birlikte geçen, bazı şeylerin sonuç bulduğu hafta sonu ardından haftanın yorgunluğu daha üzerlerinden atlatılamamışken yeni hafta bir fırtına gibi başlamıştı adeta. arda, yorgun gözleri ve ağrıyan beliyle maksimum performansını göstermeyi her ne kadar denese de kapanan gözlerine hakim olamıyordu. kenan eskisi kadar olmasa da hareketli hâline geri dönmüş gibiydi. kenan'a hava hoştu, nasıl olsa ateşli hafta sonunun ceremesini o çekmiyordu. yine de arda şikayet etmiyordu. her şey eskisi gibi olacaksa değil bel ağrısı, karnına bıçak saplansa bile rahatsızlık duymazdı.
konu kenan'a gelmişken, geçen haftalarda estirdiği terörün aksine haftaya fazlasıyla ılımlı, sakin ve güler yüzlü başlamıştı. çalışanları onun gaddar haline bayağı bir alışmış olacak ki koridorlarda yükselen fısıltılar neyin onu bu kadar pozitif yaptığı hakkındaydı. ne yazık ki bu fısıltıların cevabına barış birinci kişiden şahit olmuştu, en gereksiz detaylarına bile. fısıltı gazetesi çalışanlardan duyduklarına gülmemek için dudaklarını birbirine bastırıyordu. bir kısmı kenan'ın kendine yeni birini bulduğu veya arda'yı atlatıp hovardalık günlerine geri döndüğü hakkındaydı. hangi "üst akıl" çok düşünüyordu acaba böyle kurgular yaratmak için?
arda yine ve yeniden, tüm gün kenan'dan mesaj gelecek mi diye telefonu kontrol ettiği günlere geri döndü. madem bu kadar uğraştı ve istediğini geri aldı, istediğini aldıktan sonra arda'yı cepte mi görüyordu? gülümsedi arda. akşam kenan'la oturup sabaha kadar konuşmayı iple çekiyordu. aslında kenan ona bir sene öncesinden, kendi bulunduğu şirkete gelmesini teklif etmişti. arda ve kenan için güzel bir seçenek olabilirdi. kenan'ın yönetimi altında ve bütün gün birlikte... ayrıca iş bitirme baskısı da olmayacaktı arda'nın üzerinde. yine de arda kabul etmemişti bu teklifi. iş etiği açısından uygun olmayacağını düşünmüştü. fısıltı gazetesi çalışanların arasında aklını yitirmek yerine katbekat daha fazla işin arasında boğulmayı yeğlemişti o zaman. yine olsa yine kabul etmezdi gerçi.
şimdiyse gelecek bir telefonu bekliyor, eve gidip kenan'la takılacağı için dakika sayıyordu. eski sihir geri dönmüş ve eskisi gibi hissetmeye başlamış gibiydi. içindeki tereddütleri bir kenara bırakmaya çalışsa da içindeki bazı şeylerden kurtulması zordu. bunları zamanla geride bırakacağını biliyordu. zaman her şeyin olacaktı onlar için.
iş çıkış saati geldiğinde kenan'ın tek gayesi bir an önce eve ulaşmaktı. elinden geldiğine tez adımlar atarak çıktı odasından. asansöre giderken kendisini ancak fark eden barış'la göz göze geldi. barış'ın ne istediğini biliyordu bu yüzden koşar adım asansöre yetişmeye çalıştı. bir an önce sevdiğiyle buluşmak istiyordu ve barış'la harcayacak vakti yoktu. yine de gözünü karartmış barış'ın önüne değil taş, kaya koysalar yine durmazdı. barış önünü kesti çok sevdiği arkadaşının.
"kenan," dedi. "sordun mu arda'ya?"
kenan sinirli gözlerle baktı barış'a. barış mesajını almıştı fakat geri çekilmeyecekti. "hayır sormadım, şimdi izninle çok sevgili eşim beni bekliyor. başka bir şey yoksa görüşürüz."
bir adım daha atmaya yeltendi. barış bu sefer de kolundan tuttu. "kenan başından savmasan olmaz mı? zaten barışmışsınız, sadece bir numara isteyeceğin şey."
"sorun da o zaten. senin yine sıkılacağın üç günlük ilişkilerini yeni sayfamın ilk satırında yer edindirmek istemiyorum. eğer daha çok sıkıştırırsan hiç olmaz o yüzden şimdi beni bırak da eve gideyim."
barış geri çekildi. "eğer çok boğduysam üzgünüm." dedi mahcup şekilde. "iyi akşamlar kenan."
"iyi akşamlar barış."
______
kenan, odaları dolandı. gözüyle arda'yı arıyordu. akşam eve geldiğinde gördüğü sıcak karşılamadan sonra arda ile çok fazla denk gelememişlerdi ev içerisinde. arda, üst kattaki çalışma odasına kapanmış, eline incelemesi için son anda tutuşturulan evrakları loş ışık altında gözden geçiriyordu. akşam yemeğini bile hazırlayıp kenan'ın yemesi için mutfakta bırakmıştı. kenan bunca zaman sonra birbirlerine yeniden kavuşup bir o kadar meşgul oldukları için kızgındı biraz. yeniden arda'yı şirkete davet etmek istiyordu fakat reddedeceğinden adı gibi emindi. ne olurdu ki birlikte işe gidip gelseler ve arda daha rahat olsa?
