Bölüm 6(Bir Sandık Altın)

50 5 1
                                    

Sene 2000. Hamile olduğu için görevde geri plandaydı ama yine de takım arkadaşlarının girdiği binayı görebilecek yerde oturuyordu. Dışarıdan bakan birinin gördüğü elindeki simidi büyük bir açlıkla yiyen karnı burnunda hamile bir kadındı. Ama o hem simidini yiyor hem de Ugandalı polisleri izleyip şüpheli olanları bildiriyordu.

Etrafta dolanan yaklaşık yirmi üç yaşlarında olan bir siyahi, genç kadının dikkatini çekince telsizden bildirdi.

-Dikkatli olun. Yılanın kuyruğu geldi.

Siyahi adam kadını gördüğünde tanımıştı. Panikle cebinden bir kumanda çıkararak düğmesine bastı.

Gerisi ise belliydi. Patlayan binanın içinde kalıp şehit olmuş bir takım, dışarda çığlık çığlığa kaçışan bir sürü insan. Kadın ise olayın etkisinden orada doğum yapmak üzereydi. Etrafa dolan NATO askerlerinden biri bu kadına acıyıp kim olduğunu bilmeden BM’nin kurduğu sağlık çadırına götürdü. Bu kadının ileride doğuracağı öbür çocuğun Türklerin yıldızı olacağını bırak, kadının Türk olduğunu bilseydi acaba yardım eder miydi?

SERA

Çadırın içine girdiğimizde söze direk başlamaya karar verdim.

- Önceki günlerde fark ettiğimde kılıcınız sağ tarafta değil sol taraftaydı. Yani sol kolunuzu değil sağ kolunuzu kullanabiliyorsunuz. Ama şu an her şey ters bir şekilde. Sağ omzunuza bir şey mi oldu?

Metehan gülümseyerek,

- Anlatsam da bana inanmazsın.

"İnanmazmışım. Biz neler yaşadık bir bilse..." Düşüncelerimi susturan Metehan sözlerine devam etti.

- Bu işi anca ya kam çözer ya da Akay. Sizlik değil.

Kurcalamamam gerektiğini anlayıp Gökçenin yanına geçip yarasını sardığım beyaz bezi kontrol ettim. Metehan:

- Eşyaları nasıl kullandığımı hatırlarsın bu da bizi çok incelediğini gösterir. Casus olduğunuzu düşünmeli miyim?

Bunu dediğinde yüzüm ne hal aldıysa artık Metehan:

- Ama nedense öyle olmadığınızı biliyorum. Bilirim burada az kalacaksınız ama senden bir şey isteyeceğim. Bu isteyeceğim şeyi Kayra bile sonuna kadar öğrenmemeli.

"ouvv... ne oluyor lan? kesin çok önemli bir şey"

- Bu kadar önemliyse neden benden istiyorsunuz?

-  Söyleyeceğim şeyleri yapabilecek en iyi kişi sen olacağını düşündüm. Az önce dediklerinle de bunu kanıtlarsın.

"tamam, tamam harikayım ama bunu ima etmesine hiç gerek yoktu demi."

Konuşmaya devam etti:

- Sana anlatacaklarım la size güvendiğimi anlarsınız. Bu dediklerimi kabul etmezsen bir şey demem. Ama senden başka, başka birinden duyarsam kafan boynuna ağır gelir demektir.

Bir cümlede hem bize güvendiğini hem de ölümü hatırlatmak... Bu biraz ağır oldu. Peki, duyacaklarım neydi ki?

"Sana ne Sera? Alt tarafı geri döneceksiniz. Bilmesen de olur. Boş ver..."

- Bir dinleyelim bakalım.

Metehan gülümseyerek hemen ciddileşmişti.

- Burada olmaz yarın akşam Kayra’yla beraber otağıma geleceksiniz.

- Ama Kayra bilmesin dediniz?

- Kayra’yla beraber geleceksiniz orada olacaklar ikinizi ilgilendirecek. Ondan sonra anlatacaklarım sadece seni ilgilendirir.

ZAMAN İPLİĞİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin