0.2

27 6 38
                                    

"Evine gitmeyi düşünmüyor musun artık? Baban birazdan arayıp ağzıma sıçarsa seni gebertirim."

"Hayat kadınlarıyla takılmaktan oğlunu hatırlayabilirse iyi."

Haklıydım. O evde kırk gün olmasam kırk gün arayıp sormazdı beni babam. Sadece oğlunu bir kukla gibi kullanması gerektiğinde yani iş yerinden arkadaşları geleceği zaman evde olmam yeterliydi onun için.

Gelen insanların çocuklarının yanında harika bir baba-oğul ilişkimiz varmış gibi davranır hep. Onların yanında çalışanlarımızı aşağılamamı ister, insanların maddi durumlarıyla alay edip kendimi üstün görmemi ister. Neden üç beş tane zengin bebesinin egosunu tatmin etmek için bunu yapmak zorundayım ki?

Kendimi bildim bileli varlıklı bir aileyiz. Yaşımdan daha fazla evimiz, arabamız var. İstediğim her şeye anında sahip olabileceğimi söylerdi babam hep. Para ile önemsenmek, değer görmek, sevilmek gibi duygulara da sahip olabilir miydim ki?

En son gerçek bir hisle sevildiğimi annem ölmeden önce hissedebilmiştim. Annem de tıpkı benim gibi bir insandı, para olmasa bile mutlu olunabileceğine inanırdı. Babamın sahip olduğu şirketler bir dönem oldukça çıkmaz bir yola girip batmak üzere olduğunda bile üzülmemişti. Onun yerine canı sıkıldığında yaptığı süslemeleri daha fazla yapmaya başlayıp satmıştı.

Başımda dikilen arkadaşım Sanzu bir şeyler zırvalarken ben de eve dönüp ne bok yiyeceğimi düşünmeye çalışıyordum. Tüm gün odamda yatıp uyuyabilirdim fakat babamın kadınlarla olan eğlence dolu sesleri buna izin vermezdi büyük ihtimalle.

"Alo, dinliyor musun sen beni?"

"Yoo."

Sabır diler gibi iç çekti Sanzu. Ortaokulun başında tanışmıştık onunla. Başlarda tam anlamıyla birbirimize gıcık oluyor, dövüşmek için bahaneler arıyorduk. Zamanla babalarımızın iş arkadaşı olduğunu öğrendik ve onlar vesilesiyle arkadaş olduk. Asla digerkiler gibi kötü niyetli bir insan değildi Sanzu, hatta birbirimizin aynısıyız diyebilirim.

"Oğlum bana göre hava hoş istersen temelli gel buraya taşın ama evindeki çalışanlara yazık değil mi? Sırf sen ortalıkta yoksun diye tüm azarı onlar yiyordur."

Doğruyu söylüyordu aslında. Tüm çalışanlar olmasa da babamın benim sorumluluğumu İnui'ye emanet ettiğini biliyorum. Geçenlerde de iki gün eve gelmedim diye çocuğa deli gibi bağırmış aptal herif.

"Offf, iyi gidiyorum amına koyayım mutlu musun?" Sinirlenmiş gibi bir tavırla ceketimi üzerime geçirirken onun sırıttığından emindim.

"Kovmuşum gibi oldu bir tanem kusura bakma." Diyerek flörtöz bir tavırla öpücük attığında yüzümü ekşittim. Manyaktı lan bu çocuk.

"Sarışın güzele selam söyle!"

"Pamuk şekerlerle ilgilenmiyormuş öyle söyledi."

"Sen git önce saç tıraşını düzelttir, piç!"


ᯓᡣ𐭩

"Nerede olduğunu bilmiyorum da ne demek!?"

Başladı bizim mesai. Ben bu evde senin hizmetçin miyim yoksa çocuğunun bakıcısı mı?

Bay Ren masaya uzattığı ayaklarını birbiri üstüne atıp sırtını sandalyeye yapıştırdı, adamın bakışları bile beni germeye yetiyordu anasını satayım. Gecenin 03.30'u olduğu hâlde Hajime geri dönmedi diye ben sorguya çekiliyorum şu an. Sanki çocuğu sinir edip evden kaçmasına sebep olan bendim.

Undesirable Love |KokonuiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin