"Ne oldu?" dedim Bartu'nun yanına otururken. Tek başına bahçede oturuyordu. Canı sıkkın gibiydi. Camdan bakarken onu öyle görmüş, hemen yanına gelmiştim.
"Cansel'le ayrıldık." dedi düz bir ifadeyle. Aslında sevinmiştim. Artık bir sevgilisi yoktu. Ah, ne kadar kötü bir kuzenim...
"Neden peki? Ne oldu birdenbire?"
"Dün akşam olanlar yüzünden." dedi. Dün akşam, ona haber vermeden, beni bardan götürmesine kızmış olmalıydı. Kim olsa kızardı..
"Ama o sırada ayık değildi ki. Kuzenleri anlatmış olmalı." dedim. Başıyla onayladı.
"Öyle zaten. Senin kafan karışmış dedi bana." dedikten sonra bana baktı. "Ne istediğini bilmiyorsun dedi."
"Neden ki? Sen ne istediğini bilen biri oldun hep." dedim. Başıyla onayladı.
"Evet ama Cansel neden, neye dayanarak dedi bunu bilmiyorum? Hoş, artık bir önemi de yok." dedi ve ayaklandı. "Ben biraz dışarı dolaşacağım. Gelmek ister misin?" diye sordu. Hemen balıklama dalmak istemiyordum. O yüzden, tereddüt eder gibi yaptım.
"Bilmem ki.. Yani-" derken, elimden tutup çekiştirdi.
"Hadi naz yapma." dedi gülerek. Ben de güldüm ve ona ayak uydurdum. Arabaya bindikten sonra, bahçe kapısından içeri Cansel girdi. İlk farkeden ben oldum ama şaşkınlıktan bir şey diyemedim. Hani ayrılmışlardı?
"Aa Cansel..." dedim saniyeler sonra ve Bartu'yla anlık göz göze geldik. Ardından tekrar Cansel'e baktım. Bartu'da benim baktığım yere bakınca, Cansel'i gördü.
"Sen burada bekle." dedi bana ve indi arabadan. Ardından Cansel'i kolundan tutup bahçe kapısından çıkardı. Kapının önünde konuştuklarını görüyordum ama seslerini duyamıyordum.
Birkaç dakika sonra Bartu arabaya bindi ve emniyet kemerini takıp, arabayı çalıştırdı.
"Ne oldu?" diye sordum. Ne konuşmuşlardı merak ediyordum açıkçası.
"Hiç önemi yok. Gereksiz bir şey." dedi ve bahçeden çıktıktan sonra, devam etti konuşmaya. "Şunu kesinlikle söyleyebilirim ki, artık tamamen bitti."
"Üzüldün mü?" diye sordum ama daha ona fırsat tanımadan devam ettim. "Benimki de soru. Üzüldün tabii."
"Yani biraz üzüldüm tabii ama öyle çok yıkılmadım. Çok uzun süre olmadı ilişkimiz. Sanırım o yüzden çok etkilemedi." dedi, yola tamamen çıktığımızda. Bu konunun beni daha çok üzeceğini farkederek, konuyu değiştirmeye karar verdim.
"Nereye gidiyoruz peki?" diye sordum. Çünkü nereye gittiğimiz hakkında fikrim yoktu.
"Bilmem. Kafa dağıtalım mı biraz? Dün akşamdan hiçbir şey anlamadım çünkü." dedi. Son cümleyi imalı bir şekilde söylemişti.
"Olur." dedim, imasını görmezden gelerek. O da bir şey demeden arabayı sürmeye devam etti.
Bir süre sonra bir bara gelmiştik. Akşam olmak üzereydi. Burada birkaç saat takılabilirdik. Yanımda Bartu olduktan sonra bana farketmiyordu. Uygun bir yer bulup geçtik. Ben oturdum ama Bartu etrafa bakındı kısaca.
"Bar şurada. Ben içecek bir şeyler alıp geliyorum." dedi ve bar kısmına gitti. Bartu'yu beklerken, biri oturdu yanıma.
"Merhaba yalnız mısın?" dedi yakınlaşarak. Başımı olumsuz bir şekilde salladım. "Değil misin? Sevgilinle değilsindir umarım?"
"Sevgilimle geldim ve şu an içki almaya gitti. Lütfen çekilir misiniz artık?" dedim sert bir şekilde. Adam yüzsüz yüzsüz gülüp konuşmaya devam etti.
"Vaay sertsin ha? Sert severim." dedi iyice yaklaşarak. Elimle ittirdim ama gücüm yetmiyordu herife. Hayvan gibiydi.
"Çekil şuradan dedim!" diye bağırdığım sırada, adamı biri çekip yere savurdu. Kimin olduğuna baktığımda, Bartu'yu gördüm. Adamın üstüne çıkmış, yumrukluyordu.
"Benim sevgilime nasıl yaklaşırsın lan?!" diyerek dönüyordu. Etraftakiler Bartu'yu adamın üstünden çekmeye çalışıyorlardı. Bartu'nun dedikleriyle yerime çakılmış olsam da, artık kendime gelmem gerektiğinin bilincine varıp, Bartu'yu kolundan çekiştirdim.
"Bartu bırak öldüreceksin adamı yeter!" diye bağırdım ama duyuyor muydu emin değilim. En sonunda iki kişi Bartu'yu bir şekilde çektiler adamın üstünden. Adam kalktıktan sonra küfürler yağdırarak uzaklaştırıldı birkaç kişi tarafından. Bartu kendine yeni gelmiş, beni yeni görmüş gibi dikkatle baktı.
"Sen iyi misin? Bir şeyin yok ya." dedi. Hâlâ beni düşünüyor olması mutlu etmişti o an bile.
"Ben iyiyim. Asıl sen iyi misin?" diye sordum. Başıyla onaylayıp, eliyle saçlarını geri atarken, elinin kıpkırmızı olduğunu gördüm. Uzanıp elini tuttum.
"Eline ne oldu? Çok kızarmış."
"Herife vurdum ya. Ondan olacak." dedi hiçbir şey olmamış gibi. Elini tutup çekiştirdim.
"Hadi gidelim de şu eline bir şeyler yapalım." dedim. Barın arka kapısından dışarı çıkardım onu. O taraf daha sakin oluyor genelde. Ben de barmenden biraz buz aldıktan sonra yanına çıktım.
Kaldırıma oturmuş beni bekliyordu. Yanına oturdum ve eline uzanıp tuttum. Mendile sardığım buzu, kızarmış olan elinin üstünde gezdirmeye başladım.
"Acıyor mu?" diyerek baktım yüzüne. O da öylece bana bakıyordu. Başını olumsuz anlamda salladığında, buzu elinin üstüne tutmaya devam ettim.
"Neden öyle dedin?" diye sordum. Dudaklarından anlamadığını belirten bir kelime çıkınca, tekrarladım sorumu. "O adamı döverken neden sevgilin olduğumu söyledin?"
"Peki sen Ekim?" dediğinde duraksadım. Elim durdu ama yüzüne bakamadım. "Sen neden sevgilin olduğumu söyledin?" dediğinde sustum. Kalbim deli gibi atıyor, uğultusu kulaklarımı çınlatıyordu.
"Ben..." dediğimde, çenemde Bartu'nun sıcak elini hissettim. Çenemdeki eliyle yüzüne bakmamı sağladı. Bir şeyler demek istedim ama Bartu'nun sıcak dudakları dudaklarıma temas edince, aklım başımdan gitti. Sadece o anı yaşamaya karar verdim ve öpücüğüne karşılık vermeye başladım.
Yorumlarınızı bekliyorum 🪷
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EKİM (+18)
RomanceKuzenime aşık olmak benim elimde değildi. Eğer elimde olsaydı, o gece hiç yaşanmasın isterdim. +18 sahneler olacaktır. Rahatsız olanlar hiç başlamasın. 16.08.2024