öyle kolay aşık olmam - canozanBarış'tan.
"Abi asistlerimi yediniz hep! Bazı haklar helal değil."
Antrenman çıkışı Berkan'ın evinde toplanmıştık. Kendimi koltuğa bırakıp başımı geriye atarken Yunus'un söylediklerine güldüm. Yol boyu aynı muhabbeti yapmıştı.
"Tamam kardeşim sen haklısın." Berkan'ın bıkmış sesi mutfaktan yükseldi. İçeri girerken elinde tuttuğu biraları bize uzattı. Bir haftalık iznimiz bugün başlıyordu, anlaşılan hemen değerlendirecektik bu fırsatı.
Gece'yle konuşmamızın, daha doğrusu tanışmamızın üzerinden neredeyse on gün geçmişti. Ve benim aptal beynim, bu sürede onu düşünmeyi bir kez olsun bırakmadı.
Kerem ve Yunus takımla alakalı bir sohbete dalmışken Berkan yanıma oturdu. "Kardeşim bir şey diyeceğim ya.." dedi sıkıntılı vaziyette suratıma bakarken. Normalde neşesi eksik olmadığından bu hali bende merak uyandırdı.
"Söyle kardeşim," dedim biramdan birkaç yudum alırken.
"Hani geçenlerde Çağla yanında bir arkadaşını getirdi ya. Adı Gece."
Vücudum kasıldı, içimde kötü bir his vardı. Sessiz kalarak konuşmasını bekledim.
"Ben o kıza yürüyeceğim galiba. Buraya çağırdım siz varken gelirler belki sohbet muhabbet konuşma fırsatı bulurum."
Ellerim karıncalandı, tam midemin ortasına okkalı bir yumruk yemiş gibi oldum. Neydi bu? Kendi ellerimle gitmesine izin verdiğim kızı kıskanıyor muydum? Daha önce kimseyi kıskanmamıştım ki, yabancı bir duyguydu bana.
"Oğlum bir şey desene kafayı yiyeceğim burada. Yanlış mı olur sence? Güzel kız yani ne bileyim.""Buraya mı geliyorlar?" dedim sorularını es geçerek. Göğsüm daralıyordu. Ne yapacaktım ki? En yakın arkadaşlarımdan biriydi Berkan.
"Evet, birkaç dakikaya buradalarmış Çağla mesaj attı şimdi."
Elimde ne zaman bittiğini anlamadığım biramla ayağa kalkıp mutfağa yöneldim. "Barış kime diyorum ya! Bu çocuk aşık mı oldu kafası uçtu iyice." Berkan arkamdan söylenirken dolaptan çıkardığım viskiyi elime ilk geçen kadehe boşalttım.
Bir.
İki.
Yetmiyordu. Beynimin uyuşmasına ve düşüncelerimin yerini boşluğa bırakmasına ihtiyacım vardı.
Üç.
Kapı çaldı.
Hemen sonrasında içeri dolan gülüşme sesleriyle geldiklerini anladım. "Selam, nasılsınız?" dediğini duydum.
Dördüncü kadehimi elimde tutarak salona girdiğimde hepsi koltuklara yerleşmiş sohbet ediyordu. Gece'nin yanındaki boşluğu görünce oraya oturdum. Varlığımla vücudunun kasıldığını hissedebiliyordum. Ne yaptığımı ben de bilmiyordum açıkcası, damarlarımda dolaşan alkolün etkisi olabilirdi bu.
Saçlarını arkaya attığında burnuma gelen vanilya kokusu içimi ısıttı. Kahverengi mini bir etek ve salaş bir kazak vardı üzerinde. İstanbul'da yavaştan soğumaya başlayan havayla şehre sonbahar esintisi gelmişti.
İstemsizce, sonbaharı bile ona çok yakıştırdım.
"Gece, sen ne okuyordun?"
Yunus'un sorusuna dikkat kesildim. Onun hakkında birçok şeyi biliyor olabilirdim ama aynı zamanda da hiçbir şey bilmiyordum sanki.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ROMEO | Barış Alper Yılmaz
FanfictionVeda öpücüğü için Juliet'inin dudaklarına eğilirken kalbi ilk kez bu kadar hızlı atıyordu Romeo'nun. Aklından geçen tek düşünce ise, bir daha kimsenin ona böyle hissettiremeyeceğiydi. "Ey gözler, son kez bakın! Ey kollar son kez kucaklayın! Ve siz...