Bir şey söylememi beklemeden çalışma odasına girdi. Kafasında bir şeyler vardı anlaşılan.
ᯓᡣ𐭩Tezgahın üzerindeki kaynatıcıyı çalıştırıp sırtımı tezgaha yasladım. Himari abla temizlik için sıcak suya ihtiyacı olduğunu söylemişti. Beklerken gruptaki mesajlara göz gezdirdim, yüzde doksanı ben ve Hajime hakkındaydı.
Aradan haftalar geçtiği halde o geceki buluşmamızı konuşuyorlardı hâlâ salaklar. Hiç düşündüğüm kadar kötü geçmemişti aksine hayatımın en iyi günlerinden biriydi. Beni en çok şaşırtan şey Kazutora'nın Hajime'yi sevmesiydi sanırım. Onun dışında Draken de çok kafa dengi bulmuştu onu. Baji hakkında konuşmak bile istemiyorum aslında. Tüm gece çocuğu sıkıştırıp saçma sapan şeyler sordu ama Hajime sıkılmadan hepsini cevapladı.
Eve geri döneceğimiz zaman çok fazla şey düşünüyor gibiydi. O an korkmuştum arkadaşlarımın yanlış bir şey yaptığını düşünerek. Özür dilemeye çalıştığımda sadece, "Benim arkadaşlarım sana iğrenç davranırken senin arkadaşlarının beni bu kadar hoş karşılaması adil olmadı" demişti.
Bu evde çalıştığım süre boyunca çok fazla hakarete maruz kalmıştım. Yaşım küçük olduğu zamanlar söylenilenleri çok kafama takıyor ve odamın bir köşesinde herkesten gizli ağlıyordum fakat artık bunlara üzülmenin hiçbir şeye faydasının olmadığının farkındayım. İnsanları değiştiremezsin, yedisinde neyse yetmişinde de odur. O insanlar hayatının sonuna kadar parası az ya da hiç olmayını aşağılayıp ezmeye devam edecek, hiçbir zaman pişman da olmayacaklar. Paramın olmamasının yanında ailemin olmamasıyla da çok alay eden olmuştu. Çok garipti, benim hakkımda "Ailesi bile yok" diye sitem ettikleri çocuğun da annesi yoktu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Undesirable Love |Kokonui
Fanfiction"Herkes zıt olan şeylerin ne kadar uyumsuz olduğunu söyler lakin hiç kimse birbirlerini tamamladıklarından söz etmez."