1- Romeo & Juliet

633 27 3
                                    


          Mia & Sebastian's Theme - La La Land

                       31 Ağustos, İstanbul

"Binlerce kez beter olsun gece, senin ışığın yoksa."

Avucumun içinde sımsıkı tuttuğum kağıt parçasından başımı kaldırıp etrafımda olup bitene odaklanmaya çalıştım.

"Gece yine masalsı aşkının hayallerine daldı, bizi dinlediği yok." dedi Duru alayla sırıtırken.

Evimin kış bahçesinde en yakın arkadaşlarımla oturmuş sohbet ediyorduk. Daha doğrusu onlar durmadan konuşuyordu ama ben bir türlü aklımı toparlayamıyordum. Yaklaşık bir buçuk ay kadar önce, Londra'daki eğitimimi tamamlayıp ailemin yanına İstanbul'a dönmüştüm. Ama bana soracak olursanız, kalbimi Londra'da bırakmış kadar hüzünlüydüm. Üstelik bunun sebebi oradaki yaşantımı özlemem falan da değildi, zira epeyce yalnızdım.

Ta ki onunla tanışana kadar.

Tanışmak da denmezdi ya, birlikte geçirdiğimiz anlar tek bir geceden ibaretti. 22 yıllık hayatımda o geceye kadar ilk görüşte aşka inanacağımı hiç sanmazdım. Hayat gerçekten de sürprizlerle doluydu.

"Özür dilerim, dalmışım." dedim yerimde dikleşirken. Hepsi bana deliymişim gibi bakıyorlardı.

"Seni bu amansız sevdadan kurtarmamız lazım. Akşam bizimle maça gelsene!" Çağla'nın ortaya attığı fikir herkes tarafından onaylanırken bakışlar bana dönmüştü. Çağla, Berkan Kutlu'nun kardeşiydi. Onun vasıtasıyla bütün arkadaşlarım da Galatasaray'la içli dışlıydı. Hemen hemen her maçı tribünden takip ediyorlardı. Bense, o konulara çok uzaktım. Yıllardır Londra'da oluşum bir yana, futbol hakkında pek bir fikrim de yoktu zaten. Yine de kafa dağıtmaya ihtiyacım olduğu kesindi.

"Olur, gelirim." dedim gülümserken.

Gerçekten, sadece bir gecemi paylaştığım isimsiz aşkıma veda etmem gerekiyordu. Kafamda kurmaktan düşüncelerim beni boğar olmuştu.

  🍂

"Hadi Gece, Geç kalacağız!" Çağla alt kattan adeta çığlık atarak bana seslendiğinde parfümünü sıkıyordum.

"Geldim patlama." dedim merdivenleri inerken. Düşük bel bir kot pantolonun üzerine Çağla'nın dolabından getirdiği 18 numara Galatasaray formasını giymiştim. Altına uyumlu olsun diye geçirdiğim kırmızı spor ayakkabılarımla fena olmamıştım sanki. Evden aceleyle çıkıp stada doğru giderken yol boyu maruz kaldığım marşlar beynimde yer edinmeye başlamıştı bile. Sonunda içeri girip locada bizim için ayrılan bölüme geçtik. Ortalık bayram yeriydi. Taraftarın artan sesinden takımın sahaya çıktığını anlayıp dikkatimizi onlara verdik.

Tanıdık birkaç sima olsa da çoğu yabancıydı bana.

Ya da, ben öyle sanıyordum.

11 Kişinin arasından gözlerim birine takıldı.

Sarı saçları, uzun boyu ve kendisini her yerde belli eden gülüşünü tanımamak imkansızdı. Vücudumun kaskatı kesildiğini hissettim. Etrafımdaki tezahürat sesleri yerini uğultuya bıraktı.

Bu, oydu.

Haftalardır gördüğüm rüyaların başrolü, uzaklara dalıp gitme hatta kafa dağıtmak için buraya gelme sebebim.

ROMEO | Barış Alper YılmazHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin