the night we met - lord huron
Fal taşı gibi açtığım gözlerim hala gördüklerimi idrak edemiyordu. Sonunda kendimde kıpırdayacak güç bulduğumda Çağla'ya seslendim.
"Çağla, burada." dedim zar zor çıkan sesimle. Arkadaşım ne olduğunu anlamaz gözlerle bana bakarken konuşmaya devam ettim, "Romeo, 53 numara."
Çağla cümlelerimi birleştirip sonunda beni anladığında donakaldı. Ben şok olmakta fazlasıyla haklıydım yani.
"Şaka yapıyorum de Gece! Bu nasıl mümkün olabilir ya? Senin haftalardır aşkından geberdiğin Romeo'n Barış Alper mi?" ardı ardına gelen sorularından dikkatimi çeken nokta ismi olmuştu.
Evet, aşık olduğum adamın ismini daha yeni öğreniyordum.
Barış Alper.
"Bağırmasana kızım bir duyan olacak." dedi Duru ayağa kalkarken.
"Koskoca İngiltere'ye gidip nasıl bizim takımdan birini bulabilirsin Gece! Harikasın gerçekten." Çağla'nın sesi keyifliydi.
Ben bütün bu konuşulanların ortasında gözümü Barış'tan alamıyordum. Maç çoktan başlamıştı. Kırk yıl düşünsem futbolcu olduğu aklıma gelmezdi. Evet, iyi bir fiziği vardı belki sporcu olduğunu tahmin etmem kolaydı fakat bu... Bu çok fazlaydı.
"Tam adamını bulmuşsun yalnız." Duru'nun ağzından çıkan sözlerle hızla bakışlarımı kızlara çevirdim. Çağla el kol işaretiyle sus emri veriyordu.
"O ne demek? Nasıl birisi ki? Sevgilisi mi var yoksa?" kelimenin tam anlamıyla kalbim ağzımda atıyordu.
"Yok sevgilisi falan, bakma sen Duru'ya." dedi Çağla beni sakinleştirmeye çalışırken. Hiç ikna edici olmamıştı açıkçası.
"Gitmek istiyorum ben." dedim ayağa kalkıp locanın çıkışına ilerlerken. Kızlar apar topar peşimden koşarken ne dediklerini dinlemiyordum. Midem bulanıyordu. Onu bir daha bulacağımı düşünmemiştim.
"Gece bekle, yüzleşmeyecek misiniz?" diyordu Duru arkamdan.
Yüzleşmek? Ne diyecektim ki. Romeo'mun ünlü bir futbolcu çıkmasını beklemiyordum.
Bu yüzden mi bana adını söylememişti? Kendimi masallarla avutulan küçük bir kız çocuğu gibi hissediyordum.
Bir anda durup arkamı döndüm. "Beni görse ne yapar sizce? Nasıl birisi?" dedim Çağla'ya doğru. Abisinin takım arkadaşı hakkında benden çok bilgisi olduğu kesindi.
"Bilemiyorum ki bir tanem. Aslında çok kafa dengi çocuktur, neşelidir, kibardır ama senin Romeo'n çıkacağını hiç düşünmezdim. Bence konuş Gece, aranızda olanlar öylesine bir takılma değildi. Belki de o da pişmandır seni bıraktığına."
Söylediklerini beynime kazırken başımı salladım. Zaten kaçmam mümkün değildi, elbet denk gelecektik.
"Maçtan sonra kulübün adasına gidecekler. Berkan bizi de davet etti." dedi Duru sırıtarak. Hemen çöpçatanlığa başlamışlardı.
"Haklısınız, konuşacağım." dedim derin bir nefes alırken.
🍂
Yaklaşık 2 saatin ardından adaya giriş yapıyorduk. Kapıdaki güvenliğe adımızı verdikten sonra içeriye geçtik. Havuz başında dans eden insanlar, DJ, birbirine tokuşturulan kadehlerle ortam parti havasına çoktan bürünmüştü.
"Hah, şuradalar!" dedi Çağla ilerdeki bir masayı işaret ederken.
Titreyen ellerimi kolumun altında birleştirirken yürümeye başladım. En son ne zaman bu kadar gergin olduğumu dahi hatırlamıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ROMEO | Barış Alper Yılmaz
FanfictionVeda öpücüğü için Juliet'inin dudaklarına eğilirken kalbi ilk kez bu kadar hızlı atıyordu Romeo'nun. Aklından geçen tek düşünce ise, bir daha kimsenin ona böyle hissettiremeyeceğiydi. "Ey gözler, son kez bakın! Ey kollar son kez kucaklayın! Ve siz...